Darbe yargılamaları ve müebbet cezası verilen er!

Çorum L Tipi Kapalı Cezaevi B-3 bölümünde yatan Uğur Seldüz'den bir ay aralıkla gelen ikinci mektup. 15 Temmuz darbe girişimine katıldığı gerekçesiyle müebbet hapis cezasına çarptırılan er Uğur Seldüz'ü iyi anlamak gerekiyor. Bir er, komutanlarının emri olmadan kışlanın dışına çıkabilir mi, darbe girişimine katılabilir mi

15 Temmuz 2016 darbe girişiminin yaşandığı dönemde erlerin, askeri öğrencilerin gözaltına alındığı, tutuklandığı günlerde, bunların durumunun diğer askerlerden çok farklı olabileceğini bu köşede sıkça gündeme getirmiştim.

ÖNCE TANIK, SONRA SANIK

Darbe girişimine katıldığı gerekçesiyle müebbet hapis cezasına çarptırılan er Uğur Seldüz'ün, 19 Mart'ta yazdığı mektubu okuyalım:

"Ben 1 Ocak 1994 KavakSamsun doğumlu Uğur Seldüz, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminde Hava Harp Okulu'nda hiçbir rütbesi, hiçbir vasfı bulunmayan, tuvalet yıkayan, mıntıka temizliği yapan, nöbet tutan bir ER'dim. O gece komutanların emriyle Atatürk Havalimanı'na götürüldüm. Havalimanında yaklaşık bir saat kaldım. Kaldığım süre boyunca kimsenin malına, canına hiçbir şekilde tacizde, tecavüzde bulunmadım. Kimseyi öldürmedim, kimseyi yaralamadım. Aksine vatandaşlardan dayak yedim.

Darbe girişimi olduğunu öğrendikten sonra kendi imkanlarımla kışlaya döndüm. Olaylardan birkaç gün sonra Savcılığa giderek ifade verdim. Savcı Bey, benim er olduğumu, kandırıldığımı, bir suçumun olmadığını, benim bu olaylarda 'Tanık' olduğumu söyledi. Şimdi ise tanık olduğum olaylarda 'Sanık' oldum ve İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından müebbet hapis cezasına çarptırıldım.

Uğur Seldüz

VALİ Mİ, GENERAL Mİ OLACAKTIM

Ömrüm boyunca FETÖ'yle hiçbir bağım olmadı. Bana ne FETÖ'den, bana ne darbeden. Ne olacaktı darbe başarılı olsa FETÖ'cüler beni vali mi, kaymakam mı, yoksa Türk Silahlı Kuvvetleri'nde generali mi yapacaklardı Hayır yine komutanların tuvaletlerini yıkamaya devam edecektim.

Ben askere gitmeden önce köyüm de çobandım. Devletim bir çobandan bu kadar mı korktu Ne olursunuz Saygı Bey sesimi duyun, sesimi duyurun. Sizi Çorum cezaevine davet ediyorum, bir de olayları benden dinleyin. Ne Genelkurmay'a, ne Hava Kuvvetleri'ne sesimi duyurabildim. Lütfen siz sesimi duyurun, bana yardım edin."

BİR AY SONRA GELEN İKİNCİ MEKTUP

Bu mektubu aldıktan sonra, Uğur Seldüz'ün eşini arayıp geçmiş olsun dileklerimi ilettim, eşinin durumu ve yazdıkları hakkında sorularım oldu. Tabii ki bizim yapacak bir şeyimiz yok. Uğur Seldüz'den 22 Nisan tarihli bir mektup daha geldi. "Dayanacak gücüm kalmadı" diyor ve mektubunu şöyle sürdürüyor:

"Keşke Rabbim şu aciz canımı alsa da kurtulsam. İnanın hayata dair, yaşamaya dair içimde en ufak bir ümit ışığı kalmadı. Bir insan zorla FETÖ'cü, zorla terörist yapılmaz ki... Benim suçum, günahım nedir bir türlü anlayamıyorum. Bu ülkede bir ıstakoz kadar bir Rolex saat kadar değerim yok, onu anladım. Allah aşkına, sesimi Sayın Cumhurbaşkanına, iktidara, Adalet Bakanlığına, Özgür Özel Beye duyurun. En önemlisi de vicdanlı, merhametli Türk Milletime sesimi duyurun!"

Uğur'un dosyası henüz Yargıtay incelemesinde. Cezası onanmış 11 er olduğunu da belirtelim. Kuşkusuz suçlu olup olmadığına yargı, elindeki belgelere ve vicdani kanaate göre karar veriyor.

Her yargılanana "Darbeci" gözüyle bakılmamalı

15 Temmuz 2016'da darbe girişimiyle ilgili olarak tüm davalar karara bağlandı. Bu karalardan 269'u temyiz incelemesi için Yargıtay'a gönderildi. 195'i Yargıtay tarafından onaylandı, 37 dava dosyası bozuldu. 37'sininde incelemesi Yargıtay'da devam ediyor.