Beyinleri erozyona uğramış 28 Şubat'ın zalimleri
SELMA SAVCI
Öyle bir dönemden geçti ki bu ülkemiz hakikaten roman olacak bir serüvenin bugün geldiğimiz noktada bambaşka bir tezahürü ile karşı karşıyayız. Postmodern darbesi 28 Şubat'ın üzerinden tam 28 yıl geçti.
Türkiye tarihine "postmodern darbe" olarak geçen 28 Şubat 1997'deki 8 saat 45 dakika süren Milli Güvenlik Kurulu toplantısı, siyasi, idari, hukuki ve toplumsal tartışmaların önünü açtı.
Ülkemiz öyle bir kaotik bir ortama sürüklendi ki, ardı arkası kesilmeyen açıklamalar zinciri ve Başbakan Necmettin Erbakan'ın istifası, Refah Partisinin kapatılması ve siyasi yasaklarla hafızalarda kalan bu dönem, sonuçları itibarıyla, uzun süre Türkiye gündeminde yer tutmuştu.
Yahu ülkede sırf dindarlık üzerine birtakım açıklamalar yapan Merhum Erbakan Hoca'nın bile isminden rahatsızlık duyularak öyle bir konuma sokulmuştu ki rahmetli Böylesi bir dönemde ise ellerini ovuşturarak bekleyen bir güruhun ona karşı yaptıkları ise bugün gözümüzün önünden bir film şeridi gibi geçmekte
Öncelikle o günlere gidip, bugün elleri ceplerinde, dünyadan bi haber yaşayan genç nesile bunları hatırlatmak ve bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın nasıl bir mücadele ile bugünlere geldiğini anlamaları elzemdir. Yoksa başta da dediğim gibi bir roman tadında bu tür bilgiler okunur ve hafızalarımızda yer edinmeden, ders çıkarılmadan yok olur maazallah
AA'nın verilerine göre; Refah Partisi (RP) ve Doğru Yol Partisince (DYP) kurulan 54. Hükümet, 28 Haziran 1996'da ülke yönetimini devraldı. Merhum Necmettin Erbakan'ın Başbakan, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in ise Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığı hükümet, "rejimi tehdit ettiği" iddiasıyla tartışmaların odağı oldu.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Erbakan'ın, 24 Ocak 1997'de Kayseri'ye yaptığı gezi sırasında, tek tip elbise giyip bere takan il örgütü görevlileriyle ilgili partiye uyarıda bulundu. Söz konusu durumun "Siyasi Partiler Yasası'na aykırı olduğunu" belirten başsavcılık, RP Kayseri İl Yönetim Kurulunun 30 gün içinde görevden el çektirilmesini istedi. Başsavcılık, "fesih işleminin yapılmaması halinde, RP hakkında kapatma istemiyle dava açılacağını" da partiye bildirdi.
RP'li Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın 31 Ocak 1997'de düzenlediği "Kudüs Gecesi"nde İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri'nin de katılarak bir konuşma yapması ve sergilenen gösteriler, "rejim tartışmalarının" daha da alevlenmesine neden oldu.
Başbakan Erbakan, 1 Şubat 1997'de itirazlara ve DYP'li bazı bakanların "imza atmayız" tepkisine rağmen "üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan" kararnameyi, Bakanlar Kurulunda imzaya açtı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcılığı, tepkilere yol açan "Kudüs Gecesi"ni düzenleyen RP'li Belediye Başkanı Yıldız hakkında 2 Şubat 1997'de ayrı ayrı soruşturma başlattı.
Bu gecede konuşan İran'ın Ankara Büyükelçisi Bagheri, 3 Şubat 1997'de Dışişleri Bakanlığına çağrılarak protesto edildi.
Bu arada, 28 Şubat sürecinde hafızalara kazanan "Sincan'dan tankların geçmesi" olayı yaşandı. Sincan'da 4 Şubat 1997'de 15 tank ve 20 kariyer, ilçeden geçerek Yenikent'teki tatbikat alanına gitti.
Yaşanan gelişmeler üzerine harekete geçen dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener, Sincan'dan tankların geçtiği gün Belediye Başkanı Yıldız'ı görevden uzaklaştırdı. Ankara DGM'deki sorgusunun ardından Terörle Mücadele Şubesince gözaltına alınan Yıldız, beraberindeki 9 kişiyle "yasa dışı silahlı çeteye yardım, halkı kin ve düşmanlığa tahrik" iddiasıyla tutuklandı.
Kudüs Gecesi'nden 4 gün sonra İçişleri Bakanlığına bir yazı gönderen dönemin Cumhurbaşkanı Demirel, "belediyelerdeki kökten dinci kadrolaşmanın derhal incelenmesini" istedi. Bunun üzerine İçişleri Bakanı Meral Akşener, valiliklere gönderdiği yazıda, "Cumhurbaşkanı'na bilgi verilmek üzere" konunun araştırılması talimatını verdi. Başbakan Erbakan, 21 Şubat 1997'de, Cumhurbaşkanı Demirel ile yaptığı görüşme sonrasında