Mecliste de çoğunluğu alacağız daha etkili hizmetler yapacağız

Yavaş, "Ben siyaset yapmam, hizmet yaparım" diyerek 5 yıllık görev döneminde siyasi kimliğini öne çıkarmadan çalıştığını söyledi. Seçimi kazanacağına inanan Mansur Yavaş, "Bu kez birçok ilçede de başkanlıklar kazanarak doya doya hizmet etmek istiyoruz" dedi.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'la belediye binasında buluştuk. Çamlıdere, Kızılcahamam ilçelerine gidecek. Yapılan anketlerde, Mansur Yavaş'tan memnuniyet oranı yüzde 70'in üzerinde. Yavaş, yüksek bir oy farkıyla seçimi kazanacağına inanıyor. Daha önce CHP'nin başkan çıkaramadığı birçok ilçeden bu kez umutlu... Böylece belediye meclisinde üye çoğunluğunun CHP'ye geçeceğini ve bu durumda daha etkili hizmet yapacaklarını belirtiyor.

Mansur Yavaş, Ankara'nın çevre ilçelerine, şimdiki adı mahalle olan köylerine önemli hizmetler götürmüş. "İnanın hizmet giden yerlerde bize geçen seçimde kaç oy çıktı, bakmam. Böyle bir belediyecilik anlayışım asla olmadı, olmayacak" diyor. Üzüldüğü konulardan birisi, AKP'li, MHP'li belediye başkanı olanların çoğunun bugüne kadar makamına gelip hiçbir proje getirmemesi olmuş. Bunun çok yanlış bir anlayış olduğunu anlatıyor.

Mansur Yavaş, SÖZCÜ Medya Grubu Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk'e konuştu.

KİME OY VERDİĞİNE BAKMAM

Ankara'nın Çamlıdere ilçesi yolundayız. Başkan, seçim döneminin heyecanlı, katılımın yüksek oluşundan memnun. Mansur Başkan sorularımızı şöyle cevaplandırdı:

"5 yıldır Ankara'nın ilçelerine önemli hizmetler götürdük. Benim önceliğim kanalizasyon ve su olamazsa olmaz. Pandemi döneminde köy köy gezdim. Vatandaşlarla, muhtarlarla, dernek başkanlarıyla görüştüm. Ama gittiğim köyden kime ne kadar oy çıktığına bakmadım. Başkanlığı, Ankara'ya hizmet için fırsat olarak gördüm. Bu nedenle de insanlar bendeki samimiyeti, tavrı görünce örneğin bir köyde bana hiç oy vermemişler kendilerini de mahcup hissediyorlar. Kendi akrabamı görmüş gibi özellikle dış ilçelerde hep bu davranışla karşılaşıyorum. Yüz yıllık tanıdıkları birisi varmış gibi irtibat kuruyoruz. Hiçbirisinden şimdiye kadar ters bir şey duymadım. Köylere, ilçelere tek arabayla gittim. 'Bir Büyükşehir Belediye Başkanını şimdiye kadar bu köyde görmedik bir de üstelik bu şekilde geldiğini de görmedik' diyorlar."

Mansur Bey konuşurken ben de rahmetli ağabeyim Refik Arslan Öztürk'le benzerliklerini düşünüyordum. Mansur Bey Beypazarı Belediye Başkanlığı döneminde yaşadığı olayı şöyle anlatıyor:

"Bir gün Niğde Valisi Refik Bey beni aradı. Vali niçin arar diye düşünürken, Beypazarı'ndaki çalışmalarımdan duyduğu memnuniyeti anlattı. Arkasından 'Allah benim ömrümden alıp size versin' dedi. Yaptıklarımın başka ilin valisi tarafından duyulması, o çalışmalardan örnek alınması için ilçeye ekip gönderilmesinden çok mutlu olmuştu. O vali de devlet imkanlarından hiç yararlanmayan bir valiydi.

