Ben bugün yazıyorum siz sakalım çıktığında okuyun!

Ko-a-lis-yon pro-to-ko-lü de-ğil; ol-ma-ma-lı! Ko-a-lis-yon pro-to-ko-lü de-ğil; ol-ma-ma-lı! Ko-a-lis-yon pro-to-ko-lü de-ğil; ol-ma-ma-lı! Ko-a-lis-yon pro-to-ko-lü de-ğil; ol-ma-ma-lı! Ko-a-lis-yon pro-to-ko-lü de-ğil; ol-ma-ma-lı! Ko-a-lis-yon pro-to-ko-lü de-ğil; ol-ma-ma-lı! Eski usul daktilo olsa, yaza yaza mürekkep kalmazdı. O kadar çok ve sık tekrarladım ki son dönemde; altı muhalefet partisinin imza edeceği metnin ne olup, ne olmaması gerektiğini. O kadar çok ve sık izah etmeye çalıştım ki, "anlaşma"nın, "uzlaşma"nın, "sözleşme"nin, Türkiye Cumhuriyeti'ni "parlamenter sisteme döndürmek" üzere yapılmasını ve bununla "sınırlandırılması"nı. Ama tabii bu işler sakal meselesi! Sakalımız yok diye zahir; "her alanda ortak çalışma"cılar galip geldi. Beklenti hem çeşitlendirildi, hem yükseltildi. Ve gümmmmmm! Mahalleler arasındaki duvarları yıkacağız derken, her mahalleden ayrı bir homurdanma yükseliyor şimdi. Akıl var, mantık var; CHP ile Saadet Partisi'nin "İstanbul Sözleşmesi"nde uzlaşması mümkün olabilir mi Ya İYİ Parti ile DEVA yahut Gelecek Partileri'nin "kimlik politikası"nda tutum birliği içinde olabilmesi Terörle mücadelede Dış politika önceliklerinde "Türk Dünyası" perspektifinde Zorunlu eğitimde Müfredatlarda TSK'nın yeniden yapılandırılmasında Diyanet'in konumunda "Vesayet" algılamalarında Ve hatta Anayasa'nın değiştirilemez maddeleri konusunda Bu 6 parti'nin "ortak bir yol haritası" benimsemesine imkan var mı Ayrıca olması lazım mı Bu partiler aynı zamanda bir "seçim ittifakı" da kurmuş olsa -ki an itibarıyla yok böyle bir şey- bile, seçim günü geldiğinde, herkes, en nihayetinde "gönlünde yatan aslana" oy vermeyecek mi Oy verme işleminde belirleyici olan da "farklılıklar" olmayacak mı aralarındaki Karşılanması mümkün olmayan beklentiyi köpürtmek; hem Ahlatlıbel hem de Bilkent öncesi yapılabilecek en yanlış işti; Valla bravo, itinayla becerildi! Estirilen rüzgârın şehvetine kapılmadan, altı parti, kendilerini sadece "Parlamenter sisteme dönüş konusunda ortak hareket etmek"le bağlasalar; şimdi "o niye yok", "bu niye yok" denilen alanlar, vurgular, mesajlarla ilgili olarak da, "Bir sakin olun arkadaşlar, bu bir seçim beyannamesi değil; nihayetinde, seçime kendi parti programlarımızla gireceğiz. Hepsi orada var" diyebilme özgürlüğüne sahip olacaktılar. Kimse "eksik"lerden şikayet edemeyecek; zira başka bir şeyin "olması" zaten gerekmeyecekti! Dedim ya, sakal meselesi! Şimdiden sonra frene bassalar da şu "Eğitimde de ortaklaşacağız, ekonomide de" vesair inadını bıraksalar bari! Ortaklaşamayacakları, onlar ortaklaşsalar da seçmeni ortaklaştıramayacakları belli olduğu gibi, seçmenin "tercih şansı"nın olabilmesi için ortaklaşmamaları da gerekli! AKREDİTASYON(!) Altı muhalefet partisinin Bilkent Otel'deki "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" sunumu için medyaya özel bir akreditasyon uygulamadığı; en yandaşların da, en candaşların, en yoldaşların da davet edildiği meselesi o kadar abartıldı ki, bildirmeden edemeyeceğim; Ben davet edilmedim! Açıkçası; davet edilmemiş olabileceğim aklıma bile gelmemişti. Ankara-İstanbul arasında yaşanan kronik kargaşaya bağlamıştım davetiyenin elime geçmemesini. Öyle ya; "Katil devlet" ithamcılarından Kabataş iftiracılarına kadar