Silivri'de bahar geçti yaz geçti...

Cezaevi İnfaz Koruma Memurları ve diğer görevliler kışlık üniformalarını giymeye başladı. İstanbul'un seçilmiş Belediye Başkanı, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları 23 Mart'ta cezaevine konulduklarında her tarafta çiçekler açmış, dağ-bayır yeşile kesmişti. Yaz geldi, bunaltıcı sıcaklarda cezaevinde zor günler geçirildi. Artık kışa giriliyor. Silivri'nin, hele hele cezaevinin soğuk günleri de başladı. Umutlu olmakla beraber tutuksuz yargılanacakları henüz belli olmadığı için kışlık kıyafetlerini, berelerini, kalın çoraplarını istediler.

Bugün yarın kaloriferler yakılacak ama yansa da "Silivri soğuktur." O yüzden, ısınmak için pet şişelere sıcak suyu doldurup onunla yatağa girilmeye başlandığını avukatlarından öğreniyorum. Avukatların cezaevi izlenimleri çok farklıdır. Cezaevi ziyaretlerinde hep dava değil, ilginç konular, olaylar da anlatılıyor. Örneğin, Türkiye'nin en ünlü kadın hırsızlarının başında gelen ve Marmara Cezaevi'nde anılarıyla koğuş arkadaşlarına moral veren kadın anlatıyor: "Benim Türk vatandaşlarıyla işim olmaz. Hepsi kredi kartı kullanıyorlar, cepte para yok. O yüzden benim hedefim yabancılar. Hırsızlığın da bir adaleti var" diyor. Hatta, koğuşta, hırsızlıklarını uygulamalı olarak anlatırken mahkumları gülmekten kırıp geçiriyor.

SÜREÇ BELİRSİZLİĞİ

Tutuklu belediye başkanları ve şirket yöneticileri, diğer görevliler arasında aile havası içinde dayanışma hissediliyor. İddianamelerin bu ay açıklanacağı söylentileri yayılsa da, hukuki süreçle ilgili koğuşlarda bir belirsizlik hakim. Hangi suçlamayla içerde olduğunu hâlâ anlamlandıramayanlar var.

Tutukluların, avukatlarına yönelttiği soruların başında, "İddianame ne zaman

açıklanır, davamız ne zaman başlar" oluyor. Avukatların buna verecek net bir cevabı olmuyor. İktidara yakın gazetelerin bazı yazarları iddianamelerin bazılarının bu ay içinde açıklanabileceğini belirtiyor. Ama, avukatlarda bu bilgiler yok.

Avukatlar bazı gelişmeleri gördükçe, sürecin daha da uzayacağını düşünüyor. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcıları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne, iştirak şirketlerine müzekkere gönderiyor, yeni bilgiler, belgeler istiyor. O yüzden iddianamelerin ne zaman hazırlanacağı belirsizliğini koruyor. Bildikleri, yargılamaları başlarsa, dava her gün devam edecek, daha sonraki bir süreçte en az iki ay ertelenecek. Ama bunlar da sadece tahmin.

NEDEN TUTUKLUYUZ

İfade tutanaklarında, savcılık sevk yazılarında haklarında önemli iddia, belge olmayan isimler de var. Şoförler, bazı memurlar niçin tutuklu olduklarına anlam veremiyor. Avukatlara, "Ben ne yapmışım, benim suçum neymiş" diye soruyor. Avukatlar, onlara da moral veriyor.

Belediye şirketi İsfalt'ın satın alma müdürü Rana Hanım, AKP döneminde de aynı görevi yapıyordu. AKP'li bürokratlarla da uzun yıllar çalıştı. Şimdi başına gelenlere inanamıyor. 17 yaşında kızı, annesinin bir an önce tahliye edilmesini bekliyor. Savcılık sorgusunda kendisine sıkça Fatih Keleş'i tanıyıp tanımadığı soruldu. "Kendisini hiç görmedim, tanımıyorum, sadece adını biliyorum" demiş.

SEÇİM KAZANMAK SUÇ DEĞİL

Ekrem İmamoğlu, avukatlarla görüş yerine geldiğinde, en baştaki camekanlı bölümde oturuyor. Gelen tutukluları görüyor. Birbirlerine el sallıyorlar. Gözlerine bakıp moral vermeye çalışıyor. Görüşte sesi en çok duyulan, tutuklulara moral veren isimlerin başında ise CHP eski Milletvekili Aykut Erdoğdu geliyor. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar'ı da özledik. Her zaman neşeli, esprili ve "Adanalı duruşu" olan Karalar'ı da iddianamelerin gecikmesi, tutuklu yargılanmak da üzüyor. Dahası, "Neden ben Adana'da yargılanmıyorum" diyor.