2024'TE TÜRK DIŞ POLİTİKASI (2) Rusya ile karşılıklı güç dengesi yeniden tanımlanıyor

TÜRKİYE ile Rusya arasındaki ilişkilerin 2024 yılı içindeki seyrini değerlendirmek istediğimizde, bu dönemde ilişkilere etkisi açısından tek başına en önemli olayın geçen ay başında Suriye'de Esad rejiminin çökmesi olduğunu vurgulamak gerekecektir.

Özellikle 2016 sonunda iç savaşta rejimin Halep'i muhaliflerden geri alması sonrasında Türkiye, Rusya ve İran'ın Suriye'yi görüşmek üzere bir araya geldikleri "Astana Süreci" çerçevesinde yerleşen denklem, Beşar Esad'ın devrilmesiyle tersyüz olmuş sayılabilir.

İran ağır bir prestij kaybına uğrayarak Suriye'den çıkmak zorunda kalırken, eski rejimin destekçisi diğer ülke Rusya da sahadan çekilip ülkenin kuzey batısındaki iki askeri üsse sıkışıp kalmıştır.

Rusya Suriye'de ciddi bir zemin kaybederken, sahada kendisini gösteren, etkisini hissettiren, Ahmet eş Şara liderliğindeki yeni yönetim ile 'ilkler'i başlatan aktör Türkiye'dir. Türkiye ve Rusya açısından Suriye'de sahadan dışarı yayılan güç algıları birbirine taban tabana zıttır.

YENİ GÜÇ DENGESİVE ROLLERDEĞİŞİYOR

Haberin Devamı

Rusya ile ilişkilerde 2017'den itibaren Suriye üzerinden geçerli olan karşılıklı güç dengesi aslında bir paradoksa dayanmaktaydı. Türkiye silahlı muhalefetin, Rusya ise rejimin hamisiydi.

İki ülke Suriye sahasında zaman zaman çatışıyorlar, aynı zamanda işbirliği de yürütüyorlardı. Türkiye ile Rusya arasında "çatışarak işbirliği" diye adlandırabileceğimiz, literatürde pek örneği olmayan kendine özgü bir ilişki kalıbı yürümekteydi Suriye'de.

Geçen yıllarda iki ülke arasındaki siyasi diyalogun başat gündemini Suriye sorunu oluştururken, önümüzdeki dönemde bu durumun değişmesi ve Trump yönetiminin iş başı yapmasıyla birlikte Ukrayna savaşıyla ilgili konuların ön plana çıkması beklenebilir.

Her halükârda Suriye'nin ilişkilerdeki öncelikli konumunu kaybetmesiyle iki ülke arasındaki güç dengesinin Türkiye'nin elinin güçlenebileceği bir doğrultuda yeniden şekillenmesi muhtemeldir.

PUTİN'İNERDOĞAN'DANYARDIM TALEBİKARŞILIK BULMADI

İlişkilerin 2024'teki dökümü açısından önemli bir tarihin altını çizmeliyiz. Heyet Tahrir eş Şam'ın (HTŞ) kasım ayının son günlerinde Halep'i ele geçirdikten sonra harekâtın yönünü güneye, Hama-Humus-Şam güzergâhına doğru çevirdiği sırada, Rusya lideri Vladimir Putin 3 Aralık Salı günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak kendisinden destek istemiştir.

Haberin Devamı

Putin, Kremlin'in web sitesinde de açıklandığı üzere, bu görüşmede Erdoğan'a "radikal grupların Suriye devletine karşı terörist saldırganlığının durdurulması ihtiyacını" vurgulamış, "Ankara'nın meşru makamlara bölgesel yeteneklerini de kullanarak kapsamlı yardım sağlaması" beklentisini iletmiştir.

Putin'in Esad'a yardım beklentisi Erdoğan cephesinde bir karşılık bulmamıştır. Ankara'nın, HTŞ'nin tempo kazanıp hızla ilerlemekte olan bir askeri harekâtını durdurması ne kadar gerçekçi olurdu Ayrıca, isteseydi de bu sağlanabilir miydi Bunlar tartışmaya açık sorulardır.

