İmamoğlu: Vereceğiniz oy sadece İmamoğlu'nu seçme oyu değil

Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan çok, "CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı" kimliğiyle öne çıkıyor. Belediye üzerinde var olan siyasi baskılar, İmamoğlu'nun CHP'ye kayıtlı üyelerin katılacağı ön seçimle birlikte arttı. Konuşmalarının ardından hakkında soruşturma başlatıldığı açıklandı. İmamoğlu, yapılanı eleştirince, bu kez yeni bir soruşturma daha açıldığını öğrendi. Derken; İmamoğlu'nun diploması gündeme getirildi.

İmamoğlu'nun diploması, ilk kez 2020 yılında araştırılmaya başlandığı Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) yapılan başvuruyla ortaya çıktı. CİMER, üniversite rektörü İşletme Fakültesi Dekanlığı'na yazmış. Yapılan tüm işlemlerin yasal olduğu anlaşılmış. Ancak "Bir şey olmasa bile bir şey olmuştur" anlayışı sürdürülüyor. İmamoğlu'nun avukatları Prof. Dr. Adem Sözüer ve Mehmet Pehlivan, diploma ile ilgili belgeleriyle cevaplandırılmayan bir şey bırakmadı. O yüzden İmamoğlu'na "Diplomanız için ne diyorsunuz" diye sormadım.

İmamoğlu, bugün saat 14.00'te CHP il, kadın kolları, gençlik kolları başkanlarıyla da bir araya gelecek ve onlara 23 Mart ön seçimiyle ilgili önemli mesajlar verecek. İmamoğlu, aslında bugün Ankara'da gazetecilerle bir araya gelecekti. Ancak yoğun programı nedeniyle bu gerçekleşmedi. İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, CHP Ankara İl Başkanı Ümit Önkol ile birlikte, Zafer Partisi Genel Başkanı Prof.Dr. Ümit Özdağ'ın annesi Gönül, kardeşi Hilal hanımı ziyaret etti. Bu ziyaret hepsini duygulandırdı. İmamoğlu, SÖZCÜ'nün sorularını şöyle cevaplandırdı:

DEMOKRASİMİZ AÇISINDAN BİR MİLAT

- CHP'de ön seçim süreci başladı. Seçime nasıl hazırlanıyorsunuz

Öncelikle ön seçim, Türkiye demokrasisi açısından tarihi bir milat. Sadece Cumhuriyet Halk Partisi ile ilgili söylemiyorum bu milat tarifini. Çünkü bir cumhurbaşkanı adayı ilk kez partinin oylarıyla tercih edilecek, seçilecek. Olağanüstü bir halka dönüşü, halka gidişi gösteren bir yön bu. Yani farklı yönler çizilirken bir kişinin iki dudağı arasında birçok konu siyasi partilerde yön alırken, burada başka bir yön çiziliyor ve deniyor ki benim üyelerim var onlar karar verecek. Bu dünya ölçeğinde de çok az yapılan bir şey. Bu manada Türkiye'de belki de demokrasinin insanların bir araya gelip yaşam kurmanın tarihinin yazıldığı bu topraklara yakışan bir olaydır diye düşünüyorum. Bu manada ben çok önemsiyorum.

DÜZENİ DEĞİŞTİRECEK KİŞİ İÇİN OY KULLANACAK

- Tek adaylı ön seçim olacağı için seçime katılımın az olacağına ilişkin görüşler var. Bunlara siz nasıl bakıyorsunuz

Tam aksine. Bugün ortam gösteriyor ki yaşananlar da ortada Cumhuriyet Halk Partisi üyesi, bir cumhurbaşkanı, partisinin cumhurbaşkanı adayını seçmiyor. Bence şu anki her konuda yargısı, yargıya olan müdahalesi, siyasi kişilere olan müdahalesi, kurumlara, belediyelere olan müdahalesi üzerinden baktığımızda aslında bugünün düzenin değişmesi, değiştirecek kişiyi ve o süreci başlatan bir oy kullanacak.

Yani bugünkü rejim mi, bugünkü sistem mi Bugünkü tercih mi, yoksa bizim tercihimiz mi noktasında bir oy olduğunu düşünüyorum. Bu mesele bu kadar nettir. O bakımdan bizim parti üyemiz bir aday da olsa gidip tamamının oy kullanacağını kullanma niyetinde olacağını- tabii ki tamamı büyük bir iddiadır- ama büyük bir çoğunluğun bu sürece sahip çıkacağını, oyun anlamının çok büyük olduğunun farkında olarak hareket edeceğini düşünüyorum.

BİZE DÖNÜK TACİZLER HİÇ BİTMEDİ Kİ

- Bu arada davalar, soruşturmalar eksik olmuyor. Cumhurbaşkanlığı adaylığınız söz konusu olmasa bunlar yine olur muydu

Yani ben öyle düşünmüyorum. Zaten bu başlamıştı. Yani hiç bitmedi ki. 'İstanbul'un seçimini elimizden nasıl alırsın' diyerek iptal edilen seçimle başlayan bir süreçti. Yani dönün bakın 2019'dan bu yana hangi konulara feryat ettiler Hangi konularda böyle çok orantısız güç kullandılar Nasıl müdahale ettiler Yani minicik bir olayda bakanlarla buraya nasıl yığdılar Ya da bir sonraki seçimde 20'ye yakın bakanıyla Ankara'dan İstanbul'a nasıl göç edildi Yani her aşamasına baktığınızda bu mücadele, bu yargı tacizi, bazen makamların tacizi hiç bitmedi ki.

Bu bağlamda hele hele ekim ayından bu yana İstanbul'da belediyelere dönük operasyonlar, belediyemize dönük yapılan birçok hamle ve onun benzeri birçok süreç hiç değişmedi. Hatırlayın, meclis kürsüsünden daha birkaç sene önce bir bakan çıkıp (Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu) 'Belediyede şu kadar terörist var' dedi başka şeylerde söyledi.

MİLLET HADLERİNİ BİLDİRECEK

6 yıldır, büyük bir mücadele veriyoruz. Evet, son 6 ayda çok daha büyüdü. Dolayısıyla bu ön seçim kararıyla ya da Ekrem İmamoğlu'nun 'Adayım' demesiyle başlamadı. Hızlandı yorumunuza katılabilirim. Yani hızlanabilir ama yavaş ya da hızlı bu süreçlerde ne yaşanacaksa yaşanacak. Millet de bunların haddini bildirecek. Ben öyle inanıyorum. Bunların, bu iktidarın gerçek yüzü ne yazık ki bütün bu süreçlerin bir parçası olmaya aday olan Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu hamlelerini bu millet görecek ve gereken cevabı verecek. Buna çok net inanıyorum. İnançlıyım, inancımdan zerre bir hücre kopmuş değil. Buna çok net inanıyorum.

SORUYORSUNUZ, BEN FERAHLIYORUM

- Dava ve soruşturmalar sizi nasıl etkiliyor, buna karşı ne yapıyorsunuz

Yani açıkçası Saygı Öztürk arıyor, sorular soruyor ben cevap veriyorum; ferahlıyorum. Yani insanlar önümü kesiyor, desteğini beyan ediyor ferahlıyorum. Tabii ki ülkem adına üzülüyorum. Bu sabah, Filistin Belediyeleri ile 1,5 saat dertleştim. Filistin Belediyeler Birliği'ne destek ve kardeşlik protokollerini imzaladım. Yani orada insanlar zulüm içerisinde, bombalar altında, çoluk çocuk, kadınlar ölüyorlar ve katlediliyor ve hatta yurtlarından ediliyor. Bizde yapılan muameleye bakın.

Ardından Portekiz'den , Çin'den, İspanya'dan İtalya'dan misafirlerimizle işbirliklerimizi konuştuk, iş dünyasını konuştuk. Bir sürü konuları paylaştık. Belediye başkanları Avrupa Parlamentosu üyeleri sadece bugünü anlatıyorum. Bütün bunları konuşurken biz nelere maruz kalıyoruz.