Uluslararası Altın Koza Film Festivali'ne, Adana'ya gelip meslektaşım Mehmet Uluğtürkan'la buluşmamak olmazdı. Çukurova bölgesinin ekonomi gazetesi Refleks'in yayın yönetmenliğini yapan Uluğtürkan, çok satan tarihi romanların da yazarı. Son romanı "Rüsumat", Kurtuluş Savaşı'nda Ruslardan alınan cephaneyi İnebolu'ya taşıyan, düşman donanmasından gizlenmek için önce batırılıp sonra yüzdürülen efsane geminin hikayesi.
Gazeteci Uluğtürkan aynı zamanda bir Adana kebabı gurmesi. İki yıldan beri her cuma günü akşamları 5 arkadaşıyla Adanalı kebapçılarında buluşuyor.
Kebabın lezzetini, sunumunu, pişme oranını, hijyeni, salatasını, mekanı oyluyorlar. Birinci olan kebapçıda bizi ağırladı.
Ama ismini vermememiz şartıyla. Yazarlarsa kebapçının büyüyeceğini, şubeleşeceğini, sonuçta aynı lezzeti bulamayacaklarından endişeli.
Uluğtürkan geçen hafta Atatürk'ün Adana'ya geldiğinde yemek yediği kebapçıyı da gün yüzüne çıkardı.
Atatürk Adana kebabınınerede ve nasıl yedi
Mehmet Uluğtürkan, Adana'nın efsane fotoğrafçısı Gaston Mizrahi'nin oğlu Albert Mizrahi'nin aile albümünü 'Dünden Bugüne' adıyla kitabına denk geliyor.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıKitapta da 20 yılda Adana'yı 9 kez ziyaret eden Atatürk'ün Adana kebabıyla imtihanına dair ayrıntılar var.
Atatürk, şehrin önde gelenleriyle Yağ Camisi'nin yanındaki Kebapçı Silo'da kebap yiyor.
Herkesin önünde ise yeni kalaylanan düz bakır sahanlar var.
Sahanların üzerine ise fırından yeni çıkmış ince tırnak pideler konuluyor.
Yan tabakta ise sumaklanmış soğan salatası, hemen yanındaki tabakta da turp ve yarım kesilmiş turunç yer alıyor. Sonrasını Gaston Mizrahi'nin yazdıklarından okuyalım: