Hanzala'nın Ülkesi, Sumud'un Gemisi

Sumud Filosu'nun hazırlanacağını öğrendiğimizde Milli Çocuk dergisi ekibi olarak biz de bu yolculuğun bir parçası olmalıyız demiştik. Ve daha filolar hazırlık aşamasındayken biz Ekim sayımızın temasını belirlemiştik: Gazze ve Sumud. Çünkü biliyorduk ki, bugünün çocukları yarının mücadele insanları olacak. Ve bu mücadele, onları gerçeklerle erken tanıştırmayı gerektiriyor.

Konu çocuklar olunca çoğu zaman "psikolojileri bozulur" denilerek pek çok şeyin anlatılması engelleniyor. Maalesef bu "pek çok şey" genellikle milli ve manevi değerlerimiz oluyor. Elbette çocuklarımızın ruh sağlığına dikkat etmeliyiz. Psikoloji ilmine Müslümanca bakmalı, kendi coğrafyamızın değerlerine göre bir çocuk psikolojisi inşa etmemiz gerekiyor. Onlara anlattığımız şeylerde çocuğa görelik ilkesini baz alarak ve çocuğun hazır bulunuşluğunu göz önüne alarak hareket etmeliyiz. Fakat bunu yaparken çocuklarımızı gerçek dünyadan koparmamamız gerekiyor. Zira kırılmasın, incinmesin diye ipeklere sarıp büyüttüğümüz çocuğumuz, hayatın sert yüzüyle karşılaştığında çok daha büyük bir çöküntü yaşıyor. Oysa psikolojik sağlamlık tam da burada başlıyor: "Dünyanın gerçekleriyle baş edebilme gücü."

Çocuklarımızı aşırı koruyarak değil, bilgilendirerek; korkutarak değil, bilinçlendirerek yetiştirmeliyiz. Çünkü gerçeklerle tanışmayan çocuk, mücadeleye yabancı kalır.

Ve ne acıdır ki biz, "psikolojileri bozulur" diyerek Filistin gerçeğini gizlerken, Yahudiler çocuklarını savaşçı bilinçle yetiştiriyor. Onların çocukları, daha küçücük yaşta Filistinli bir çocuğu öldürmeyi kahramanlık sanıyor. Bizimkiler ise belki de bu son iki yıl içinde ilk kez Filistin diye bir yerin adını duydular maalesef.

Bizim çocuklarımız dünyadan bihaber sınavlara hazırlanırken, onların çocukları "büyük İsrail'in" hayallerini kuruyor. Biz hâlâ "anlatmayalım, üzülmesinler" derken, onlar nesillerini ideolojik bir disiplinle yetiştiriyor. Holokost anlatılarıyla tüm dünyayı ağlatanlar, bugün dünyanın gözü önünde daha beteri bir soykırımın failleri. Sumud Filosu ve ardından Özgürlük Filosu'nun başına gelenler kamuoyu ile paylaşılana dek Filistin'de yaşanılan şiddetin boyutlarını tam olarak bilmiyordu dünya. Bir aktiviste bunları yapan, bir Filistinliye kim bilir neler yapıyor sorusu gündeme geldi. Halkların, medya gücünü kullanmasının sonucuydu bu. Sumud ve Özgürlük filoları, yıllarca Holokost endüstrisinin inşa ettiği mazlum ve mağdur Yahudi imajını yerle bir etti. Biz ise yıllardır yaşanan işgal, gözyaşı ve zulme rağmen medya gücünü düzgünce kullanamıyoruz bile. Daha yeni filolar aracılığı ile kamuoyu oluşturmanın ne kadar önemli olduğunu öğrendik. Demek ki düşmanın silahıyla silahlanmak şart.

Bugünün savaşlarından birinin kültür ve sanat alanında verildiğini anlamamız lazım. Öyle ki Siyonizm ile olan savaşımızda en önemli cephemiz kültür sanat. Nasıl ki "Holokost endüstrisi" dünyayı tek bir hikâyeyle şekillendirdiyse, biz de Sumud'un hikâyesini anlatmalıyız. Hikâyelerimizle, filmlerimizle, kitaplarımızla… Gazze'nin sesini, direnişin nefesini dünyaya ulaştırmalıyız.