Öcalan yenidendenkleme girebilir mi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin geçen 1 Ekim'de TBMM Genel Kurulu'nda yeni yasama yılının başlangıç oturumunun sonunda sürpriz bir hareketle DEM sıralarına gidip bu partinin yöneticileri ve milletvekillerinin ellerini sıktığı anı hatırlayalım.
Bu jestin kendisinin o an aklına gelen bir doğaçlama hareket olmadığını, önceden öçülmüş biçilmiş stratejik bir siyasi hamlenin başlama vuruşuna işaret ettiğini tahmin etmek güç değildi.
Bahçeli'nin daha sonraki beyanlarından ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın MHP Lideri'nin "uzattığı eli" destekleyen ifadelerinden, başka adımların da muhtemel olduğu az çok hissediliyordu. Dışarıdan gözleyenler açısından, tam olarak teşhis konamasa da bir hareketliliğin yaşandığı aşikardı.
Kestirilemeyen, işlerin Bahçeli'nin geçen salı günü Abdullah Öcalan'ın TBMM'de bir konuşma yapıp PKK'ya kendisini lağvetmesi çağrısında bulunması ve karşılığında "umut hakkı"ndan yararlanması önerisinde bulunduğu bir noktaya kadar uzanabileceğiydi.
Önemli bir gelişme, Bahçeli'nin bu çıkışını yapmasına denk gelen bir zamanda Öcalan'ın yeğeni Şanlıurfa DEM Milletvekili Ömer Öcalan'ın geçen ağustos ayından bu yana beklemede tutulan İmralı'yı ziyaret talebine, yine geçen salı günü birden izin çıkmasıdır.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıÖmer Öcalan, önceki gün, Bahçeli'nin çıkışından 24 saat sonra İmralı'ya giderek amcası ile görüşmüştür.
Burada hatırlamamız gereken husus, Öcalan'ın İmralı'da 43 aydır tecrit altında tutulmakta olduğudur. Bir mekanizma harekete geçmiş ve Öcalan'ın tecriti aktardığımız gelişmelerin yarattığı hareketlilik içinde birden gevşemiştir.
Vurgulanması gereken bir nokta, Abdullah Öcalan'ın da yeğeni aracılığıyla kamuoyu ile paylaşılmak üzere "Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim" mesajını vermiş olmasıdır.
Neresinden bakılırsa bakılsın, bu esnek bir mesajdır. Öcalan, "koşullar oluşursa" bu süreçte rol oynayabileceğini belirtmiş olmaktadır. Girilen süreç, görünüşte, kendisinin "umut hakkı"ndan, yani şartlı salıvermeden yararlanabileceği, hatta TBMM'de konuşma yapabileceği bir kapıyı aralamıştır.
Bu gelişmelerin tam ortasında önceki gün yeğen Öcalan'ın amca Öcalan'ı ziyaret etmesinden hemen sonrasına rastlayan bir zamanlamada Türkiye'yi derinden sarsan bir hadise yaşanmıştır.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıPKK, Ankara'da Türkiye'nin savunma sanayii alanındaki en önemli kuruluşlarının başında gelen TUSAŞ'ı hedef alan vahşi bir terör eylemiyle 5 vatandaşımızı öldürüp 14 vatandaşımızı yaralamıştır.
Hangi saikle olursa olsun Öcalan'ı merkeze alarak silahlara veda edilmesinden, teröre son verilmesi çağrılarından söz edildiği bir sırada, PKK bu tür süreçlere dahil olmak arzusunu taşımadığını bildiği tek dil olan kan dökerek ortaya koymuştur.
PKK, bir kez daha yeni bir dile ihtiyaç duymadığını, insanlık dışı terör güzergâhında yol almaya devam etmek istediğini göstermiş olmaktadır.
Bu yönüyle Ankara'daki terör eyleminin sürmekte olan tartışmaları nasıl etkileyeceğini bugünden kestirmek güçtür. Gelişmelerin seyri Öcalan ile PKK'nın arasında tümden bir kopmaya kadar uzanabilir mi Önceki gün kanlı terör eylemi bu soruyu da gündeme taşımış bulunuyor.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıHer halükârda Abdullah Öcalan'ın TBMM'den PKK'ya kendisini lağvetmesi için seslenmesi önerisinin Türk milliyetçiliğini kendi tekelinde kabul eden, Öcalan'ı başat hedefi gören bir partinin liderinden gelmiş olması herkesi fazlasıyla şaşırtmıştır.
Kabul edelim ki başka bir siyasetçi ya da kanaat önderinden gelse, Terörle Mücadele Yasası çerçevesinde soruşturma konusu olabilecek bir düşünceden söz ediyoruz.
Yine de MHP Lideri'nin açıkladığı yol haritasının uygulanmasının kolay olmayacağını baştan belirtmek gerekiyor. 20'nci yüzyılın en kanlı terör örgütlerinden birini kurup yönetmiş ve hakkında verilen idam cezası ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilmiş bir hükümlünün serbest kalarak TBMM çatısı altında konuştuğu bir tabloyu düşünün...
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıBöyle bir görüntünün pek çok vatandaşın şiddetli tepkisiyle karşılaşması kaçınılmazdır.
Ayrıca, uygulanabilmesinin önü hukuken de güçlüklerle doludur. Hukukçular, önerinin hayata geçirilebilmesinin kapsamlı anayasal ve yasal değişiklikleri zorunlu kılacağı uyarısında bulunuyorlar.
Başka muhtemel sıkıntılar da söz konusudur. Öcalan için tasarlanacak düzenlemeler, kendisiyle benzer durumda olan ağırlaştırılmış müebbet mahkûmları, örneğin FETÖ hükümlüleri açısından da emsal oluşturabilir. Yine uzman hukukçulara göre, bu durumda işlerin bir genel affa kadar uzanması gündeme gelebilir.
Ülkemizde şiddete yönelişin ve suç işleme oranlarının artması karşısında, bunun temel nedenlerinden biri olarak görülen cezasızlık kültürüyle ilgili Türk toplumunda infial yaşanan bir dönemden geçiyoruz.