LAVROVESAD'I ELEŞTİRDİ

Esad rejimi bu konuşmadan beş gün sonra 8 Aralık'ta düştüğünde, Putin'in bu beklentisinin karşılıksız kalmasını Erdoğan'a bir şekilde yansıtıp yansıtmayacağı, Kremlin'in Ankara ile ilişkilerinde bu nedenle bir tepkiye yönelip yönelmeyeceği sorusu da gündeme yerleşmiştir.

Haberin Devamı

İlginçtir ki, Türkiye'yi isim vermeden Esad rejiminin devrilmesinde rol almakla suçlayan İran'ın aksine, Rusya bu nedenle Türkiye'ye karşısına almamayı tercih etmiştir.

Gerek Putin gerek kendisinin değişmez Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un açıklamaları, Türkiye'ye dönük olumsuz bir çağrışım taşımıyor.

Aksine Lavrov'un 30 Aralık tarihinde TASS Ajansı'na yaptığı açıklamada, yaşanan tablodan dolayı daha çok rejimi eleştirmesi dikkat çekiyor. Lavrov, şunları söylüyor:

"Bütün kuvvetli tavsiyelerimize ve aktif yardımımıza rağmen, önceki makamlar, kapsamlı bir siyasi sürecin başlatılması ya da ciddi düzeydeki sosyo-ekonomik sorunların çözümü yönünde muhalifleri ve etkili bölgesel komşularıyla yapıcı bir diyaloga girmeyi başaramamıştır."

Haberin Devamı

Burada kastedilen komşu, Türkiye'den başkası değildir. Rusların Esad'ı Türkiye ile diyaloga girmesi yönündeki ikna çabaları da sonuçsuz kalmıştır. Bir başka anlatımla, Lavrov, Esad'a "Türkiye ile aranı düzeltmiş olsaydın bütün bunlar başına gelmezdi" demek istiyor.

RUSYA, ASTANA'NINDEVAMINI İSTİYOR

Daha ilginci, Lavrov'un son dönemdeki açıklamalarında Rusya olarak Suriye'ye dönük "Astana Süreci"ni devam ettirmek istediklerini söylemesidir.

Öyle anlaşılıyor ki, Rusya, bir şekilde Suriye'de denklemde kalabilmek için yine Astana sürecine tutunmak istemektedir ve Türkiye de burada Rusya'ya oyun içinde kalabilmesi için yardımcı olabilecek bir konumdadır.

Haberin Devamı

Bu da, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkinin güç dengesinde rollerin değiştiğine işaret eden bir başka unsurdur.

TÜRKİYE RUSYAİÇİN DÜNYAYAAÇILAN KAPI

Putin, Suriye'deki yeni döneme bakarken, kuşkusuz Türkiye ile ilişkilerinin karmaşık pek çok veçhesini düşünmek, hesaba katmak durumundadır.

Üç yıla yakın bir zamandır Ukrayna'yı işgali sürdüren, Batı ambargosu altında bunun yarattığı savaş ekonomisini yürütmek durumunda olan Rusya, içte son derece sıkışık, zorluklarla dolu bir dönemden geçiyor. Böyle bir dönemde en azından Türkiye ile ilişkilerini dengeli bir şekilde götürmesi, Türkiye cephesindeki hayati çıkarlarını koruması elzemdir.

Birçok nedenle...

En başta, Batı'nın ambargosu çerçevesinde AB ülkelerinin hava sahaları ve havalimanları kendisine kapalı olan Rusya açısından, batı hattında dünyaya açılabildiği en önemli hava kapısı Türkiye'dir.

ENERJİDETÜRKİYE'NİNBİRİNCİ TEDARİKÇİSİ

Bir bu kadar önemlisi, bu sıkışık dönemde Türkiye, Rusya'nın doğal gaz ve petrol ihracatında hatırı sayılır sağlam bir müşteri olma özelliğini koruyor. Türkiye'nin 2024 yılı doğalgaz ve petrol ithalatı rakamlarına baktığımızda, Rusya'nın her iki kategoride de geçen yıl olduğu gibi yine bariz bir farkla birinci satıcı konumunu koruduğunu görüyoruz.