Mansur Yavaş, "Ben kamu imkanlarından asla yararlanmıyorum. Kişisel harcamaları, hatta belediye adına gittiğim yerlerde de ben karşılıyorum. Hem vicdanen hem de belediye çalışanlarımız da bunu görüyorlar. Örneğin bir harcama varsa, aslında ödememem gerekirken ödediğimi görünce en azından şöyle düşünüyorlar, 'sade yaşıyor'. Onların da öyle olmasını istiyorum. Avrupa'da bir bakanın kızı, bakanın odasına geldiğinde tabletinden internet kullanmış. Bakan istifa etti.

EN GÜZEL ÖRNEKLERDEN BİRİYİM

Artık buralara bu işlerin gelmesi lazım. Bunun için en güzel örneklerinden birinin kendim olduğunu düşünüyorum. Çünkü herhangi birisi fabrikasına müdür tayin eder, personel alır, ondan iş bekler. Beğenirse devam eder, beğenmezse sonlanır. Kendimi o durumda görüyorum. Hükmetmek değil, Ankara halkının bana 5 yıl boyunca 'Gel bütçemi yönet' dediği insanım. Daha ötesi değilim ama maalesef vatandaşımız da belki eskiden gelen alışkanlıklarla kendisini yönetenlere karşı davranışları oluyor. Ben öyle rahatsız oluyorum ki bana bu tür davranışlarda bulunanlardan. Plaket verilmesinden, abartılı şekilde bir yere koymalarından rahatsız oluyorum. Sadece ilçesindeki kaymakam gibi o neyse ben de o durumdayım. Görevini yapacaksın ama onun haricinde yaptığın işi ne başa kakacaksın ne de övünülme vesilesi çıkaracaksın.

Türkiye'de bu tarzın ve şeffaflığın yerleşmesi lazım. Bu Ankara'da tuttu. Üzüldüğüm şu: Ankara'da tuttu ama normalde olması gereken şey bile ilgiyle karşılanıyorsa burada bir yanlışlık var. Türkiye'deki gelir gider uçurumunun hem şatafattan hem yolsuzluktan kaynaklandığını düşünüyorum. İnsanlar kuyruklarda bekliyorlarsa bunun sorumlusu bir an evvel israf ve yolsuzlukları bitirmeyen yöneticilerdir."

BENİM SON DÖNEMİM DERKEN

Mansur Bey, mitinglerde olduğu gibi sohbetimizde, "Bu benim son başkanlık dönemim olacak" dedi. Bunu söyleme gereğini niçin duyduğunu, siyasetten kopup kopmayacağını sordum. Şunları anlattı:

"Bunu söyleme ihtiyacını şu nedenle hissettim: Belediye meclisinde bu sefer çoğunluğumuzun sağlanması için hem de bize dirsek gösteren, elimizi tutmayan ilçe belediye başkanları da seçildikleri takdirde aynı tutumu sergileyecekleri için, bize yakın belediye başkanları seçip doya doya hizmet etmek istiyoruz. Yine aynı engellemelerle karşılaşmamak için onlara bir şey sunuyorum: Bu benim son dönemim. Fırsat bilin diyorum. İnşallah bu da gerçekleşecek gibi.

Ben siyasi hayatım boyunca, belediye başkanlığım sonlandığında da Ankara'dan aday olmayı düşünerek bunu söylememiştim: Kendi işime dönmek, mesleğimi yapmak istiyordum. Şimdi de aynı şekilde kendi hayatımı da yaşamak istiyorum, ailemle, çocuklarımla, torunlarımla beraber. Öyle ki bazı şeyler sizin elinizde olmuyor. Bazen içinde buluyorsunuz kendinizi. Bunu taahhüt veya beklenti olarak da söylemiyorum. Kesin konuşmamak gerektiğini öğrendim tecrübelerimden. Bir hedefe dayanarak bunu söylemedim.

