Ömrüm içinde uzunca bir zamandır seni arıyorum
Tanımlayamadığım pek çok duygu ile peşinde olmayı, seni aramayı varlığımın bir delili kabul ediyorum. İyi ki varsın ve iyi ki ben seni arıyorum, buna şükrediyorum. Yoksa ben bu yüksek duyguları nerede, kimin peşinde kullanacaktım Gittiğim bütün memleketlerde içimden bir ses hep, neredesin diye sana sesleniyor. Gördüğüm güzellikler içinden çıkıp gelirsin diye bir tarafım hep seni gözlüyor. Bazen onun için sebepsiz göz yaşları döküyorum. Biliyorum onlar da seni arıyor. Duramıyorlar kabında atıyorlar kendilerini dışarıya. Gittiğim yerlerde hep bir arayıştı yaşadıklarım.
Neredesin ey sevgili! Bu sesleniş bile mutlu ediyor beni. Seni arıyor olmak bir bahtiyarlık benim için. Heyecanla attığım adımlarda, aşkla yaşadığım yolculuklarda gözüm, gönlüm hep senin izini sürüyor. Otobüs yolculuklarımda camdan dışarı bakan gözlerimde hep seni görme ümidi ve heyecanı var. Bembeyaz bulutların üstünde o hızla akıp giden yolculuklarda hep seni görme ümidi vardı. O ümit hiç yok olmadı ve olmayacak.
Pervaneler gibi yanmaz mı bedenler o duygularda Muhatap olduğum bütün insanların gözlerinde, sözlerinde hep bir "acaba" vardı aradığım. Ya görürsem, ya duyarsam, ya gelirse...
Ne dersiniz bulabilir miyim O'nu (asm) bir gün Bana biraz ümit verin, şevk verin, aramaya devam edeyim. Biliyorum bulamasam da, içimdeki o ben, aramaya devam edecek. Onu susturamıyorum, durduramıyorum. İlle de "sen" ille de "sen" diyor yüksek duygular.
Artık daha dikkatli bakıyorum gördüklerime, ya görürsem diye. Daha dikkatli dinliyorum sesleri, ya duyarsam diye. Ama bütün duygularımın varlığı O'na bir gün kavuşacağım hissini veriyor bana. Madem ki verilmiş o duygular, onlar bir gün mutlaka maksatlarına, aradıklarına kavuşacaklar. Bu ümidim hiç eksilmedi, aksine yaşım ilerledikçe her geçen gün daha da güçlendi. Hiç unutmuyorum, bir gün, yataktan fırlayıp uyandığımda, bütün duygularımın ayakta, heyecanın zirvesinde olduğunu ve göz yaşlarımın, duygu havuzlarından coşarcasına taştığını yaşamıştım. Sağlıklı konuşamıyordum, kontrolsüz bir duygu seline kapılmış sürükleniyordum. Duygularımın ayakları yerden kesilmiş ve rüyada da olsa O'nu görebilmenin bahtiyarlığına kavuşmuştum. O ne güzel, ne aziz, ne muhteşem bir gündü. O günden sonra bir başka oldu hayatım. Bu yüksek duygu dolu arayış o zaman başladı. Bu haz dolu duygular ona layıktı. Bu yakıcı duygu ile O'nu (asm) aramak hayatımın gayesi haline gelmişti. Seni aramak ne güzel ey sevgili! Bu yüksek duygunun varlığı bile senin hak ve Habibullah olduğunun en güzel delil.