Kabul edelim, Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik ne bizim, ne AB'nin şu anda gündeminde. Yine kabul edelim ki; biz Türklerin AB'ye üye olacağımıza ilişkin inancımız da çoktan kaybolmuş durumda.
İşte tam da böyle bir ortamda Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve Avrupa İş Zirvesi (EBS) işbirliğiyle düzenlenen AB-Türkiye İş Zirvesi için Brüksel'deyiz. İş dünyası temsilcilerinin gündemi AB ilişkilerine çevirme çabasını "kuyuya avuçla su taşımak" diye de görebilirsiniz, "hazır güvenlik konuları dile getirilirken fırsattan faydalanmak" diye de...
Aslında DEİK Başkanı Nail Olpak'ın önceki akşam AB Daimi Temsilcisi Faruk Kaymakçı'nın konutunda verilen davette sarf ettiği şu sözler, neden Brükselde bulunduğumuzun özeti gibi:
"Avrupa'da bir güvenlik krizi var. AB bizi artık sadece bir güvenlik paydaşı olmanın ötesinde bir yerde görmeli."
Çok uzun yıllardır AB kapısında beklemekten usanmış bir ülkeyiz. 30 yıl önce imzalanan Gümrük Birliği anlaşması ise ticaret savaşlarının yarattığı tahribat nedeniyle deyim yerindeyse kalbura dönmüş durumda. Ankara'dan görüntülü olarak zirveye katılan Ticaret Bakanı Ömer Bolat başta olmak üzere tüm konuşmacılar, anlaşmanın aciliyetle yenilenmesi gerektiğine işaret ettiler. Siyasetin müzakere ettiği üyelik süreciyle ekonomik gerçeklikleri artık ayrıştırmak gerekmiyor mu
Haberin DevamıNail Olpak'ın, "Mallarımızın serbest dolaşımı için anlaşmamız var. Ama onları taşıyacak TIR'lara kota uygulanıyor. Malların sahaibi işinsanları ise vize engeliyle karşı karşıya. Ben bir işinsanı olarak bu durumu anlamıyorum. Çözüm bekliyoruz" isyanı haksız mı
Peki ya DEİK Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ'ın pandemi sonrası yaşanan tedarik zinciri sorunlarına, Avrupa'daki ekonomik yavaşlamaya, güvenlik ihtiyaçlarına ve enerji krizine dikkat çekerek "Türkiye enerji, güvenlik ve tedarik zinciri alanlarında Avrupa için stratejik, dayanıklı ve tamamlayıcı bir ortaktır. Türkiye daha güçlü işbirliğine hazırdır; Avrupa tarafının bu fırsata nasıl yaklaştığı önemli bir sorudur" sözleri...
Bakan Bolat'ın konuşmasında vurguladığı "Gümrük Birliği modernizasyonu siyasi tartışmalardan bağımsız yürütülmeli; her gecikme iki tarafın iş dünyası için maliyet anlamına geliyor" tespitini, AB tarafı defalarca doğruladı. Ancak ne yazık ki Gümrük Birliği'nin güncellenmesi siyasetin gölgesinde kaldı.
Haberin DevamıBu arada Avrupa Komisyonu Genişleme ve Doğu Komşuluk Genel Müdürü Gert Jan Koopman'ın konuşmasında "Yapıcı angajman devam ederse ve Kıbrıs meselesinde müzakerelerin yeniden başlamasına yönelik ilerleme görürsek Gümrük Birliği'nin modernizasyonuna yönelik çalışmalar da yeniden başlayacaktır" vurgusu da AB'nin siyasetle ekonomiyi ayrıştıramadığı-nınispatıgibiydi.

16