ŞEFFAFLIK RAHATSIZ EDİYOR MU

Mansur Yavaş'ın şeffaflığı belki birilerini kızdırıyor. Ama o, şeffaflığa yeni dönemde de devam etmekte kararlı. Mansur Yavaş şunları anlatıyor:

"Ben şöyle düşünüyorum. Kamu kaynaklarını kullanırken belediye personeli benim yaşantımdan örnek alsın. Hem de artık madem Mansur Yavaş belediyeciliği ise her alanda her anlamda uygulanmasını gençler zorlayacaklardır. Bazen gençlerle toplantılar yapıyorum. Ankara'da 420 bin üniversite öğrencisi var. Bunların yarısından fazlası dışarıdan gelme. Yarın kendi bölgelerinize gittiğiniz zaman ihaleyi açık yapmayan yöneticilere neden yapmıyorsunuz Neden israf yapıyorsunuz Gibi soruları sorun diyorum.

Şimdi düşünebiliyor musunuz, beş yıl boyunca benim hiçbir yere fotoğrafım asılmadı. Reklam yapılacak hiçbir şeyin içerisine girmedik. Aynı zamanda sosyal medyamda da bana oy vermeyenleri incitecek, toplumda kutuplaşmaya sebep olacak hiçbir açıklamam, paylaşımım olmadı. Belediye Başkanı siyaset yapmaz diye düşünüyorum. İşine bakar. Vatandaş görev vermiştir, sadece görevinizi yapacaksınız. Türkiye çapında biraz Mansur Yavaş isminin ön plana çıkması da bu yönden oldu çünkü dışarıdan gelen herkes 'ya senin için böyle söylüyorlar, kavga etmiyor' diyorlar. Mesela birçok engellemelerle karşılaştık. Bir ikisi hariç diğerlerini sadece ve sadece yasal yollara başvurarak çözmeye çalıştık. Bir kısmını çözdük bir kısmını çözemedik. Bunu kamuoyuna sık sık getirip kavga sebebi yaptığınız zaman toplumda bir ayrışma nedeni oluyor. Ona dahi izin vermedik biz.

Normal belediyecilik faaliyetlerini zaten saymıyorum yani her zaman söylüyorum şöyle bir vizyon katmak lazım. Başkent kimliğinin ön plana çıkması ve bu meyanda BaşkentKart çok önemliydi. Göstere göstere yardım yapılması insan onuruna aykırı bir davranıştı bunu kaldırdık. 'Ulus Yeniden', 'Tarımsal destekler', Ank-Kart, BAKAP gibi projeler benden önceki dönemde uygulanmayan, tarihine kültürüne sahip çıkan, üretimi artıran hem de özellikle cumhuriyetimizin kurulduğu merkezin ortadan kalkmasını yok olmasını engellediği gibi turizme de açacak büyük bir projedir. İnşallah ikinci dönemde de devam edeceğiz. Bu miras olarak kalacaktır. Şöyle ki Beypazarı'na gittiğiniz zaman anlaşılsın diye hep örnek veriyorum. Bana hiç kimse şu yolu sen yaptın şu binayı sen yaptın demiyor. Ama oraya kim giderse gitsin burası ne güzel olmuş dendiği zaman herkes bunları Mansur Başkan yaptı diyor. Oradaki insanlar para kazanıyorlar hem de yerleşik kültürümüzü bu şekilde koruduk. Burada da aynısı olacak inşallah. Ulus, Hacı Bayram ve Kale üçlüsü bunu Çıkrıkçılar ve Anafartalar yoluyla taa Hamamönü'ne kadar gidecek büyük bir proje düşünün bunun tamamı Ankara'nın downtown, old town dedikleri bir bölge olacak. Bunları yapınca Ankara da kültürümüz yaşayacak. Ulus gibi bölgeler tekrar ayağa kalkacak. Ben bunun mümkün olabildiğini Beypazarı'nda gösterdim. Bunu proje olarak anlattığımda belki kimse inanmadı şöyle söylemiştim, hiç unutmuyorum. 'Gün gelecek buralarda gezemeyeceksiniz kalabalıktan.' Biz bunu başardık orada. İnşallah Ankara'da bu söylediğim bölgenin tamamında binlerce turisti gezerken bulacağız. Tabi ki yanına termal turizmin mutlaka ilave edilmesi gerekiyor."