Kamu işçisi aldatıldı ilk grev yarın başlıyor

Kamu kesiminde çalışan 600 bin işçi, öyle böyle değil, tam yedi aydır toplu sözleşme bekliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, kamuoyuna bir oran açıklıyor, sonra bir yerlere gidiyor. "Sen ne yapıyorsun" denilince kararından vazgeçiyor. Bu yapılanlar asla devlet ciddiyetine güvenirliğiyle bağdaşmıyor. Nihayet, yarın Türkiye Maden İş Sendikası Eskişehir Eti Maden'de 2 bin, Cumartesi günü de Zonguldak'ta Genel Maden İş Sendikası 2 bin 800 işçiyle greve başlıyor.

Anlaşılan Çalışma Bakanı, oyalama taktikleriyle kamu işçileri ile bağlı oldukları sendikaların arasını açacak. Sanki sendikalar uzlaşmaz bir tavır sergiliyormuş gibi hava veriliyor. Oysa 1 Ocak 2025'ten bu yana başlayan sözleşme görüşmelerinde sendikaları tam 7 aydır oyalıyorlar.

İŞVEREN NE ÖNERİYOR

Kamu işçisinin toplu sözleşmeleri iki yılda bir yenileniyor. Şu anda 2025 ve 2026 yıllarına ait sözleşme görüşmeleri var. 7 aydır süren görüşmelerin bitmemesinin sorumlusu bakanların birbiriyle uzlaşamamasından kaynaklanıyor. Türk İş, önerilerini 27 Şubat'ta Bakanlığa sunmuştu. Çalışma Bakanlığı, birinci altı ay için yüzde 16, ikinci altı ay için yüzde 8, üçüncü altı ay için yüzde 7, dördüncü altı ay için yüzde 5 zam önerdi. Türk İş öneriyi yetersiz buldu. Bakanlığın ikinci önerisi ise şöyle oldu: Birinci altı ay yüzde 17, ikinci altı ay yüzde 10, üçüncü altı ay yüzde 7, dördüncü altı ay için ise yüzde 5 zam önerildi.

Görüşmeleri yürüten Türk İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar ve arkadaşları bu öneriyi de kabul etmedi. Artık iş grev noktasına doğru gitmeye başladı. Açıkçası iktidar kamu işçisinin greve çıkmasını göze alamıyor.

ANLAŞMA SAĞLANDIĞI AÇIKLANDI

Yine görüşmeler yapıldı. Bakan Vedat Işıkhan, kameralar önünde, kamu işçisi için üçüncü zam önerisini açıkladı: Birinci altı ay için yüzde 24, ikinci, üçüncü, dördüncü altı aylar için ise gerçekleşen enflasyon oranında zam yapılması konusunda sendikalarla anlaştıklarını açıkladı. Türk İş temsilcileri zamma "Evet" dedi ve onlar da anlaştıklarını sözleşme bekleyen kamu işçilerin duyurdu.

İşte bu aşamada ilginç gelişmeler oldu. Bakan, zam oranları konusunda bürokratlarıyla son görüşmeyi gerekçe gösterip sözleşmenin imzalanması için toplantıya yarım saat ara verdi. Sonra, bu süre iki saate çıkarıldı. Sendikacılar Bakanı beklerken, Bakanın merdivenlerden adeta koşar adım çıktığı bilgisi geldi. Bakan nereye koşuyordu

BAKAN ZORDA KALDI

Toplu sözleşme sürecinde bazı bakanların yaptığı açıklamalar ve önerildiği belirtilen zam oranları hem sendikaları hem de işçileri büyük bir bilgi karmaşasının ortasında bıraktı. Üstelik bu kriz yalnızca teknik bir hata ile sınırlı değil; işçinin sofrasına, cebine, yaşamına doğrudan yansıyan bir sorun. Yüksek enflasyonun ve hayat pahalılığının ortasında, işçiye sunulan teklif reel alım gücünü korumaktan uzak. Yüzde 11 zam oranı, Temmuz-Aralık 2025 döneminde beklenen enflasyonun sınırında geziniyor. Refah payı mı Söz konusu bile değil. Asgari yaşam koşullarını dahi güvence altına almayan bu teklif, işçiyi enflasyona karşı bir kez daha savunmasız bırakıyor.

Oysa mesele sadece bir yüzde hesabı değil. Mesele, yıllardır alın teriyle kamu hizmeti üreten insanların, emeklerinin karşılığını alıp almadığıdır. Hükümetin enflasyona ezdirmeme söylemi, işçinin pazardaki filesi boş kalınca anlamını yitiriyor. Mutfakta yangın varken, zam oranı olarak kağıda yazılan rakamın bir önemi kalmıyor. Bakanın, işçiyi umutlandırıp ardından hayal kırıklığına uğratması