Bekledim

Bekleyenlerden olmamışsanız ne demek istediğimi anlamanızı beklemem. Farklı bir şey beklemek.

Özel bir şey. Bakın bu geç saatlerde, bu insanı çekilmiş, artık değişik mahluklar gezinen sokaklarda ayaktayım işte. Yanından geçtiğim garip mahluk "Bu da kim Ne işi var bu saatlerde" der gibi bir bakış atıyor ve garip bir inilti sesi çıkarıp, devam ediyor hayatına.

Kolay olmuyor beklemek. İlham da öyle. Bekle, bekle, bekle sonra ancak... Nazlıdır bunlar. Ağırdırlar, her yere hemen gitmezler. Lâyık değilse muhatap, kapısını çalmazlar.

İşte yine bir gece yarısı. Akşamüstü insan kaynayan caddeler şimdi bomboş. Kavgası yok, insanı olmayınca sokağın. Köpekler de bu saatte çok kavga etmiyorlar. İnsanlar uyuyorlar diye, canlı mahlukat farklı bir sessizliğe bürünüyor. Köpekler sanki uyku bozanları korkutup evlerine gönderiyor, "Susun, insanlar uyuyor diyorlar" lisan-ı hâlleriyle. Artık ta uzaktan sesler geliyor. Bir gece böceği, zihinlere "şu an gece" mesajını veriyor. Sanki bütün mahlukat uyumaya, uyutmaya odaklanmış gibi. Susun, yeryüzü beşiği sallanıyor sessizce. Gökyüzü de yeryüzünü bütünlüyor âdeta. Gecenin karanlığı, ne de muhteşem uyku atmosferi. Her şey "uyu" diyor âdeta.

Bir kez daha anlıyorum uyku nimetinin kıymetini. Göz kapaklarım kepenklerini indirdi de indirdi. Artık yeter diyor bedenimdeki bütün yüklü cihazat ve programlar. Uyumak, yaşamak kadar kıymetli. Hatta yaşamayı anlamlı kıldığı için, bir o kadar değerli.

Size özel bir şey söyleyeyim mi Bu saate kadar beklemeden bu saatin özel nimetlerinden yararlanamıyorsunuz. Her bir zaman diliminin bir anlam paketi var âdeta ve o paket ancak o saatte açılıyor. Kadının, çocuk doğurunca annelik duygularının gelişmesi gibi, geceye ulaşmadan da o gece duyguları gelişmiyor. Denemeden ne demek istediğimi anlamayacağınız için bu saatin duygularını sizinle paylaşmamın bir anlamı yok. Zaten bu saate kaldığınızda benim bir şey söylememe gerek kalmayacak. Anlayacaksınız kastettiklerimin de ötesini.