Soyerin eleştirilerine Tugay ne diyor

Doğanın en değerli hazinesi ormanların kül olmasından, alevler arasında kavrulan binlerce masum canlının yürek dağlayan çığlıklarından, evini barkını, geçim kaynağını kaybeden insanlarımızın gözyaşlarından mutluluk duyanların olduğu sosyal medya paylaşımlarından anlaşılıyor. Bu kötülüğün, vicdansızlığın bir tarifi olabilir mi Üstelik bu düşmanlığı ülkemizin kurucusu, bağımsızlığımızın müsebbibi Mustafa Kemal Atatürk'e olan nefretiyle özdeşleştiren bir zihniyete ne anlatılabilir ki

Yangın sonrası görüştüğüm İzmir Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Cemil Tugay, bu paylaşımlar için, "Kim ne derse desin, biz sınırları Misakı Milli ile çizilmiş bu vatanın 81 ilini kutsal, kaderini bu topraklara bağlamış 85 milyonu kardeş biliriz... Ama ister kutuplarda, ister Amazon'da, isterse Afrika'nın savanlarında olsun, doğadaki tüm canların yaşam hakkını savunur, bu güzel dünyanın sevgiyle yaşanabilir kılınacağına inanırız. Çünkü insan olmak bunu gerektirir" dedi.

KULAKLARINI KAPATMIŞ GİBİYDİLER

Cemil Tugay'a başkan seçildikten sonra Büyükşehir Belediyesinde nelerin değiştiğini sordum. Önceki dönemde bütçe disiplini açısından İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde biraz bozulma olduğunu belirtti. İdari organizasyon ve bütçe disiplini çerçevesinde aldığı kararlara sendikalar tarafından tepki gösterildiğini, sonra orta yolun bulunduğunu anlattı. Seçim öncesi 2 bin civarında işçi alındığını, hatta seçimi kazanıp mazbatasını henüz almadığı dönemde bile 300 kişinin işe yerleştiğini belirtti. Tugay'a önceki başkan Tunç Soyer döneminde yapılan bazı işlerin ve projelerin durdurduğunu hatırlatıp Tunç Bey'in tepkisini çekecek ne gibi çalışmalar yaptığını sordum. Şunları söyledi:

"Tunç Bey'in başarılı olan hiçbir projesine olumsuz yaklaşmadık ve birçoğu devam ediyor. Şunu bilmek lazım; bazı konularda o dönemde kulaklarını kapatmış gibiydiler. Basit bir şey ama bisiklet yolu vardı herkesin çok tepkisini çeken. Şehrin içerisinde işlek bir trafiğin olduğu iki caddede, caddeleri bisiklet yolu yapmak üzere tek yön yaptılar ve caddenin yarısına yakın bölümünü kapattılar. Yani bu bisiklet yollarını yapmaya biz de taraftarız da bu şehrin içerisindeki trafiği sıkıntıya sokacak, orada yaşayan insanların yaşamını zora sokacak şeyler olmamalı. Vatandaşın oradaki rahatsızlığını dikkate almamışlar. Ben kampanya dönemindeyken bununla ilgili çok rahatsızlık dile getirilince sonrasında tekrar bir inceleme yaptırdım ve çok aktif kullanılmadığını, çok rahatsızlık dile getirildiğini anladım. O yüzden onu kaldırttım. Bunu mesela Tunç Soyer, kendi yaptığı işin bozulması olarak, kasıtlı yapılan bir işlem olarak ifade etti. Gerçekle hiçbir alakası yok.

BUNU SÜRDÜREMEZDİK

Bir Şehir Tiyatroları konusu oldu. Sanki biz Şehir Tiyatroları'na müdahale ediyormuşuz gibi bir konu oldu. Biz şöyle bir duruma düştük; Şehir Tiyatroları'nı 2020'de kurdular ki bence çok doğru bir şey yapıldı. Demokratik bir yapı oluşturuldu. Bir Danışma Kurulu oluşturuldu. Danışma Kurulu'nun yönetimiyle Genel Sanat Yönetmeni belirlendi. Sonradan sistemi demokratik olmaktan çıkarmışlar Şehir Tiyatroları'ndaki yöneticiler. En son 2024 yılının ocak ayında yapılan yönetmelik değişikliğiyle neredeyse bütün yetki tek bir kişiye, genel sanat yönetmenine verilmiş. Sanatçılar bundan çok rahatsızdı. Böyle bir şeyi sürdüremezdik. O yüzden yeniden bir demokratikleşme çalışması yaptık ve şu anda yeni bir Danışma Kurulu var. Yeni bir Genel Sanat Yönetmenliği için ilana çıkıldı. Danışma Kurulu bu başvurularla ilgili değerlendirmesini bitirmek üzere. Sonrasında da onların önerisiyle yeni bir genel sanat yönetmeni belirlenecek. Bu süreç yine bizim sanki bir şeylere müdahale ediyormuşuz gibi lanse edildi.

SÜNGER KENTLE ALAKASI YOKTU

Bir 'Sünger Kent' meselesi var. O da bizi çok üzdü. Çünkü, oldukça büyük bir bütçeyle, fazla personelle 'Sünger Kent çalışması yapacağız' diye bir yapı oluşturulmuş. Ancak baktığınız zaman bu yapının etkili, doğru düzgün bir iş yapmadığını, çatıdan su toplama gibi plastik depolar yaptırılmış, insanlara dağıtılmış. Yani 'Sünger Kent' dediğimiz çalışmayla hiç alakası olmayan işler yapılırken çok önemli bir harcama yapıldığını gördük. Onunla ilgili bir değişikliğe gittik. Daha kapsamlı bir 'Sünger Kent' çalışmasını İZSU ile Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı bünyesinde yapabileceğimize karar verdiğimiz için o 'Sünger Kent' adı verilen birimi de kaldırdık. Ama bu Sünger Kent çalışması yapılmayacak anlamına kesinlikle gelmiyor. Bu da istismar edildi, yanlış anlatıldı.

Tunç Bey, genel olarak 'Benim yaptıklarıma müdahale ediliyor'diyor. Yok öyle bir şey. Nerden bu kanaat çıktı anlamadım. Zaten aday gösterilmediği zamandan beri hassasiyeti var. Hatta ben kendisini o dönemde ziyaret etmiştim. Sonrasında iletişim kurmaya çalıştım fakat her defasında reddedildim. Kendisi o günlerde biz seçim kampanyasında oy kazanmaya çalışırken kampanya sürecinde partiyle ilgili meydanlarda partiyi eleştiren, ucunun nereye gittiğini hesaplamadan çok sert açıklamalar yaptığı bir dönem oldu.

Şu noktada da işi gücü bırakıp da bizi eleştirmesini doğru bulmuyorum. Bu kesinlikle doğru değil. Cevap da vermiyorum zaten. Biz işimize bakıyoruz. Belediyenin hizmetlerini iyileştirmek için çaba gösteriyoruz. Kendi dönemlerindeki hizmetlerden duyulan memnuniyet ve memnuniyetsizlik İzmirlilerin takdirindedir zaten. Ama ben her durumda İzmirlileri çok daha memnun edecek bir belediye hizmeti üretelim diye uğraşıyorum. Benim derdim bu.

İKİ ELİMİZ KANDA OLSA BİLE

İzmir'in altyapısıyla ilgili çok sorun var. Örneğin Dikili'nin arıtma işi kaç yıldır bekliyor. Geçen dönem yapılması gereken bir çalışma. Başka şeyler için ayırdığımız bütçeler yerine ona para ayırıp bu işi halletmiş olmalıydık. Dikili'nin arıtma işi 2024 yılı bütçesinde yok. Yani, Dikili'ye arıtma tesisi bütçesi konmamış. Biz, 2025 bütçesine yaklaşık 1 milyar liradan fazla maliyeti olan arıtma tesisini yapacağız. Dikili gibi Şakran, Pamucak da var. Tire'den Selçuk'tan, Torbalı'dan gelen bir kirlilik var. Bunların yapılması önemli. Yani bunlar gibi altyapı yatırımlarının mutlaka yapılması lazım.