Ayşe Ateş'in hesap sorabileceği bir düzen borcu

Sinan Ateş'in kırkının çıkmasına, yastan sebep susanların konuşmasına ramak kalmıştı ki, yeni bir yıkıma uğradık. Biri bitmeden, bir yas daha tutmaya başladık. Bir iken, bir günde binlerce Bengisu'muz oldu. Binlerce Banuçiçek'imiz Binlerce Ayşe Binlerce Selma Binlerce Musa Hepimizin gözü önünde işlenmiş cinayetlerin binlerce "geride kalanı" daha Öyle ya; Görüp de görmezden, duyup da duymazdan, bilip de bilmezden gelmenin, böylece zemin bulabilmiş ihmal ve usulsüzlüklerin, hesapsız ve cezasızlıkların kurbanıydı onların babaları, onların eşleri, onların kardeşleri, onların evlatları da Dolayısıyla, adaleti tecelli ettirme sorumluluğumuz ikiye, üçe, beşe değil yüzbinlere katlandı; enkaz altında. Bu ahval ve şerait içinde, ilk iş bütün o Ayşe'leri, Ayşe Ateş gibi "hesap sorma" azim ve kararlılığına büründürebilmeli. Ayşe Ateş'in, eşinin uğradığı alçaklığın hesabını sorabildiği ve ucu kime uzanırsa uzansın, istisnasız, kayırmasız, karartmasız her bir mesulün, ayrı ayrı ve layığınca "sebep olduklarının" hesabını verdiği, vermekten kaçamadığı bir düzen tesis etmeli. Ki Ayşe Ateş'in, yolunu karartan deve dişi gibi "gölge"lerde kaybolmadan, bariyerleri, duvarları velhasıl engelleri aşa aşa, bu "namus davası"nı nasıl kazandığını görüp de cesaretlensin memleketin bütün Ayşe'leri! "O, böyle bir kuşatma, böyle bir tehdit, böyle bir baskı altında başarabildiyse, biz de başarabiliriz" diyebilsinler. Bu bağlamda Eşinin uğradığı suikastın hemen ardından sergilediği soğukkanlı, sağduyulu, "Siyasetin konusu yaptırmama" tavrının kıymeti bilinmeyen Ayşe Ateş'in, Ateş ailesinin adalet yürüyüşünü fiilen de başlatmış olması çok önemli. Hanidir yazacağım, aklımda, uygun zaman ve zemini bulamıyordum. Hem Ayşe Ateş'in Kemal Kılıçdaroğlu'nu ziyareti, hem de Alican Uludağ'ın, suikastın ardından, ancak sonuçsuz kalan birkaç girişimden sonra ve ciddi bir baskı ve direnç aşılarak tutuklanabilen Tolga Demirbaş'ın, bir milletvekilinin de bulunduğu evde yapılan ilk gözaltı işlemiyle ilgili tutanağın kaybolduğuna dair haberiyle oluşan günden vesile olsun, bir şerh demeyeyim de, biriktirdiğim birçok gözleme de dayalı bir sezimi not düşeyim: