Mustafa Kemalin askerleri, o marşı okuyabilecek mi

"Andımız", 1933 yılında, 23 Nisan Çocuk Bayramı sabahı, dönemin Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip tarafından, Atatürk'ün yanında, manevi kızı Afet İnan'a uzatılan zarf içinde yer almıştı. Atatürk, Andımızı benimsedi, Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı kararı ile andımızın ilkokullarda okunmasını kararlaştırdı.

"Andımızın" kaldırılması yine "Kürt sorunu", "Çözüm süreci" söylemleri döneminde oldu. 10 Eylül 2013'te Andımız, İlköğretim Okulları yönetmeliğinden çıkarıldı. Yargıtay Onursal Üyesi Ali Suat Ertosun bu konuda, ilköğretimde çocuğu olan bir akrabası adına iki ayrı dava açtı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 2021 tarihli kararında, "Bu konuda idarenin takdir yetkisi bulunduğu, 2005 yılından itibaren Dünyadaki genel eğilimlere uygun olarak benimsenen yeni eğitim ve öğretim yaklaşımı dikkate alınarak, eğitim ve öğretim materyali olarak kullanılan Öğrenci Andı'nın yalnızca derslerden önce her gün topluca okutulması uygulamasının kaldırılmasında hukuka aykırılık olmadığını" belirtti ve oy çokluğuyla karar bozuldu.

KARŞI OY GEREKÇESİ

Karara katılmayan üyeler, "Anayasamızın başlangıç kısmında ve Milli Eğitim Temel Kanunu'nda belirtilen ilkeler doğrultusunda; Türk Devleti'ni ve Milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak, yeni nesillerin yetişmesi için milli eğitim sistemimizin temel amaçlarını gerçekleştirmeye içeriği itibarıyla sağlamaya yardımcı olabilecek nitelikteki Öğrenci Andı'nın, hukuksal gerekçeleri ortaya konulmaksızın kaldırılmasında sebep ve amaç ögeleri yönünden hukuka uygunluk bulunmadığını, çoğunluğun 2005 yılında ortaya çıkan yeni eğitim ve öğretim yaklaşımının da hukuksal ve bilimsel bir temelinin olmadığını" belirtip karşı oy kullandı.

Kesin olan bu karara karşı Ali Suat Ertosun, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Ancak başvurusu, hukuka aykırı olarak kanun yolları tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilmedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) yapılan bireysel başvuru ise henüz karara bağlanmadı.

Ertosun'un, kendi adına açtığı dava, önce dava tarihi itibarıyla ilköğretim çağında çocuğu olmadığı için ehliyet yönünden reddedilmişti. Karar düzeltme incelemesinde ise dava hakkının olduğu kabul edildi. Çeşitli aşamalardan sonra davanın esasına girildi. Dava Daireler Kurulu'nun kararı dikkate alınarak reddedildi.

Kesinleşen karara karşı Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı bireysel başvuru da "Başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamusal eylem veya işlemden doğrudan etkilenmediği için kabul edilemez" bulundu. Ertosun, bu karara karşı davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıyacak.

O MADDEYİ HATIRLATALIM

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun kesin nitelikteki bozma kararı kamu vicdanını rahatsız etti. Davacı lehinde karar veren Danıştay 8. Dairesi'nin kararının bozulması ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun üye yapısının değişmesi için dosya uzun süre bekletildi. Sonunda da istenilen amaca ulaşıldı.

Andımızda geçen "Türküm" sözcüğü, faşizmi çağrıştıran, ırki ve etnik bir sözcük olmayıp, daha önceki anayasalarımızda yer aldığı ve 1982 tarihli anayasamızın 66. maddesinde de belirtildiği üzere, bir mensubiyet ya da aidiyetin ötesinde yurttaşlıkvatandaşlık bağıdır. Anayasamızın benimsediği Atatürk milliyetçiliği, birleştirici ve bütünleştiricidir.