Hakkâri Belediye Başkanı'nın görevden alınmasının düşündürdükleri

GEÇEN 31 Mart'ta yapılan yerel seçimlerde en çekişmeli geçen yarışlardan biri Hakkâri'nin il merkezindeki belediye başkanlığı sandıklarında yaşandı.

Hakkâri merkez ilçede DEM Parti adayı Mehmet Sıddık Akış 14 bin 528 oy alırken, AK Parti'nin adayı İsmet Ölmez 13 bin 833 oyda kaldı.

İkisi arasında tam 695 oy fark vardı. Oran olarak DEM Parti adayına yüzde 48.92, AK Parti adayına ise yüzde 46.58 oy çıktı.

Gelgelelim, seçimi kazandıktan sonra mazbatasını alıp görevine başlayan DEM Partili Mehmet Sıddık Akış'ın belediye başkanlığı çok uzun süreli olamadı.

Akış, önce geçen yıl hakkında "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak" suçlamasıyla açılmış olan bir soruşturmadan dolayı bu hafta başında pazartesi günü Van'da gözaltına alındı.

Gözaltı kararına neden olan soruşturmanın 31 Mart seçimlerinden 14 ay kadar önce 4 Şubat 2023 tarihinde Hakkâri'de düzenlenen "Öcalan'a özgürlük" yürüyüşü üzerine açıldığı anlaşıldı. Akış'ın bu yürüyüşte yaptığı konuşma dolayısıyla soruşturmada şüpheli konumda olduğu ortaya çıktı.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Akış, gözaltına alınmasından sonra aynı gün İçişleri Bakanlığı'nın bir idari tasarrufuyla görevden uzaklaştırıldı. İçişleri Bakanlığı, yaptığı bir açıklamayla kendisinin yerine Hakkari Valisi Ali Çelik'in "Belediye Başkan Vekili" olarak görevlendirildiğini duyurdu.

Bu arada, İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasından bu tasarrufun dayandığı gerekçeleri de öğrendik.

Bakanlığın açıklamasında Akış hakkında, (1) "Silahlı Terör Örgütünü Yönetmek, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak ve Örgüt Propagandası Yapmak" suçlarından "Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi 2014173 esas sayılı dava dosyası bulunduğu ve yargılamanın devam ettiği" duyuruldu.

Akış hakkında aynı zamanda (2) "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak" suçundan da "Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan ve halen devam eden bir soruşturma olduğu ve bu soruşturma kapsamında (aynı gün) gözaltına alındığı" belirtildi bu açıklamada.

Bakanlık, bu nedenlerle Anayasa'nın 127'nci maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 47'nci maddesi çerçevesinde "geçici bir tedbir" olarak "görevden uzaklaştırıldığını" bildirdi.

Bu girişten sonra şimdi yapılan tasarrufun gerekçelerine daha yakından bakabiliriz.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Görüleceği gibi, İçişleri Bakanlığı'nın kararının iki temel gerekçesi var. Sondan başlarsak, bunlardan biri, pazartesi günü gözaltına alınmasıyla sonuçlanan, açıklamanın 2'inci maddesinde atıf yapılan soruşturmadaki suçlamalardır.

Diğeri ise 1'inci maddede işaret edilen ve soruşturma aşamasını çoktan geride bırakıp mahkemede sürmekte olan bir yargılama çerçevesinde yöneltilen suçlamalardır.

Burada altını çizmemiz gereken önemli nokta şudur: Pazartesi günü görevden uzaklaştırıldığı sırada henüz Akış hakkında verilmiş bir mahkeme kararı yoktu. Yargılama devam etmekteydi.

Yine 1'inci maddedeki suçlamayla devam edelim. Açıklamada "2014173 esas sayılı dava dosyası" dendiğine göre, bunun 2014 yılından bu yana, yani 10 yıldır sürmekte olan bir dava olduğunu anlıyoruz.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Bu hususun İçişleri Bakanlığı tarafından pazartesi günü açıklanmasının üzerinden 48 saat geçtikten sonra dün Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi 10 yıldır devam eden yargılama sürecini sonuçlandırmış ve kendisini 19 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm etmiştir.

Mahkeme kararı İçişleri Bakanlığı'nın tasarrufunun arkasından gelmiştir.

Olayların bu akışına baktığımızda ister istemez izaha muhtaç bir dizi soru beliriyor.

Bunlardan birincisi şudur: Öncelikle, Akış'ın tam on yıldır tutuksuz yargılandığı bir davadaki suçlamalar kendisinin belediye başkanlığına aday olmasına ve seçilmesine bir engel oluşturmamıştır.

Ama aynı suçlamalar, seçildikten sonra görevden alınması için pekala bir gerekçe oluşturabilmiştir.

Burada bir çelişki yok mudur

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Akış eğer Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde mahkûm olduktan sonra İçişleri'nin bu tasarrufu yapılmış olsaydı, en azından kendisinin mahkûmiyeti bir gerekçe olarak öne sürülebilirdi. Oysa görevden alma tasarrufu sırasında böyle bir durum söz konusu değildi.

Belediye başkanı seçildiği günkü hukuki statüsü 31 Mart'ta neyse, 3 Haziran'da görevden alındığı andaki hukuki statüsü de aynıydı, yargılandığı dava açısından.