Kanun önünde eşitsek bu ne

İktidarlarla medya arasında bir nikâh akdi söz konusu olmadığına göre kimse kimseye destek olmak mecburiyetinde değil; iyi günde ve kötü günde Hastalıkta ve sağlıkta Ancak, iki taraf da birbirine karşı adil olmak zorunda. Toplumun her bir ferdinin yasalar karşısındaki eşitliğinin Anayasal garanti altında olduğu bir hukuk devletinde, medyaya da bu ilke çerçevesinde muamele beklemek ve tersi her durumla mücadele etmek en temel hakkımız. Haksız ihyadan da, hukuksuz yaptırımdan da yıldık. "Ödülde ve cezada" ilkelilik istiyoruz. Soner Yalçın, "ceza"da uygulanan çifte standardı, OdaTV'nin maruz kaldığı boyutuyla yazdı; Gazeteciler Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç, Libya'da şehit olduğu bizatihi Cumhurbaşkanı tarafından duyurulan, TBMM'de hakkında basın toplantısı düzenlenen, Arkadaşları, eşi-dostunun fotoğraflarını paylaştığı, Cenazesi halka açık olarak, yerel düzeyde yoğun siyasi katılımla yapılan, Gizlenmesi gerektiği öne sürülen teşkilatın "çelengiyle" gayet açıkça göründüğü, Törenle defnedilen, MİT mensubu Libya şehidinin gizli olmayan cenaze haberini verdikleri için tutuklandılar. Oda TV soruşturması kapsamında ifadeye çağrıldığında kirli bir tezgâhla boy boy fotoğrafları yayınlanan; iktidara yakın gazete ve TV'lerde bu fotoğraflarla birlikte adı, soyadı da döndüre döndüre yayınlanan, iddianamede bütün mahrem bilgileri açıkça yer alan ve basının da kullanımına açılan merhum Kâşif Kozinoğlu'nu hatırlatmayacağım yeniden. Gündemde, yeni bir "kendilerinden olana hak sayılan" bir ifşa durumu var. Yukarıda andığım gazetecilerin tutuklanmasına gerekçe gösterilen ve "MİT mensupları ve ailelerinin kimliklerini herhangi bir yolla ifşa edenlere hapis cezası" öngören kanun maddesi yürürlükte olmasına rağmen, yukarıda andığım tutuklamaları siyaseten var gücüyle sahiplenendestekleyen iktidara "en yakın", neredeyse "aileden" sayılabilecek gazete başka bir MİT görevlisini ifşa etti; daha yeni. Üstelik de Necip Hablemitoğlu'nun katil zanlısının ağzından; adıyla soyadıyla. Soner Yalçın haklı olarak, "İki yıl önce Odatv'yi kapatan yasa nerede Odatv'yi kapatan, şehit haberini yazan muhabiri, sorumlu yazı işleri müdürünü ve genel yayın yönetmenini hapse atan yasa nerede" diye soruyordu dünkü yazısında. Yeniçağ yazarı Murat Ağırel de aynı olay vesilesiyle ve aynı yasa uyarınca tutuklanmıştı; dolayısıyla ve "adalet"i laf olsun diye değil sahiden de herkes için talep etmenin gereği, genişleteyim: Ağırel'i tutuklatan, aylarca tutuklu yargılatan yasa nerede Hukukta "benden olmayan-olmaz" ayrımı yapılamaz; aynı olay kapsamında, Aydın Keser ve Ferhat Çelik'i tutuklatan yasa nerede Biri yapınca suç, diğeri yapınca gazetecilik olur mu