Trump'tan Türkiye'ninSuriye'deki rolüne 'okey' politikasına doğru

Donald Trump, Suriye'deki son hadiseler üzerine konuşurken "Taraflardan biri esasen ortadan silinmiş bulunuyor. Ama hiç kimse diğer tarafın kim olduğunu bilmiyor. Ama ben biliyorum. Kim olduğunu siz biliyor musunuz" diye soruyor Florida'da geçen pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında.

Yanıtı da kendisi veriyor:

"Türkiye... Tamam (Okay)... Bunun arkasında olan Türkiye... O çok akıllı bir adam..."

"Okey" diyerek, Esad rejiminin çökmesinin gerisinde Türkiye'nin rolünün bulunduğuna ilişkin kabule bir itirazının olmadığını kayda geçirmiş oluyor Trump, başkan seçildikten sonra düzenlediği ilk basın toplantısında.

'UNFRIENDLY TAKEOVER'NE DEMEK

Trump'ın daha sonraki bir ifadesi de hayli ilginç. Suriye'deki rejimin devrilmesinde Türkiye'ye belirleyici bir rol atfederken İngilizce "Unfriendly takeover" terimini kullanıyor.

Çevirisi ilk bakışta "dostane olmayan el koyma" gibi yapılabilir.

Ancak bu ifade, ünlü "Cambridge Sözlüğü"ne bakılırsa, "Bir şirketin bir başka şirketin kontrolünü, o şirketin sahipleri satmak istemedikleri halde elde etmesi" durumu için kullanılan bir piyasa terimi.

Haberin Devamı

Kendisi de ticaret hayatından gelen Trump, Türkiye'nin Suriye'deki rolünü tipik bir işadamı refleksiyle mutabakata dayanmayan şirket el değiştirmelerini anlatan bu terimle açıklama yoluna gidiyor.

Sözlerinin bir başka bölümünde de "Bunu binlerce yıldır istiyorlardı ve elde etti de. Ve girenler de Türkiye tarafından kontrol ediliyor" diyor, ardından bir kez daha "mesele yok" anlamında "okey" diyor. (That's okay.)

ABD KAMUOYUNDAYERLEŞECEK ANLATI

Kuşkusuz, Trump'ın bu sözlerinin önemli bir sonucu, Beşar Esad'ın Heyet Tahrir eş Şam (HTŞ) örgütü tarafından devrilmesinin doğrudan Türkiye'nin bir tasarrufu olduğu yolundaki anlatının, Ankara'da aksi yönde yapılan açıklamalara rağmen, hem ABD kamuoyunda hem de uluslararası alanda geniş bir şekilde yerleşecek olmasıdır.

Uluslararası basında HTŞ'yi Türkiye'nin desteklediği hususuna sıkça vurgu yapılsa da, Trump Türkiye'nin örgüt ile ilişkisinin derecesini "destekleme"den bir adım daha ileri götürüyor.

Bu soruyu yanıtlarken hem Erdoğan'ın şahsına hem de Türkiye'nin askeri gücüne yaptığı kuvvetli göndermeler de dikkat çekicidir.

Öncelikle Türkiye'yi "Büyük bir güç" olarak niteliyor, "Savaşla yıpranmamış büyük bir askeri güce sahip olduğunu" vurguluyor, Erdoğan'ın "Çok güçlü bir ordu yarattığını" söylüyor.

Haberin Devamı

Ayrıca, "Çok akıllı ve çok güçlü" diye nitelendirdiği Erdoğan'ın geçmişte "çok iyi anlaştığı biri olduğunu" da belirtiyor.

SURİYE'DEN ÇEKİLMEYEHÂLÂ SICAK BAKIYOR

Bu arada, Trump'ın sözlerinde kendisinin tarih bilgisinin problemli hali de bütün çıplaklığı ile ortaya çıkıyor. Türklerin "binlerce yıldır Suriye'yi istediğini" söylemesi bu çerçevede görülebilir.

Açıklamalarında önem taşıyan bir nokta, Trump'ın bu çıkışını önümüzdeki ay göreve başladığında Suriye'deki ABD askerlerini geri çekip çekmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine yapmış olmasıdır.

Yanıtında, 20182019 döneminde ABD'nin Suriye'de asker sayısını 5 binden 900'e indirmesi yolunda aldığı kararını hararetle savunuyor, bu nedenle çok tepki aldığını hatırlatıyor ve "Peki ne oldu Hiçbir şey, hiçbir şey... Pek çok hayat kurtardım" diye konuşuyor.

Haberin Devamı

Bu ifadeleri, Trump'ın ilk başkanlığında özellikle başlangıç döneminde gerçek niyeti olan Suriye'den çekilme düşüncesini hâlâ koruduğunun bir işareti olarak değerlendirilebilir.

Unutmayalım ki, Trump daha geçenlerde, Esad'ın Şam'ı terk etmesinden hemen önce 7 Aralık tarihinde yaptığı bir sosyal medya paylaşımında Suriye'ye bakışını açıklayarak, "Bu bizim savaşımız değil. Buna karışmayalım" demişti.

Açıklamaları birlikte değerlendirildiğinde, 20 Ocak'ta Oval Ofis'ten içeri adım atacak olan Trump'ın temel düşüncesinde ibrenin hâlâ Suriye'den "çekilme" şıkkına dönük olduğunu söyleyebilmek mümkündür.

BU KEZ KENDİ ÇİZGİSİNİBASKIN KILABİLİR Mİ

Buradan konunun kritik kısmına geçelim. Mesele, Trump'ın yönetime aday gösterdiği üst kademe şahsiyetler arasında Suriye'de PKK uzantısı YPG'nin ipleri elinde tuttuğu Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) sempati duyan isimlerin de bulunması ve ABD Ordusu ile birlikte bu kesimlerin kendisini 'çekilmeme' yönünde ikna etmeye çalışmaları ihtimalidir.

Haberin Devamı

Kongre'den daha şimdiden çekilme seçeneğine karşı yükselmeye başlayan itirazlar da hesaba katılmalıdır.

Keza ABD'deki Yahudi lobisinin ve Ortadoğu'da "Kürt kartı"nı artık açıktan oynamaya başlayan İsrail'deki Netanyahu hükümetinin de benzer bir tutuma yönelmesi muhtemeldir.

Kilit soru, Trump'ın Suriye'den çekilmek istese bile, yakın ekibinden, Kongre'den ve İsrail'den gelecek karşı yöndeki telkinlere ne şekilde karşılık vereceğidir.