Kemal, pes dedirtti! Allah aşkına bu neyin kafası böyle...

Aile veya ocak, toplumun en küçük birimi olarak kabul edilen sosyal bir yapıdır. En küçük, yani "çekirdek" olarak adlandırılan bir aile; baba, anne ve çocuklardan oluşur. Neden böyle bir giriş yaptım derseniz, son günlerde yapılan aileye karşı anlamsız saldırılar ve kendilerine bir takım insanlar tarafından inandırılan zevatlar yüzünden

Toplumumuzda öylesi garip tiplerle bir arada yaşıyoruz ki, her geçen gün pes doğrusu diyebilecek kadar ilerliyorum. Kerimcan Durmaz denilen oğlan tiplerden tutun da, sesi olmadan sadece kendi vücudunu teşhir eden Gülşen'lere kadar binbir türlü tuhaf sürüsüyle aynı toplumu paylaşmak zorundayız. Diyeceksiniz ki, burası Türkiye, herkes istediği gibi yaşar da gezer de tozar da İşte esas mesele böylesi kalıplaşmış sözlerin içine sığdırılmaya çalışılan bazı terimler Evet herkes istediği gibi yaşar ama herkes o diğer herkesin dışındakilere de saygılı olmak zorundadır. Bunu anladığımız zaman işte toplumumuzun en küçük birimi olan aile de ve ona ayak uyduracak olan bireylerde daha huzurlu ve sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam edecektir.

Başlangıçta Kerimcan Durmaz ve Gülşen'e hafiften dokunmuştum. Nedeni basit böylesi ahlaka mugayir hareketleri kendilerine ilke edinen ve toplumun temeline dinamit koymaya çalışan bu tiplemelerden sayısızca var kuşkusuz. Benim buradaki amacım çok açık bu tiplerle başlayan ve sonu bucağı olmayan maalesef bu arızalı bireylerin toplumun tüm kanadına yayılacak olması. Bizler elbette böylesi garip kişiliklerin içerisinde kendi evlatlarımızı bir şekilde korumalıyız. Hem sosyal medyasıyla hem görsel medyasıyla bu akla ziyan şahıslardan mutlaka korunmamız lazım diye düşünüyorum.
Gayemiz çok açık aslında, bu bir iki tipitipin başlarını çektiği ahlaksız kişiliklerin karşısında dimdik durarak ve en önemlisi de bunlara prim vermeyerek hayatımızı idame ettirmemiz şarttır.

Yine geçtiğimiz günlerde sözde modacı mıdır, kadınlar matinesine çıkan efemine tarzıyla dikkat çekmeye çalışan bir sakat daha ortaya çıktı.
Nişantaşı sokaklarında etekli pantolonuyla poz veren sözde modacı Kemal Doğulu'ya son birkaç aydır patlak veren erkeklerin oje sürmesi ve etek giymesi sorulmuş. Bunun üzerine kıt beyniyle bir tarih dersi vermeye karar veren modacı, "Allah aşkına kadınların erkeklerin ne giyeceğine karışmayın. Makyaj erkek için icat edilmiştir, topuklu ayakkabı erkekler için rica edilmiştir, etekler kaftanlar erkekler için icat edilmiştir. Sonra mevzu kadına döndü, ilk tarihe bakarsanız hepsi erkekler için icat edildi" açıklamasında bulunmuş Böylesi magazinsel açıklamalar ve belaltıya yönelik söylemler sonrası bizim acar muhabirler durur mu, hemen kritik soruyu sormuşlar, sayın Doğulu, sizce bu tarz "Türkiye'de tutar mı

Sözde modacı müsveddesi ise sorularına ise kahkaha atarak cevap vererek, "Tutar, ben öyle bir tuttururum ki. Neden giyilmesin ki tabu mu bu arkadaşlar Sizin üstünüzde de göreceğiz yakında" diyerek aklınca profesörlük edasına bürünmüş.