İktidar, sorunların kaynağına dönüştü
Suat Kılıç, tam 21 yıl AKP'de siyaset yaptı. AKP'nin Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcılığı'nda bulundu. 2002'den 2015 yılına kadar üç dönem milletvekilliği yaptı. Bu süreçte Gençlik ve Spor Bakanlığı, Anayasa ve Adalet Komisyonu üyeliği yaptı. Gün geldi, partisinden ayrıldı, Yeniden Refah Partisi'nin Genel Başkan Yardımcısı oldu.
AKP'de önemli görevler üstlenen Suat Kılıç'a, neden ayrıldığını ve eski partisini şimdi nasıl gördüğünü, partinin uygulamalarına daha çok hangi konularda karşı olduğunu sordum. İşte Kılıç'ın anlattıkları:
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç SÖZCÜ Medya Grubu Ankara Temsilcisi ve yazarımız Saygı Öztürk'e gündemi değerlendirdi.
AKP İKTİDAR YORGUNU
- Temelde esas mesele AKP'nin metal ve mental (zihni sürekli meşgul eden yorgunluk ve durulma aşaması) yorgunluğudur. Bunu net olarak söylüyorum. Kalan her şey aslında bunun yansıması. Metal ve mental yorgunluk olunca kuruluş değer ve hedeflerinden de ister istemez uzaklaşmalar beraberinde geliyor. Bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar yoruluyor ama iktidarın kendisi de yoruluyor. Ulusal yorgunluk da bunun beraberinde oluyor. Hata yapılmazsa yorgun iktidardan kurtulmak kolay.
BEŞER YILLIK İKİ DÖNEM
- Türkiye tarihi bu kadar uzun süreli bir iktidara teslim edilmedi. Bu döneme bakarak benim kanaatim şu: Hangi iktidar bu kadar uzun süre iş başında kalırsa kalsın bu ve daha fazla sorunlarla yüzleşmeye mahkum kalırız.
- Güçlendirilmiş parlamenter demokratik sisteme dönüş yapılmalı. YRP olarak başkanlık sistemini de savunan bir siyasi partiyiz. Eğer başkanlık sisteminde kalacaksak da Cumhurbaşkanlığı dönemi beşer yıllık iki dönemle mutlaka kısıtlanmalı. "Vay efendim erken seçim olursa üçüncü defa..." gibi konular konuşulmamalı, ne surette olursa olsun iki dönemle kısıtlanmalı.
- Başkanlık olacaksa; Türk tipi, Fransız tipi diye olmuyor. Dünya, literatürüne Amerikan başkanlık modeliyle girmiş. Yardımcısı başkan ile birlikte seçilir ve her ne olursa olsun başkanın yerine seçilmiş yardımcısı gelir. Bunun için anayasanın değişmesi gerekir. Şu an bunun olması mümkün değil.
TARTIŞMAYI CHP BİTİRİYOR
- Ben konuya hukukçu olarak bakıyorum. Siyaset 2014'deki seçimde Erdoğan'ın hakkını yemedi. Çünkü o eski anayasaya göreydi. Bunu, CHP dahil herkes kabul etti. Erdoğan'ın, erken seçim kararı alındığı takdirde dördüncü dönem hakkının olduğunu Özgür Özel söylüyor, "Al erken seçim kararını, çık yarışalım" diyor. Dolayısıyla bitti, onu tartışmanın bir anlamı kalmadı. Bazen tartışmayı ana muhalefet bitiriyor. Ana muhalefet bir siyasal tezi kabul ettiği anda ülkede tartışmayla ilgili iktidarın işine yarıyorsa o tartışma sona eriyor. "Erken seçim kararı alındığında Sayın Cumhurbaşkanı'nın dördüncü dönem hakkı var" tartışması bu yönüyle sona erdi. Artık öyle bir tartışmaya gerek yok. Ana muhalefet tartışmayı bitirdi. Bize göre de hakkı var ama anayasa değiştiğinde iki tane beş yıllık dönem olmalı ve cumhurbaşkanı kim olursa olsun üçüncü dönem hakkı erken seçim kararı alınsa dahi doğmamalı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan'ın aday olacağını, başka aday lehine çekilme gibi bir ihtimal olmadığını kaydeden Kılıç, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
HER KESİME GİDİYORUZ
- Partimizin Meclis'e girmesi konusunu da milletimizin vicdanına bırakacağız. Kamuoyu yoklamalarında partimizin oy oranı yüzde7'lerde gözüküyor. Daha da yukarıya çıkarmanın çalışmalarını yürütüyoruz. Sokaktayız, halkın arasındayız, çarşı-pazar, esnaf ziyaretlerini yapıyoruz. Anadolu Buluşmaları ile 81 kente ulaşıyoruz. STK'ları, meslek örgütlerini, medyayı ziyaret ediyor, demokrasi ve hukuk çağrısı yapıyoruz. Ekonomik çöküşten çıkış reçetesinin anlatıyoruz.
- Özellikle yabancı yatırımcı için en temeldeki problem Türkiye'nin dışa kapanması, hukuktan uzaklaşması, hukuk güvenliğini sağlayamaması, şeffaflığını yitirmesidir. Bu yönüyle 2000'li yılların başında sorun çözen iktidar, son yıllarda bizzat sorunun kaynağına dönüştü.
İMRALI DIŞINDA BİR HAYATI YOK
Suat Kılıç, 99'dan beri İmralı'da tutuklu bulunan PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın TBMM'ye gelip terör örgütünü lağvettiğine ilişkin çağrısına ve ev hapsine neden karşı çıktıklarını da anlattı: "40 bin şehidimiz var. Teröriste af çıkartmak siyasetin ya da devletin karar vereceği bir konu değil. Şehit ailelerinin, yetimlerin, uzuvlarını yitirmiş gazilerimizin görüşü alınmalı, onların vicdanına başvurulmalı. 'Ben devletim, affettim' yetkisini benimsemiyoruz, kabul etmiyoruz. 'Silahları bırakın' çağrısı İmralı'dan da yapabilir. Teröristbaşı için İmralı dışında bir hayat, Yeniden Refah Partisi'nin kabul edeceği bir seçenek değildir."
TEMELİNDEN ÇÜRÜK İTTİFAK
- Olası bir anayasa değişikliğini yapabilmek için DEM Parti'nin desteğini almak adına 'Öcalan'a özgürlük' hayali kuruyorlarsa bu temelden çürük bir ittifak olur. PKK zaten miadını doldurmuş bir terör örgütü. Hâl böyleyken 'PKK bitti, YPG bitmeden PKK'nın bitmesi' bir anlam ifade etmiyor. Aslolan Suriye'deki YPG'dir. 100 bine yakın silahlı militanı var. PKK paralelindeki bu örgütün kurucusu da Abdullah Öcalan'dır. Burada PKK'dan kurtulup öbür tarafta YPG terör örgütüyle karşı karşıya kalacaksak, böyle bir barış bizim için kalıcı barış değil, göstermelik olur.