Fetullah Gülen'in ölümüve kötülüğünmuhasebesini yapmak
FETULLAH Gülen'in ölüm haberini duyduğumda aklıma takılan ilk düşünce kötülüğün nasıl ölçülebileceği sorusu oldu.
Beni bu düşünceye sevk eden, kendisinin ve başında bulunduğu, yönlendirdiği kriminal örgütün geride bıraktığımız on yıllar içinde dindarlık maskesi altında Türkiye'ye ve ülkemizin insanlarına yaptığı kötülüklerin devasa hacmiydi.
Geriye dönüp baktığımızda, herkesin aklına öncelikle bu örgütün başta yargı, polis, ordu olmak üzere devletin hemen hemen her kademesine nüfuz etmiş operasyonel mensupları aracılığıyla düzenlediği sayısız kumpas, entrika ve bu şekilde mağdur ettiği
binlerce insan geliyor.
Düzenlenen sahte belgelerle ya da hazırladıkları mizansenlerle hedef seçtikleri insanlara iftiralar atıp onların hayatlarını karartmak klasik uygulamalarıydı.
Sayısız insanın kariyeri, hayatının akışı altüst oldu bu iftiralar üzerinden. Örneğin, Balyoz'daki müdahaleler olmasaydı, muhtemelen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin orta ve üst kademe yapısı 2010 sonrasında daha farklı bir şekilde ortaya çıkacaktı.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıBalyoz kumpası sayısız örnekten yalnızca biridir. Bunun gibi devletin neredeyse her kurumunda değişen ölçülerde benzer tasfiyeler yaşanmıştır. Her seferinde Atatürkçü kimlikleriyle tanınan insanların hedef alınması yaygın bir kalıptır. Bazıları hiç fark edilmemiş, bazı mağdurların çığlıkları hiç duyulmamıştır.
Bu bağlamda kötülük sıralamasında doğrudan öldürdükleri insanları, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi gecesi katlettikleri 252 vatandaşımızı yapacağımız dökümde en başa koymamız gerekiyor.
Aynı zamanda düzenledikleri kumpaslarla ölümlerine neden oldukları insanlar var; cezaevlerinde kanser olup hayata veda eden insanlar gibi... Uğradığı iftiralar karşısında onuru için intihar eden Yarbay Ali Tatar bu gibi kayıpların simge isimleri arasındadır.
Kötülüklerini vurgulamak istiyorsak Türkiye'nin organ naklindeki öncü ismi Prof. Mehmet Haberal'ı düzmece iddialarla 4 yıl 3 ay hapiste tutmalarını hatırlatabiliriz. Hapiste tutulduğu için bu cerrahın ameliyathaneye girip yapamadığı organ nakli ameliyatları düşünmek, kötülüklerinin sınırsızlığını tasavvur edebilmek bakımından bir ölçüt olabilir.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıTabii bir başka kategoride boyutlarını hiçbir zaman ölçemeyeceğimiz, tahmin edemeyeceğimiz başka kötülükler var. Mesela, askeri okulların giriş sınavlarında yanıt anahtarlarını örgüte devşirdikleri öğrencilere verdikleri için hakkını yedikleri gençler gibi...
Yapılan hileler sonucu, binlerce, binlerce öğrenci bu sınavlarda hak ettikleri halde askeri okullara girme imkânından mahrum kaldılar yıllar boyunca. Onların yerine kopya çekenler, hile yapanlar kazandı. Örgüt mensuplarını hak etmedikleri yerlere sahtekarlık yoluyla getirmek genel bir uygulamalarıydı.
Hakkı yenenler ise girdikleri sınavları kazanamadıklarını düşünüp farklı hayat çizgilerine yöneldiler.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıÖzetle, bileğinin hakkıyla, emeğiyle belli noktalara gelmiş olan ya da gelmeyi hak edenler, bu kriminal örgütün başvurduğu şeytanca tezgâhlarla büyük haksızlıklara uğradılar.
Fetullah Gülen'in başında bulunduğu örgüt, Türkiye'de siyasetten futbola kadar hayatın her alanına müdahale etmeye, her alanı tanzim etmeye kalkıştı.
Ülkenin ana muhalefet partisi lideri örgütün bir kaset kumpasına hedef olup siyaseti bırakmak zorunda kaldı. Ülkenin en büyük spor kulüplerinden birinin başkanı iftiralarla bir yıla yakın bir süre Silivri'de demir parmaklıklar arkasında tutuldu.
İşler herkesin aklına, zekasına hakaret etmeye kadar vardı. Ülkenin eski genelkurmay başkanı silahlı terör örgütü yöneticisi olduğu gerekçesiyle hapse atılabilmiştir.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıAkla ziyan, basit mantığın reddedeceği sayısız saçma durum, gerçek kabul edilerek Türk yargı sistemi içinde pekala ciddi dosyalar olarak işlem görmüştür.
Şimdi geriye bakınca daha iyi fark ediyoruz ki, ülkemizde aslında "gerçeğin, hakikatin ötesi" (post-truth) diye adlandırabileceğimiz bir dönem yaşanmış. Bu yönde kurgulanan, büyük ölçüde yanıltmaya dayanan anlatılar topluma sunulmuş ve birçok kesimde de rağbet görebilmiştir.
Yapılan kötülükleri gazete sayfalarına sığdırabilmek mümkün değildir.
Örgütün bütün bu icraatında karşımıza çıkan kalıp şudur: Devletin bütün kademelerine, bütün kılcal damarlarına kadar sızabilen bu yapı, uzun bir dönem ciddi bir engelle, sınırlamayla karşılaşmadan kendisine istediği gibi bir hareket alanı bulabilmiş, bulamadığı noktalarda da hile ve desise ile bu alanları kendisine açabilmiştir.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıBu durumu izah ederken, kuşkusuz AK Parti'nin 2002 seçimini kazanıp iktidara gelmesinden sonra, o dönemde daha çok 'cemaat' ya da 'hizmet hareketi' olarak adlandırılan bu yapı ile şekillenen işbirliği üzerinde durmak gerekir.
Örgütün kendi hedefleri doğrultusunda bu işbirliğinden geniş bir şekilde yararlandığı objektif bir olgudur. Bu çerçevede 2007-2010 döneminde birbiri ardına uygulamaya koyduğu kumpas hamlelerinde aynı işbirliği iklimi içinde iktidar kanadının bir engellemesi ile karşılaşmamıştır.