Dünyanın dört bir tarafında mazlumlara yönelik ağır katliamlar devam ediyor maalesef Özellikle katil devlet İsrail'in Gazze'deki din kardeşlerimize yaptıkları işkence ve zulümler o kadar içimizi acıtıyor ki, Rabbim inşallah tez zamanda başta Netanyahu köpeği olmak üzere hepsini yerle yeksan eder. Ama öyle bir bölge daha var ki, yıllardır büyük bir acı ile başbaşa kaderine terk edilmiş durumda
Doğu Türkistan'da zulüm katbekat sürerken dünya basını susuyor...
Doğu Türkistan, İpek yolunun mahzun ülkesi!
Çin'in sistematik işkenceleri ve yok etmek istediği o ülkemiz
Orta Asya'nın orta bölümünde yer alan Doğu Türkistan aynı zamanda Uygur Özerk bölgesi olarak da adlandırılmaktadır.Küresel güç olmak için ABD ile büyük bir çekişmenin içerisine giren ve dünyanın teknolojik anlamda söz sahibi olması için ön ayak olduğu Çin'in, Doğu Türkistanlılara uyguladığı zulüm ise bitmek bilmiyor
Şu zamana kadar Doğu Türkistan'da 8 bin 500'den fazla camiyi yıkıp 16 bin camiyi tahrip eden Çin, Doğu Türkistan'daki Müslümanlara sistematik bir soykırım uyguluyor
Doğu Türkistan gerçeği, dünyanın bir türlü görmek istemediği, görmek istese bile siyasi çıkarlar uğruna söz edilmeyen ve yalnızlık içinde kalan bir ülke
Dinî, millî ve kültürel köklerinden kopartılmak istenen ve gözlerini açtığı andan itibaren "Sincanlı" olduğuna inandırılmaya çalışılan bir tutsaklar ülkesi Doğu Türkistan.
Doğu Türkistanlılar şimdi Kur'an okuduklarında dayak yiyor, Kur'an öğrenmek istediklerinde hapse giriyorlar. Daha doğmadan yasaklarla karşılaşıyor; eğer devlet tarafından "fazlalık" olarak addedilirlerse annelerinin karınlarından zorla çıkartılıp öldürülüyorlar. Kendi dillerini, tarihlerini öğrenme hakları yok. İstedikleri üniversiteye girmek, istedikleri işte çalışmak onlar için hayalden de öte. Hayatlarının her aşamasında kimlikleri soruluyor onlara; aidiyetleri sorgulanıyor. Üstelik sorgulanmakla da kalmıyor, kendilerinden çalınıp yerine bir başkası konmaya çalışılıyor.
Suçları bir hak talep etmekse bunun bedelini fazlasıyla ödüyorlar. Hesapsızca işkence görüyor, hapislerde ölüme terk ediliyorlar. Hapis hayatından ve dolayısıyla işkenceden evlerine dönenlerse normal hayatlarına bir daha asla dönemiyorlar. Çünkü artık ya psikolojik sorunlarla ya da fiziksel bir rahatsızlıkla yaşamak zorunda kalıyorlar
Dünya basını uykuya dalmış, Çin ise kararlı tutumunu takdir ediyor...
Çin'in Doğu Türkistan'daki Uygur çocuklara yönelik olarak uyguladığı insan hakları ihlalleri, asimilasyon politikaları ve çocuk kaçakçılığına dair çarpıcı verileri her geçen gün yüzüne çıkıyor.Son yıllarda çocuklara karşı işlenen suçlardaki artış göze çarpıyor.
Ülke genelinde çocukların cinsel istismarına ilişkin veriler...
Çin Eğitim Bakanlığının açıkladığına göre, 2017 yılından bu yana yaklaşık 1 milyon Uygur Türkü çocuk, ailelerinden koparılarak devlet destekli yatılı okullara yerleştirildi. Eğitim programlarının çoğu, çocuklara Uygur Türkçesi yerine Mandarin Çincesi öğretmeyi ve Çin'e sadakat duygusu aşılamayı amaçlıyor. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin 2023 yılı raporunda, bu okullarda çocukların ailelerinden koparıldığı ve zorlu koşullarda eğitim gördüğü belirtiliyor. Çocukların cinsel istismara maruz bırakıldığı ortaya çıkarkenDoğu Türkistan ve Çin genelinde 68 çalışmadan 18 yaş altı çocukların yüzde 26,6'sının fiziksel istismara, yüzde 19,6'sının duygusal istismara, yüzde 8,7'sinin cinsel istismara ve yüzde 26'sının ihmale maruz kaldığını belirtiliyor.2019 yılında "ABD Dışişleri Bakanlığının İnsan Kaçakçılığı Raporu", Çin'i en kötü insan kaçakçılığı uygulamalarının görüldüğü ülkeler arasında sınıflandırdı.2020 yılında yapılan bir araştırmada, Çin'deki yasa dışı organ nakli pazarının yıllık değerinin 1 milyar dolara yaklaştığı belirtildi. Çin'deki Save the Children organizasyonu ve diğer bağımsız araştırmalar, çocukların zorla organlarının alındığını doğrulayan çeşitli kanıtlar ortaya koydu.
Sonuç olarak, Doğu Türkistan'daki Uygur Türkü çocuklara yönelik bu ciddi insan hakları ihlalleri devam ediyor.Liste o kadar çok uzuyor ki...