TBMM'de Yeni Yol Partisi Grubu engelli canlarımız için TBMM'de büyük bir mücadele verdi. İktidar partisi milletvekillerinin engelli vatandaşlarımızın sorunlarından daha önemli işleri olduğu için meclise gelmemişti. Az sayıdaki vekilleri "Hayır" oyu kullanmaya yetmeyince , Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ'ın "Engelliler Bakanlığı" kurulması da dahil isteklerini içerenönergesi kabul edildi. Özdağ, "O zaman, iktidarın milletimiz lehine iş yapmasının yolunun, yanlışlıkla el kaldırmalarından ya da Meclise devam etmemelerinden geçtiğini gördük" diyor.
Tüm bunların ardından AKP, zevahiri kurtarmak için 16 Mayıs'ı "Ulusal Erişilebilirlik Günü" ilan etti. Selçuk Özdağ da, bu karar üzerine, "2005 yılında Engelliler Hakkında Kanun'da yapılan değişiklikle getirilen düzenlemeleriaradan 20 yıl geçmesine rağmen niye uygulamıyor ve devamlı erteleyip duruyorsunuz" diye soruyor. Çünkü, Cumhurbaşkanı 2020 yılını erişilebilirlik yılı ilan etmesine rağmenaynı dönemde engellilerin erişilebilirlikleri yine kendisi tarafından ertelenmişti. 2024 yılını Emekliler Yılı ilan ettikten sonra emeklilerin yaşadıkları en kötü yıl olması gibi.
TÜİK VERİLERİNE GÖRE
Bayram öncesi, engellilerin 14 Haziran'da Ankara'da yürüyüş ve miting yapacağını duyurmuştum. Platform Sözcüsü Avukat Turhan İçli, ülkemizde 10 milyondan fazla engelli bulunduğunu belirtmişti. Onları, CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ da yalnız bırakmayacak, yürüyüş ve mitinglerinde bulunacak.
Birleşmiş Milletler (BM), 1992 yılında aldığı bir kararla 3 Aralık tarihini Uluslararası Engelliler Günü olarak ilan etmiş ve sonrasında BM üyesi ülkeler tarafından ek olarak yine üye 156 devlet, 10-16 Mayıs tarihlerini Engelliler Haftası olarak kutlanmasını kararlaştırmıştı.
Aslında bu özel gün ve söz konusu hafta bir kutlama seremonisinden çok, engelli vatandaşlarımız için farkındalık oluşturmak adına önemli zamanlardır.
Kısa bir zaman öncesine kadar yasalarımızda yer bulan tanımlamalar bile engelli vatandaşlarımızı aşağılayan ve onları bizler adına utandıran ifadeler içermekteydi. Onları "sakat" diyerek tanımlayan ifade ve hitaplar duyarlı insanlarımızın çabaları ile yerini daha makul ifadelere bıraktı. Bir devletin gelişmiş ve medeni bir ülke olup olmadığı her şeyden önce fiziksel ve mental engeli olan vatandaşlarına uyguladığı pozitif ayrıcalıkların derecesi ile orantılıdır.
O KADROLAR BOŞ TUTULUYOR
TÜİK verilerine göre bile 10 milyon üzerinde olan engelliler, mutlak açlık ve yoksulluk sınırı altında bir yaşam sürdürüyor. Milyonlarca engellinin bütçeden aldığı pay yüzde ikinin altında. Bu bütçenin artırılıp eğitim-sağlık-sosyal hizmetler alanında insan onuruna yakışır yaşam koşulları ile engelli ödenekleri verilmeli. Şu anda yapılan ödemeler yoksulluk sınırının onda biri düzeyine inmiş. Kamuda kotaları hâlâ boş olan engelli kadrolarına atama yapılmazken, on binlerce engelli vatandaşımız ise atama bekliyor.
İş Kanunu'nda, 50 ve daha fazla işçi çalıştıran işverenlerin belirli oranda engelli ve eski hükümlü istihdam etme zorunluluğu var. Bu hüküm, esasen bu insanları topluma kazandırma ve ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaları açısından büyük önem taşıyor. Uygulamada işverenler bu yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediği gibi ne gibi yaptırımlar uygulandığı da belirsizdir.