Dünya giderek silanlanıyor nedeni gayet açık ki ülkeler arası hegemonya savaşları artık daha kolay bir modda ilerleme yoluna gidiyor. Çünkü oturduğunuz yerden füzeleri göndererek ülkeler arası dengeleri değiştirmek artık daha yapılabilir bir hamle olarak gözükmekte. Her ne kadar küresel şeytan ABD ve onun köpeği olan Katil İsrail, dünyaya meydan okumaya devam etse de, diğer tüm ülkeler ise yaptıkları silahlanmayla aslında gövde gösterilerine devam etmekte.
Öncelikle şunun altını çizmek lazım, savaşın hiçbir zaman kazananı olmaz. Barıştan yana olmakta her ne kadar fayda olsa da, Katil Siyonistlerin Filistin'e yaptığını da görünce işte dişlerimizi sıkmaktan başka şu aşamada bir şey yapamıyoruz. Yani aslında daha somut düşünerek olayların perde arkasını aralamak ve o perdenin gerisindeki gerçekleri de görmekte yarar var.
Ülkeler arası krizlerin temel nedenleri aslında güçlünün güçsüzü ezme yarışı olarak da algılanabilir. Bakınız Rusya'ya, bakınız ABD'ye ve Katil İsrail'e hep aslında güçsüzlere karşı kendi egolarını tatmin etme süreçlerini yaşatan bir tek taraflı savaş modlarını izliyoruz. Her ne kadar şu aralar seçimle uğraşsa da ABD, daha önce Irak'ta ve Afganistan'da yaptıkları işkenceler daha dün gibi hafızalardaki yerlerini koruyor.
Jeopolitik dengeler her daim dünyada köşe başlarını tutan zalim ülkeler tarafından kendince okumalara sebebiyet verse de ben açıkçası, bu denli silanlanmanın önümüzdeki yıllarda da savaşlara gebe olacağı kanaatindeyim. Evet elimizdeki son veri Mart 2024 olsa da rakamlar aşağı yukarı aynı olsa da yükseliş ivmesi orantıladığınızda yükselmeye devam ediyor.
Avrupa'nın geçmiş dönemlerine baktığınızda silah ithalatında rekor seviyeye çıkması ve ABD ile Fransa'nın etkin bir rol oynaması akabinde ise dünyayı silahlandırmaya yönelik bir takım işaretlerini görmek mümkün.
Son olarak Stockholm Üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya göre, 2014-18 ile 2019-24 arasında silah ithalatı yüzde 94 artış yaşamış. Bunun basit olarak yorumu aslında şu Bir gün dünyanın üzerinde gittiği tekerlekler ciddi şekilde patlayacak demek aslında.
Dünya pazarının milyar dolar seviyesinde olduğu düşünüldüğünde...
Yine 2019-24 yılları boyunca en büyük 10 silah ithalatçılarının dokuzunun bulunduğu Asya, Okyanusya ve Ortadoğu'ya çok daha büyük miktarlarda silah akışı gerçekleşirken, Afrika ve Güney amerika'da bu oranlar yerlerde geziyor. Nedeni anlaşılır, çünkü daha fakirleşmiş toplumların silahlanma gibi bir kaygısından öte aç kalmama gibi daha önemli bir mazereti var.
En büyük silah ihracatçısı ülkelere de şöyle bir göz atalım. İlk 10 ülke; ABD, Fransa, Rusya, İtalya, Güney Kore, Çin, Almanya, İngiltere, İspanya ve İsrail. Bu on ülkenin dünyaya ne denli silah ihracatı yaptığını düşünürsek, diğer pazar paylarının da bu ülkeler nezdinde şekillendiğini söylemek mümkün.
Gelelim tam bu bilgiler doğrultusunda ülkemizin son durumuna.
Verilere göre, Türkiye, silah satışını yüzde 100'ü aşan oranla artırarak dünyanın en büyük 11'inci silah ihracatçısı konumuna geldi. Türkiye, en fazla silahı yüzde 15 ile Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE), yüzde 13 ile Katar'a ve yüzde 11 ile Pakistan'a sattı. BAE, Bahreyn ve Bangladeş'in en çok silah satın aldığı ikinci ülke Türkiye oldu.
Ukrayna'ya savaşın başında sağladığı Bayraktar TB2 İnsansız Hava Aracı (İHA) ile silah sanayisinin dikkatini çeken Türkiye, Sahraaltı Afrikası'ndaki devletlere de yüzde 6,3 ile en çok silah tedarik eden dördüncü ülke oldu. Nijerya'ya satılan savaş helikopteri, eğitim uçağı ve insansız hava aracı (İHA) teslimatları Türkiye'yi sıralamada yükselten satışlar olarak gösterildi.
İşte glabolleşen dünyada bir yerlerde sizlerinde güçlü şekilde durmanızın rakamları bunlar aslında. Bizim en büyük 11. silah ihracatçısı olmamız ve özellikle Arap dünyasına pazarlamada etkin rol oynamamız her ne kadar içimizdeki bazı embesillerin "Arap seviciliği mottosunu pompalama gayretleri olsa da." Bu işin en yalın şekilde anlatımı, özellikle yerli ve milli sanayide kendi ülke evlatlarımızın gayretleriyle bunun ülke menfaatlerine büyük bir şekilde çığ gibi dönüşmesidir. Yoksa gerisi laf-ı güzaf. Oturduğu yerden ahkam kesmekle, şunu yapalım bunu yapalım deyip sahaya çıkın dediğinizde çil yavrusu gibi dağılan tiplemelerle ve bunların oluşturduğu cılız gruplarla kalıcı barışın en büyük destekçisi olup, ama anlamayanlar için de düşmana 'aman' diletecek kadar da güçlü bir ecdadın torunları olarak daha anlaşılır ve çağımız teknolojisinin her daim önünde gitmekte yarar vardır.