Silahlı terörün yerini "uyuşturucu terörü" aldı

Cezaevlerinde uyuşturucu suçundan 146 bin kişi tutuklu ya da hükümlü olarak bulunuyor. Yani her üç mahkûmdan biri uyuşturucudan yatıyor. Yapılan operasyonlar tek başına yetmiyor. Çünkü ülkemiz öyle bir bataklığın içine çekilmiş ki konu bir bakanlığın çabasıyla çözülecek gibi değil. Ünlülere, fenomenlere dönük operasyonlar devam ederken, toplumun hemen her kesimini sarmış bu beladan Türkiye nasıl kurtulacak onun çarelerini de aramalı.

Uyuşturucu bağımlılığının, ülkemizde her geçen gün artarak, küçük yaşlardaki çocuklarımıza kadar yayılarak milli güvenlik sorunu haline geldiği belirtiliyor. Resmi verilere göre uyuşturucu kullananların sayısı 2 milyon civarında olduğu değerlendiriliyor. Zafer Partisi de bu sayıyı paylaştı.

ÖLÜLER ARASINDA YEMEK DAĞITIYORUM

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın katılımıyla, basına kapalı yapılan toplantının konukları evlatları uyuşturucu batağına girmiş anne ve babalardı. Onların anlattıkları gerçekten insanın içini yakıyor, ne diyeceğinizi, ne söyleyeceğinizi bilemez hale geliyorsunuz. Genel Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Sertaç Ak, Ankara eski Emniyet Müdürü Mahmut Karaaslan ve partinin diğer yöneticileri, beka sorunu haline gelen uyuşturucu konusunda, evlatları uyuşturucu batağına girmiş anne ve babaları dinledi. Biz, konuşan anne ya da babanın isimlerini vermeden onların anlattıklarını aktaralım. Bunları okuduktan sonra olaya bakışınız da değişecektir. İşte anlatılanlar:

Söz alan birinci anne: "Çocuğum uyuşturucu belasına bulaştıktan sonra diğer tüm bağımlıları da evladım gibi kabul ettim. Bu nedenle sokaklarda perişan halde yaşamaya çalışan çocuklarımız için yemek hazırlamaya ve onlar karnını doyursun diye en izbe yerlere girdim. İzmir'de bağımlı gençlere yemek dağıtıyorum. Bu sokaklarda her gün ceset görüyorum. Onları görmeme rağmen yemek dağıtmayı sürdürüyorum. Yemek dağıttığım çocuklar o cesetlerin yanında yemeklerini yemeye devam ediyor.

Çocuklarımıza bakabilmek, sağlık masraflarını karşılayabilmek için kredi çekiyoruz. Bu yüzden gırtlağımıza kadar borçlanıyoruz. Bir de AMATEM'e tedavi için girenler oradan uyuşturucu konusunda level atlayıp çıkıyorlar. Orada tanıdıkları torbacı sayısı çoğalıyor ve uyuşturucuyla ilgili çevreleri genişliyor. Ülkemizde eskiden resmi olmayan torbacılar vardı, şimdi durum daha da farklılaşmaya başladı. Bağımlı kızlarımız, erkeklerimiz uyuşturucu parası bulabilmek için çok kirli işlere bulaşıyor."

HER EVDE BİR CANLI BOMBA VAR

Söz alan ikinci anne:"Kimse 'Benim çocuğum yapmaz' demesin. Hepinizin çocuğu bu belaya bulaşabilir. Artık her evde bir canlı bomba var. Çocuklarımız suça sürükleniyor. Biz onları en masum duygularla, umutlarla okula, işe, parklara, kafelere yolluyoruz ve onlar uyuşturucuyla karşılaşıyor. Buna 'Dur' diyecek bir mekanizma da kalmadı maalesef.

Cezaevi ıslahevi değildir. Bağımlıları cezaevine atmak çözüm değil. Zira hepsi hapisten çıkarken torbacıların, çetelerin adresini alarak çıkıyor. Sokaklarımızın dili olsa da size yaşadıklarımızı anlatsa. Çocuklarımızın peşinde neler yaşadığımızı herkes bilse keşke...

Bir de çocuklarımız tam arınıyorlar, hayatlarını düzene sokmaya başlıyorlar ve karşılarına eskiden işledikleri suçlar çıkıyor. Geçmiş suçlarından dolayı baronlardan daha çok ceza alıyorlar.

Birçok anne bağımlı çocuklarının kendisine tecavüz etmesinden korkuyor. Bu kimyasallar çocukların aklını iyice başından alıyor. Ben kararlıyım, kefenimi giydim, torunlarımız için mücadele edeceğim."