Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan albay rütbesiyle emekliye ayılan Orkun Özeller, farklı bir askerdi. İncirlik Üssü'nde görevi bittiğinde ABD'li komutan tarafından kendisine törenle plaket verildi. Albay, plaketi aldı, mikrofona geçti, terör örgütüne verilen silah ve destekle askerlerimizin şehit edildiğini, vatandaşlarımızın öldürüldüğünü belirtti ve "Bu durumu protesto ediyor, verdiğiniz plaketi iade ediyorum" dedi. Törende buz gibi bir hava esti. Albay, oradan ayıldı.
Emekliye ayrıldıktan sonra boş durmadı. Halkı terör konusunda bilgilendirmek için konferanslar verdi. Yaptığı sosyal medya paylaşımları büyük ilgi gördü. Bu paylaşımlarından birisinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi eleştirdi. Hakkında yapılan suç duyurusu üzerine Ordu'da tutuklandı. Daha sonra Silivri 9. Numaralı Cezaevi'ne konuldu, 57 gün kaldı. İlk duruşmada beraat etti.
ÖNEMLİ UYARILAR
Yıllarca teröristle mücadele etmiş, bunu yaparken bölge halkıyla yakın ilişki kurmuş olan Orkun Özeller'in yaşanan süreçle ilgili bazı kaygıları var. Geçmişte 'Hendek operasyonları'nı yaşamış olan Özeller şunları anlattı:
"PKK terör örgütü başı Öcalan'ı eğer siz bütün Kürtlerin lideri, temsilcisi pozisyonuna getirirseniz bu sefer toplumda her Kürt kökenli vatandaşımız terörle ilişkilendirilmiş hale gelir. Bu da toplumda Kürt kökenli vatandaşlarımıza bir ikircilik katar. Ciddi anlamda Türk-Kürt çatışmasına doğru gidecek süreci doğurur. Bunu tribünlerden anlıyoruz. Tribünlerde yapılan tezahüratlar Türk milletinin bu durumdan ne kadar rahatsız olduğunun ifadesidir. Eğer siz Öcalan'ı Kürtlerin lideri pozisyonuna getirirseniz bu sefer her Kürt'ü teröristmiş gibi görmeye başlayacağız. Ondan sonra insanlar bir gerginlik ortamı Allah göstermesin bir Kürt'ün evinin kundaklanması ki bu suni maksatla da yapılabilir, birileri eğer canını kaybederse işte o zaman Suriye gibi bir çatışma durumu söz konusu olacaktır."
FELAKETE GÖTÜRÜR
Allah korusun böyle bir durum Türkiye'yi bir felakete götürür. Ama burada üzerinde durmamız gereken diğer bir konu da devletinin yanında durmuş, terörle mücadelede yer almış Kürt kardeşlerimizin durumudur. En çok sıkıntıyı onlar yaşayacaktır. ünkü her iki taraftan da darbe göreceklerdir. Bunun faturası en çok onlara çıkacaktır. Bu insanlara, halkımıza yazıktır, günahtır. Bu süreç sosyolojik olarak incelendiği zaman toplumu götüreceği yer maalesef bir çatışma ortamıdır. Bu da zaten istenen Büyük Orta Doğu Projesi'nin nihai sonudur.
Aslında barış diye yola çıktıkları bu süreç Türkiye'yi kan gölüne, gözyaşına götürecek bir süreçtir. Tıpkı nasıl 'Barış' diye 2013'te yola çıktılar ve 'Hendek operasyonları'ndaki durumları yaşadık, insanlar hayatlarını kaybettiler. Aynı şeyin bugün de tekrarlanması söz konusudur. Aktörler aynıdır, oyun aynıdır, sonuç da farklı olmayacaktır. Türk milletinin bu konuda toplumumuzun duyarlı olması ve bu süreci durdurmamız gerekiyor. Bu ülkemizin tek kurtuluş yoludur."
