Netanyahu iş başında olduğu sürece bölgeye huzur yok
Kendinizi bir an için İran'ın yeni seçilmiş Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın yerine koyun. Seçimi bin bir güçlükle kazanıp resmen göreve başlıyorsunuz.
Bu vesileyle düzenlenen törene katılmak üzere Tahran'a gelen bir yabancı konuğunuz burada İsrail'in düzenlediği bir saldırıya hedef olup hayatını kaybediyor.
Üstelik yeni cumhurbaşkanı, İran'ın ölçüleri içinde ülkede reformcu bir çizgiyi temsil ediyor. Ülkesinin dünyayla daha barışık bir hale gelmesini savunuyor; keza İranlı kadınların örtünme konusunda gördüğü ağır baskılara eleştirel bir noktadan bakıyor. Ana yönelişi itibarıyla "ılımlı" bir duruşu var.
Değişime kapalı aşırı muhafazakar blokun kendisine karşı tam bir dayanışmaya girmesine rağmen Pezeşkiyan'ın bu seçimi kazanması, İran toplumu açısından bir değişim talebinin dışavurumu şeklinde okunmuş, komşumuza dönük genel bir iyimserliğin uç vermesine yol açmıştır.
İran'da yeni cumhurbaşkanının ve yansıttığı eğilimin başarılı olmasını isteyenlerin, onun elini güçlendirecek bir tutum izlemeleri gerektiğini belirtmeye ihtiyaç yoktur.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıAncak yapılan yorumlarda, İran'daki rejiminin yerleşik kurumlarının ve aktörlerinin oluşturduğu müesses nizamının Pezeşkiyan'a çok fazla bir hareket alanı açmayacağı, atmak isteyeceği adımları frenleyeceği yolunda zaten geniş bir külliyat ortaya çıkmıştır kendisi iş başı yapmadan önce.
Yine de, mutedil duruşuyla halkın azımsanmayacak bir kesiminde karşılığı olan bir siyasi şahsiyetin bu makama gelmesi, İran açısından ilginç bir denemenin, tecrübenin kapısını açmaktaydı.
İşte herkes dikkatlerini ona çevirmişken Tahran'da sahnede karşımıza çıkan, İsrail'in işlediği cinayet oldu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bu pervasızlığının, her şeyden önce, İran'da yeni cumhurbaşkanının elini kolunu bağlamak isteyen güç merkezlerinin eline koz verdiği aşikârdır.
Pezeşkiyan da ülkesinin uğradığı bu saldırının ve İran açısından yol açtığı prestij kaybının ardından muhtemelen çizgisini yeniden ayarlamak ihtiyacını hissedecektir.
Netanyahu'nun liderliğindeki İsrail, Gazze'de geçen ekim ayından bu yana yürüttüğü ve kendisini hiçbir uluslararası kural ve ayrıca vicdani ölçüyle bağlı hissetmediği katliam stratejisinde, işi karşı cephede hedef aldığı liderlere bir başka ülkede suikast düzenleme noktasına kadar taşımış olmaktadır.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıSaldırının en düşündürücü boyutlarından biri, İsrail'in Tahran'daki saldırıda öldürdüğü Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye'nin, Gazze'deki krizi sona erdirmeyi amaçlayan ateşkes anlaşmasını müzakere eden aktörlerden biri olmasıdır.
Katar'da sürgünde yaşamakta olan Haniye, bu ülkenin yanı sıra Mısır ve ABD'nin dahil oldukları görüşme sürecinde, Hamas adına masaya oturan kilit müzakereciydi.
Ve yine dün yapılan birçok yorumda da vurgulandığı üzere, Hamas'ın Gazze'de yaşayan lideri Yahya Sinwar'a kıyasla örgütte daha pragmatik, daha esnek bir çizgiyi temsil ediyordu.
İsrail müzakereciyi öldürerek, aslında müzakere sürecine, daha doğrusu çözüme, barışa bir ilgisinin, taahhüdünün bulunmadığını da ortaya koymuş olmaktadır.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıÜstelik İsrail'in Tahran'daki eylemi, kısa saatler önce Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta İran'ın desteklediği Hizbullah'ın komutanlarından Fuad Şükür'e dönük gerçekleştirdiği saldırının hemen ertesine rastlamıştır.
İsrail Başbakanı Netanyahu, düzenlediği bu saldırılarla Ortadoğu'yu her bir tarafından bir ateş çemberinin içine atıyor. Netanyahu, kendi siyasi bekası için bütün bölgeyi yakmayı göze alan sınırsız bir fütursuzluk içindedir.
İran, kendi başkentinde uğradığı bu saldırıya kaçınılmaz olarak misillemede bulunacak; vereceği karşılık Netanyahu cephesinde daha ağır bir askeri harekâta mazeret oluşturacak ve sonuçta bu tırmanışla hiçbir emniyet supabının kalmadığı bir eşiğe gelinecektir.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıKorkulan, olayların akışının bütün Ortadoğu'yu topyekun bir savaş sarmalının içine çekmesi ihtimalidir.
Karşımızdaki temel mesele, Netanyahu'nun zapt edilebilmesinin imkânsızlığıdır.
Buradaki saldırganlığı, kural tanımazlığı durdurmakla görevli uluslararası kurumların işlevsizliği meselenin yalnızca bir boyutudur. Bunun yanı sıra, İsrail üzerinde pekala etkili olabilecek ABD'nin de