Rus hakları ve bazı bildik mevzular

AK Parti'yi de doğuran milli görüşü iktidara taşıyan Refah Partisi kapatıldığında, Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın, 'haklarını aramak üzere' başvurduğu makam Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olmuştu. Ki, mevzu "Eyyyyyy Avrupa"cılık ise, malum, kralını yapardı rahmetli! Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanlığı'nı, Başbakanlığını, Cumhurbaşkanlığını yapan Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, 'Üniversiteye, türbanlı fotoğrafıyla kayıt yaptıramadığı' gerekçesiyle, Türkiye'de yaptığı başvurulardan sonuç alamayınca soluğu AİHM'de alanlar kervanındaydı. -Sonradan davasını geri çekmekle birlikte- Gül, Başbakan olduğu gün bile, hâlâ, ''Türkiye o kadar demokrat bir ülke ki, başbakanın eşi bile dava açıp, eşine karşı hakkını arayabiliyor. Türkiye bunu dışarıda prestiji için kullanabilir'' diye savunmuştu, AİHM'e başvurusunu. AK Parti iktidarının bu alandaki tavrına ayna tutmak için başka örnek aramaya da lüzum yok aslında. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bizzat kendisi; Biri, Siirt mitinginde okuduğu meşhur şiir sonrası, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanıp da, "halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek" suçundan hapse mahkum edilmesiyle ilgili Biri, "Özgürlüklere kişiye özel sınırlama getiriliyor" ve "Hukuk dışı yollarla halkın iradesinin önüne geçiliyor" diyerek, milletvekili adayı olabilmek için adli sicil kaydının silinmesi için DGM'ye yaptığı başvurudan sonuç alamamasıyla ilgili Biri de, "Bu, Tayyip Erdoğan'ın özgürlük veya demokrasi mücadelesi olmaktan çıkmıştır. Bu, milletimizin özgürlük mücadelesidir. Bu konuda hukukumuzu son noktasına kadar arama hakkını kullanacağız. Bu mücadeleden ülkem mesafe alarak çıkacaktır" diyerek, Yüksek Seçim Kurulu'nun milletvekili olamayacağı yönündeki kararıyla ilgili olmak üzere, bugüne kadar üç defa şikayet etti Türkiye'yi AİHM'e. Başbakan olduktan sonra Türkiye aleyhindeki önceki şikayetlerini geri çeken Erdoğan, Cumhurbaşkanı olduktan sonra, dönemin Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Hollanda'da maruz kaldığı muameleyle ilgili olarak da AİHM'i işaret etmişti, Hollanda'ya karşı nasıl bir yol izleneceğini soran gazetecilere. "AİHM'i tanımamak" söz konusu değildi, hiç de olmamıştı demek ki. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, sadece günler önce, Kavala kararı sonrası yaptığı "AİHM ne demiş, Avrupa Konseyi bu konuda ne demiş; bu da bizi çok ilgilendirmiyor. Biz kendi mahkemelerimize saygı duyulmasını bekliyoruz" şeklindeki çıkışla, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, önceki gün "Rusya'nın Avrupa Konseyi'ndeki üyeliğinin askıya alınması kararının oylamasında Türkiye neden çekimser kaldı" Sorusuna verdiği "Rusya'nın üyeliği askıya alınırsa Rus halkının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurma hakkı elinden alınacak. O nedenle çekimser kaldık!" Cevabı da yeter ortaya çıkan med-ceziri belgelemeye; hiç öyle eski defterleri karıştırmaya da ihtiyaç yoktu ama Yazarınızdan, dev olmasa da hafife alınmayacak bir "hafıza" hizmeti. Kronoloji bilmek iyidir; Bir gün illaki gerekir. Cebinizde bulunsun. AİHM DEMİŞKEN ---- Madem bugün AİHM'den daldık mevzulara; hazır altı muhalefet partisinin parlamenter sisteme dönüş metnindeki en tartışmalı maddelerden biri de "AİHM'e lüzumundan yüksek bağlılık bildirilmesi" meselesiyken, elimizi korkak alıştırmayalım. Birkaç notçuk da "Asıl sorun ne"ye dair düşmüş olalım. Türk yargısından HDP'nin kapatılması yönünde bir karar çıkarsa ve bu karar HDP-PKK bağlantısını tartışmasız şekilde ispatlayan bilgi, belge, verilere dayandırılırsa AİHM; ETA'yla bağlantısı olmadığını iddia etmesine, ETA eylemlerini kınamayan Batasuna'yı, yine ETA'yla bağlantıları bulunduğu gerekçesiyle Bask Milliyetçi Hareketi (ANV) ve Bask Komünist Partisi (PCTV) kapatan İspanya Yüksek Mahkemesi'ne dediği