AİHM'nin Öcalan için 10 yıl önce bugüne dönük öngördüğü düzenleme
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin partisinin önceki günkü grup konuşmasında terörist Abdullah Öcalan'ın PKK'nın lağvedilmesi çağrısında bulunması karşılığında kendisinin "umut hakkı"ndan yararlanabileceği yolunda yaptığı çıkış, "umut hakkı" konusundaki tartışmayı da beraberinde getirdi.
"Umut hakkı" ne olabilir
Bahçeli'nin açıklamasında herhangi bir şekilde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) atıf yok. Böyle olmakla birlikte, MHP liderinin açıklamasından bağımsız olarak da AİHM'nin bu tartışmayı yakından ilgilendiren bir kararı bulunuyor.
Bununla AİHM'nin 18 Mart 2014 tarihinde Öcalan'la ilgili açıkladığı kararını kastediyoruz.
AİHM'nin bu kararı, atıf yaptığı içtihatları çerçevesinde 2024 yılında, yani bu yıl Öcalan için "serbest bırakılma olasılığı" ve "cezanın gözden geçirilmesinin değerlendirilmesini" öngörüyor.
Bu kararın açıklanmasından iki gün sonra 20 Mart 2014 tarihinde kaleme aldığım analiz yazısında, AİHM kararının "koşulların olgunlaşması halinde Türk hükümetine Öcalan'ın durumu konusunda belli bir esneklik marjını şimdiden tanıdığını" belirtmiştim.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıÖcalan'la ilgili tartışmalara ışık tutması bakımından 10 yıl önceki yazımı aynen tekrarlıyorum.
ÖCALAN'IN CEZASI 2024'TEGÖZDEN GEÇİRİLMEK ZORUNDA
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) önceki gün Abdullah Öcalan'ın dosyası hakkında verdiği karar, kendisinin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının on yıl sonra gözden geçirilmesini zorunlu kılacak bir boyut taşıyor.
AİHM, önceki gün Öcalan'ın avukatlarının son başvurularıyla ilgili aslında beş ayrı karar aldı.
Bu başvurular ağırlıklı olarak Öcalan'ın İmralı Adası'ndaki koşullarını konu alıyordu. Avukatları, Türkiye'nin İmralı'daki koşullar nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz" şeklindeki 3'üncü maddesini ihlal ettiğini ileri sürdü.
AİHM yaptığı incelemede, bu şikâyeti 2009 öncesi ve sonrası olmak üzere iki ayrı dönemde değerlendirdi; her iki dönem için farklı doğrultuda karar verdi. 2009, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi'nin (CPT) adaya yaptığı ziyaretten sonra hazırladığı eleştirel rapor üzerine Türk hükümetinin İmralı'daki cezaevi koşullarında bir dizi iyileştirme yaptığı yıldır.
AİHM, (1) ilk olarak 2009 öncesi dönemde Türkiye'nin AİHS'nin üçüncü maddesini "ihlal ettiğine" karar vermiştir. Önemli nokta, kararın 7 kişilik dairede 4'e 3 çıkmış olmasıdır. AİHM'deki Türk yargıç Prof. Işıl Karakaş, karara muhalefet eden üç kişilik grupta yer almıştır.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıAİHM, (2) 2009'dan sonraki dönemde ise bu maddeden "ihlal olmadığına" karar vermiştir. Bu karar 6'ya 1 çıkmıştır. Çoğunluğun, hükümetin attığı adımları yeterli bulduğu anlaşılıyor. 2009 sonrası dönemde kosterin bozulması, hava koşulları gibi "tekrarlanan"gerekçelerle Öcalan'ın avukatları ve ailesiyle görüşmesinde yaşanan sorunların AİHM tarafından bir hak ihlali olarak görülmediği söylenebilir.
Öcalan'ın bir diğer şikâyeti, İmralı'da ailesiyle temasına ve ayrıca haberleşmesine getirilen muhtelif kısıtlamaların AİHS'nin "Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir" şeklindeki 8'inci maddesini ihlal ettiği yolundaydı.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıAİHM, (3) bu başlıktaki şikâyette Öcalan'ın dış dünyayla haberleşmesine getirilen sınırlamalarda 3'e 4 oyla- Türkiye'nin 8'inci maddeyi "ihlal etmediğine" karar vermiştir. AİHM, gerekçesinde Türk hükümetinin, Öcalan'ın dış dünyayla haberleşmesini PKK üyeleriyle temas kurmak için kullanabileceği yolundaki kaygılarını haklı bulmuştur.
Mahkeme, aynı zamanda Öcalan'ın özel ve aile hayatına getirilmiş olan kısıtlamaların da "kabul edilebilir sınırları aşmadığına" hükmetmiştir.
Bir diğer şikâyet konusu, Öcalan'a idam cezası verildiği 1999 yılında Türkiye'de idam cezalarının zaten infaz edilmediği, genelde 36 yıl hapis cezası olarak uygulandığına dikkat çekmekteydi. Avukatlar, bu durumda Öcalan'ın cezasının daha sonra ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilmesinin AİHS'nin "Hiç kimseye suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez