Halil Değertekin, yalnız doktorluk değil, görev yaptığı Diyarbakır'da yaşadıklarını "Güneydoğu Günlükleri Siyah-Beyaz Anılar" kitabında topladı. Meğer doktorlarımızda ne anılar varmış ne anılar. Olağanüstü Hal, Körfez Krizi döneminde yaşananlar, hekimlik derken Değertekin, birbirinden değerli eserler üretti. Son kitabında da birbirinden ilginç yüzlerce anıya yer vermiş.
Ülkemizde kutuplaşma artıyor, gerilimli günler yaşıyoruz. Bu yetmiyor savaşları ekranda izliyoruz. "Bu işlerin sonu ne olacak" diye soruyoruz. Bugün Pazar. Prof.Dr. Halil Değertekin'in Kanguru Yayınları'ndan çıkan "Güneydoğu Günlükleri" kitabından birkaç anıyı dinleyelim.
İKİNCİ KARI ALACAK PARA YOK
Mardin'den gelen kadın hastayı muayene ediyorum. Ciddi bir hastalığı var. Eşine hastalığın önemini anlatıyorum. Eşi gayet kararlı, "Hocam, sen ne yaparsan yap bu kariyi iyileştir. Vallah benim ikinci kari alacak param yoktur."
İki çocuğu ile gelmiş. Muayeneden sonra büyük çocukla ilgili bir şeyler soruyorum.
"Hanım, büyük oğlun kaç yaşında"
"Berkan'dan iki yaş büyüktür."
"Hanım Berkan kim"
"Küçük oğlum Doktor bey."
"Hanım peki Berkan kaç yaşında"
"Eee Doktor bey dedim ya! O da büyükten iki yaş küçüktür işte!"
Hastanın sırtı açık, göğüs muayenesi yapılacak...
"Nefes al, ver" diyorum.
Hasta söylüyor "Nefes al, ver."
"Öyle değil, bak! Nefes al, nefes ver."
Hasta "Nefes al, nefes ver."
"Al, ver."
Hasta "Al, ver."
Şaşırıyorum. Nihayet hasta yakını durumu anlatıyor.
"Hocam, biz ona doktor ne derse onu yap dedik..."
Yaşlı hasta, çok bilmiş pozlardaki orta yaşlardaki oğluyla gelmiş.
"Hastanın neyisin"
"Ben oğluyam..."
"Peki nedir babanın şikayeti"
"Doktor Beg, sen bil şikayeti nedir Doktor sensin. Ya niye burya geldik"
Baş ağrısı ile başvuran hasta. Tetkik istendi. Hasta tetkik sonuçları ile morali bozuk şekilde geldi.
"Doktor beg, bu olmadi. Benim başım ağri, kan tahlili için damardan kan aldılar. Valla olmadi."
BUNLAR KİLO DEĞİL, HAVADIR
Kilolu kadın hastaya soruyorum
"Hanım, şikayetin nedir"
"Doktor bey her yanım şişi."
"Neresi şiş hanım."
"Bak doktor bey! Bak! Elim, ayağım, karnım, sırtım bak her tarafım şiştir."
Muayene ediyorum. Vücutta ödem yok. Kadın aşırı kilolu. Şişlik dediği kilo fazlalığı.
"Hanım" diyorum. "Bunlar şiş değil yağdır yağ. Senin kilo fazlalığın var."
Hasta sinirleniyor, "Yok doktor bey, bunlar havadır hava. Bak! Bak! Kilo değil. Sen anlamadın benim hastalığımı."
Hasta ikna olmadan mutsuz şekilde gidiyor.
Asistan arkadaşlarla sarılık tanısı ile serviste yatan hastanın sabah vizitini yapıyoruz.
Hastaya ne sorsak yüzümüze bakmadan cevap veriyor. Hastaya yüzüme bakmasını onu muayene edeceğimi söylüyorum. Hasta oralı değil. Devamlı yanındaki etajerin üstündeki su dolu kaseye bakıyor. Şaşkın gözlerle yanındaki refakatçisine soruyorum:
"Bu nedir"
Refakatçi biraz mahcup ama kendinden emin şekilde cevap veriyor.
"Hocam kasedeki suyun içinde küçük bir balık var. Bu su sarılığa birebirdir. Gözünü ayırmadan suya bakarsa sarılık o suya geçer, inşallah hastamız iyi olur."
HASTA-HEKİM TELEFON KONUŞMALARI
Hasta hekim telefon konuşmaları çok renkli diyaloglardır. Hasta hekimini unutmaz ama hekim çoğu hastasını anımsayamaz. Ancak hasta güvendiği hekime inanılmaz derecede saygı duyar. Onun için doktorun dediği kanundur.
-Alo. Doktor beg, nasılsan

59