ESİRGENEN BİR BARDAK AY
Ordu Cezaevi'nde mahkumlar Orkun Albayı el üstünde tuttu. Onlar için, "Evet suç işledikleri gerekçesiyle cezaevindeler ama inanın hepsi vatansever insanlardı" diyor. Orkun Albay, Ordu'dan, Silivri'ye götürülürken hem çok üzüldüğü hem de çok mutlu olduğu iki olayı ankırı'nın bir ilçesinde yaşadı. Konuşmakta zorlandı, gözleri doldu:
"Ordu'dan sabahın erken saatinde İstanbul'a gitmek üzere jandarma binbaşının nezaretinde, yola çıktık. Ellerim kelepçeli. Saat 12.00 civarında ankırı'nın ilçesinde jandarma karakolunda durduk. Tuvalete kelepçeli olarak götürüldüm. Kelepçemi açtılar, çıkışında geri taktılar. Araca bindirildim. 'Araçta kumanyan var, yiyebilirsin" dediler. Yedim. Yine kelepçem takıldı. Ben de o esnada 'Bir bardak çay varsa alabilir miyim' dedim. Oradaki binbaşı, beni nakleden binbaşıya sordu. Tabii ki bana çay may gelmedi. Yani, binbaşı verdirtmedi. Biz teröriste bile ateşin başında çay ikram etmiş merhametli askerleriz. ok şaşırdım, çok üzüldüm. Demek ki bunları yaşayacakmışım...
KELEPELİ ASKER SELAMI
"Ben, ışıldıkları olan, arkası zırhlı sivil plakalı minibüste oturuyorum. Camdan dışarı bakıyorum. Benim iki-üç metre uzağımda sivil giyimli bir personel var. Bir subay olduğu belli. Gözlerimin içine bakıyor. Ama böyle gözünü kırpmadan bakıyor. Baktı, baktı, baktı...
Ben de ona bakıyorum sürekli. Sonra elini kaldırdı. Bir asker selamı çaktı bana. Ben de kelepçeli ellerimle asker selamı aldım. ok duygusal bir andı. Sonra dedim ki, 'Kelepçeli ellerle selam alıp, selam vermek de bana nasip oldu. Benim için gururdur' dedim. Gözyaşlarımı tutamadım. ok duygulu bir andı. Ondan sonra ayrıldık oradan.
Tutukluluğumun 57. gününde tahliye oldum. Ordu'ya döndüm. Sonra bir gün Ordu'dan İstanbul'a aracımızla giderken, eşime, 'Bana selam veren, ama çay verilmeyen jandarma karakoluna uğrayalım. ankırı sınırları içerisinde bir jandarma karakolu.' Eşim de gitmemizi istedi. Biz yolumuza devam ederken, sosyal medya hesabına bakıyordum. Mesaj kutusu full dolmuş vaziyette.
MESAJ KUTUSUNDA O ASKER
Rastgele bakıyorum. Bir mesajı açtım. 'Komutanım ben, siz Ordu'dan Silivri'ye nakledilirken durduğunuz karakoldaki personelim. O gün özgür değildiniz. Sizi kucaklayamadım. Ama artık özgürsünüz. Size bir kucak borcum var. İstediğiniz zaman karakolumuza gelip çay içebilirsiniz' diye yazmıştı.
Eşime, yazdıklarını gösterdim. Hanım başladı ağlamaya. Ben de ağladım. Bu nasıl bir şey... Biz bunu konuşurken böyle bir mesajı tesadüfen görmüş olmak. Eşim dedi ki 'Ben bu karakola bir tepsi baklava yaptıracağım.' Ben de çok iyi olacağını söyledim. Neyse biz baklavamızı falan aldık. Yola çıktık. Karakolu ziyaret ettik. ocuklar sarıldı. Fotoğraflar çektirdik. Gecenin yarısıydı. Yani daha sonra yine aynı askerden mesaj aldım: Komutanım size can feda diye yazmış.
KELEPENİN ANLAMI YOKTU

3