Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın müjdesi "Bayram tatilini 9 güne çıkarmak" oldu. Oruç tutan Müslüman'a İslam dininin verdiği ödülü, tutana da tutmayana da, ateiste de, Hristiyan'a da, Yahudi'ye de veren ve sonuçta laik bir ülkede bunu tatile dönüştüren böyle bir bayram sanırım başka ülkelerde yok. Deyim yerindeyse memleket dükkanına kilit asıldı.
Ekonomiden, mahkemelerin bile belirsiz bir tarihe kalmasından söz etmeyeceğim. İstanbul'da bir hastanede görevli profesörün kliniğinden verdiği örnekleri aktarıyorum:
DOKTOR-HASTA ÇATIŞMASI
- Üç günlük ek tatilde, sadece göz kliniğimizde,ortalama 3.000 hastanın zar zor alabildiği muayene randevuları iptal olacak ve bilinmeyen bir tarihe kayacak. Ameliyat için aylardır sıra bekleyen en az 120 hastamızın ameliyatı iptal edilecek. Hangi tarihe ameliyat günü verilebileceği de meçhul. Çünkü, önümüzdeki aylarda boşluk yok! Tabii bunlar kaçınılmaz olarak doktor, hasta ve hasta yakınıçatışması doğuracak.
- Bu sayıların sadece bizim hastane genelindeki ifadesi, 50-60 bin hasta, bin 500'e yakın ameliyata ve müdahaledir. Bir de ameliyat kontrolleri var tabi! Rakamları Türkiye geneline vurursak yüzbinlerce muayene, on binlerce ameliyatmüdahale."
HER ŞEY ALTÜST OLDU
Bu üç günlük tatilin kime ne faydası var Ameliyat olamayacak bu hastaların çektiği acının veya bu arada uğrayacakları zararın, kalıcı sakatlıkların, belki ölümlerin hesabını kim verecek Yararı bir yana bu üç günlük tatil uzatmasının memlekete çok ciddi zararları oluyor.
Davası, duruşması geri kalan insanlardan,kirasını, çalışanının maaşını ödeyemeyecek esnaftan, belediyede işini halletmesi gerekenlerden söz etmeyeceğim. Eğer, İstanbul'da yapılacak Saraçhane mitinglerinin devamı olarak planlanan eylemlerin etkinliğinin azaltılması düşünülmüşse, bu uzatmalı tatilin işe yaramayacağını söyleyen de çok.
Dahası mağdur olan insanlar milyonları buluyor ve bunlar oy kullanırken yaşadıkları bu mağduriyeti unutmayacaklardır. Toplumdaki tepki damlaya damlaya Saraçhane'de göl oluyor. Bunları, Cumhurbaşkanımıza anlatan yok mu Ya da anlatılıyor da Cumhurbaşkanı mı dinlemiyor. İşverenin yüzünü de sözde müjdeler güldürmeye yetmiyor.
Öğrencilerin sesine kulak verilmeli18 yaşına girdikten iki gün sonraydı. Lise mezunu M.B.U, birçok ilde olduğu gibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının tutuklanmasını protesto için yapılan eyleme katıldı. Yürüyüşten sonra polis yakalayıp emniyete götürdü. Sorguda soruldu: "Atatürk Parkı'na doğru saat 22:02'de yürüyüş yapan ve amfi tiyatroda oturan grubun içerisinde olduğunuz tespit edilmiştir. Bu konuda ifadeniz nedir"
Genç, ifadesinde, Atatürk Parkı'na genel ülke gündemindeki sorunları dile getirmek amacıyla geldiğini, grup ile birlikte Cumhuriyet Meydanı'na gittiklerini, Cumhuriyet Meydanı'ndaki konuşmalar bittikten sonra buradaki etkinliğin sonlanmasıyla toplantıya katılanların dağılmaya başladığını, dağılmalar sırasında bir grubun Cumhuriyet Meydanı'ndan Atatürk Parkı'na doğru yürüdüğünü, kendisinin de parka geldiğini söyledi.
YÖNETİME TEPKİ OLARAK SÖYLEDİM
Atatürk Parkı'na yürüyüş sırasında, ülkemizin yöneticilerinden birisi için "faşist" diye bağırdı. Gencin sorgusunda, bunu neden söylediği soruldu. Cevabı şöyle oldu:
"Doğrudur, bu sloganları ben kendi irademle söyledim. Bu sözleri söylerken bana kimse müdahale etmedi, slogan için daha önceden bir hazırlık yapmadım,