Derya Yanık bu konuda da bir açıklama yapabilir mi

Önümüzdeki seçimin saflaştırma alanlarından birinin "cinsiyet", "aile", "kadın" başlıklarını kapsayacağı zaten öngörülüyordu. Bu bakımdan, 6284 sayılı kanun üzerinden başlayan tartışmanın, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan tarafından ve AK Parti'ye sunulmuş bir ittifak şartı olarak başlatılması dışında, ortada çok da sürprizli bir durum olduğunu söyleyemeyeceğim. Bu değilse İstanbul Sözleşmesi vesile edilecek, muhalif kadın hareketleri tahrik edilecek, gerilim kontrollü şekilde tırmandırılacak ve Millet İttifakı içindeki muhafazakârlar, özellikle Millî Görüş geleneğinden gelen kesim açısından "antipatik" sayılacak bir seviyeye erişene kadar da frene basılmayacaktı. Bakmayın siz AK Parti'deki homurdanma görüntüsüne Sonuçta, tepki, her ne kadar aslen Yeniden Refah, yahut AK Parti, yahut "belli bir zihniyet" hedef alınarak gösteriliyor olsa da, başvurulan dil ve üsluptaki kimi genellemeler ve kavramlar, ucundan kenarından da olsa illa muhalif muhafazakâr tabana da dokunacak, ağızlarının tadını kaçıracak, bir kırgınlık zemini oluşturacaktı. Cumhur İttifakı'nda gibi başlayan bu tartışmanın faturasının nasıl Millet İttifakı'na yıkılabileceğine dair hiçbir hesaba girilmemiş midir sizce Madem tartışma başladı; Yasanın yanındakiler ve karşısındakiler olarak ayrışıldı. Ezbere taraf olan varsa bari buna mani olmaya yarayalım. 6284 sayılı kanun, ailenin korunması ve kadına şiddetin önlenmesine dönük tedbir, ceza ve uygulamaları düzenliyor. Amaç, adından da anlaşılacağı üzere şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınlar, çocuklar, aile bireyleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru kişileri korumak. Uygulamada, bazen tam tersi bir savsaklama ve sonucunda da trajik kadın cinayetlerine hatta bütün aileyi hedef alan trajedilere tanık olmuş olsak da, kağıt üzerinde sağlanmaya çalışılan reflekslerden belki de en önceliklisi, şiddete uğrayanuğrama tehlikesi bulunan kişilerin ihbarını takip eden süreci mümkün olduğunca "hızlandırmak". Ölümcül gecikmelere sebebiyet vermemek adına, kolluğa, adli süreci beklemeden birtakım tedbirler alma yetkisi veriliyor mesela kanunla. Mülki amirin sorumluluğundaki barınma yeri ve geçici koruma sağlanması tedbirlerini, kolluk amiri direkt olarak, kendisi de alabiliyor. Keza, kanun, mülki amirleri, şiddete uğrayan, uğrama ihtimali bulunan kadın ve beraberindeki çocuklara barınma yeri sağlamak, geçici maddi yardım yapmak, psikolojik, mesleki, hukuki ve sosyal rehberlik etmek, koruma altına almak, kreş imkanı sağlamakla sorumlu kılıyor. Hâkimler, uzaklaştırmadan, çocuklarla kurulan ilişkinin kısıtlanmasına, ayrı bir yerleşim yeri tahsisi yahut iş yeri değişikliğinden, şiddet uygulayanın silahına (silah taşıması zorunlu bir kamu görevi yapıyor olsa bile) el konulmasına