Kırılgan sürecin yol kazalarına dikkat!

Prof.Dr. Salih Yıldırım, yalnız günümüzde değil, geçmişte de PKK'nın silahlarını bırakması, terörün durması için çaba gösteren bir bilim insanı. Milletvekilliği, bakanlık görevlerinde bulundu. Terörün durdurulması için büyük çabaları oldu. 2003-2005 yıllarında Celal Doğan, Tarhan Erdem'le birlikte silahları susturmak için uğraştı. Dahası DEHAP'ı kapatıp, Türkiye Partisi niteliğinde olacak DTP kurulacaktı. Olmadı. 2017 yılına gelindiğinde, 10 kişilik bir akil insanlar grubu, sorunu çözmek için 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü de bu çalışmaların içinde olmaya ikna etti. Ancak, Ankara Merasim Sokakta PKK'nın bombalı eylemleri her şeyi bitirdi. O çabalar yarım kaldı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarından sonra yeni bir süreç başladı. Prof.Dr. Salih Yıldırım, hemen her siyasi parti lideriyle görüştü. Görüşmelere çok hazırlıklı olarak gitti. Terörün ülkemiz ve dünyadaki boyutlarını aktardı. Şırnaklı Prof. Dr. Salih Yıldırım'ı dinliyorum:

TALEPLER ÖRTÜŞMÜYOR

"Kürtlerin yoğun olduğu yerde Kürt halkının yüzde 93'ü 'Devletimizle, misak-ı milli sınırlarımızla, moral değerlerimizle ilgili 'Bir sorunum yok' diyor. Ama 'Devlet, beni yurttaşı gibi görmüyor, benim değerlerimi önemsemiyor, horluyor, geleceğimle, eğitimle, sağlıklı ilgili kaygılarıma güvence vermiyor.' Yani, Kürt halkının bu konudaki beklentileriyle, terör örgütünün talep ve beklentileri tamamen farklıdır.

'Kürt sorunu' olarak tanımlanan olayda insan hakları ve yönetim sorunu var. Kürtler, Anadolu coğrafyasında kendi benlikleri, öf ve adetlerini, inançlarını, kültürel değerleri ile birlikte üretken yurttaş olarak yaşamak istiyor. Kendi partilerine oy verenlerin yüzde 83, Türkiye genelinde ise 63'ü ise kendilerini ikinci sınıf olarak görüyor.

SİLAH VERİP ADAM ÖLDÜRTEMEZSİNİZ

Terör örgütünün talep ve beklentisi ise dört parçalı coğrafyada (Irak, Suriye, İran ve Türkiye) birleşip Büyük Kürdistan'ı kurmaktır. Terör örgütünün arkasında akıl hocalığını yapan emperyalist ve Siyonist dinamikler var. Onlar 'Kürt sopasını" Devlete karşı kullanıyor ve kendileriyle birlikte olmamızı istiyor.

Örgüt mensuplarının yüzde78'i yoksuldur. Yüzde 21'i eğitimsiz, yüzde 39'u ya ilkokuldan terk ya da ilkokul eğitimlidir. Bu insanlardan ne inançlı müslüman ne de düzgün vatandaş olmalarını bekleyemezsiniz. Bunları insanca yaşam standardına kazandırdığınız, temel hak ve özgürlüklerini sağladığınızda hiç bir Kürdün eline silah verip bir insanı öldürtemezsiniz.

PEKİ KAZANANI KİM OLDU

Terörün ülkemize maliyeti her yönden çok ağır oldu. Bu süreç sonunda kendime ve herkese soruyorum: kim kazandı Hepimiz kaybettik. 2 milyar nüfuslu 63 müslüman devlet var. 250 milyon nüfuslu Türk kökenli devlet var. Ama Türkler ve Kürtler kadar birbirine yakın ve sahip ikinci bir halk ve devlet yok.

Anadolu coğrafyasındaki Türklerin kaderi ile Kürtlerin kaderi birdir. Türkiye dışındaki Kürtlerin kaderi ise uluslararası dış desteğe bağlıdır. Türk-Kürt ittifakı, Ortadoğu'da emperyalist ve Siyonistlerin bütün kirli oyunlarını bozar. Bizi bu coğrafyada etkin ve lider konumda olmamız için verdikleri destek ve uğraşların arkasında Türkiye Cumhuriyeti devletinin lider bir ülke olmaması yatıyor."

SİLAH BIRAKAN ÖRGÜTLER

Yeni sürecin kısa sürede konuşulup gündeme getirilmiş bir konu olmadığını, bu konuda devletin ilgili birimlerinin yürüttüğü yaklaşık iki yıllık bir çalışma olduğunu anlatan eski Bakan Prof..Dr. Salih Yıldırım, açıklamasını şöyle sürdürdü: