Devlet kadrolarında doldur-boşalt yöntemi
Pazar günü, 1 milyon 864 bin 867 kişi Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS) katıldı. Tasarruf önlemleri kapsamında kamuya personel alımı en aza indirilse bile yüz binler, bir umutla sınava hazırlanıyor ve giriyor. Ama sınavda başarılı olmak kamu görevine başlamaya yetmiyor.
Sınavda başarılı olanların önünde, "mülakat engeli" var. Sizin sınavda yüksek puan almanız da bir işe yaramıyor. "Yüksek puan aldın ama gel bakalım bir de mülakatta görelim" deniliyor. Mülakatta garip garip sorular yöneltiliyor. Sonuçlar açıklandığında o listede yer alamadığını görüyor. Çünkü, arkasında siyasi desteği yok. Sonra, umutla yeniden sınava, puanı yüksek olursa mülakata çağrıldığında yine değişen bir şey olmuyor.
KAĞIT ÜSTÜNDE BAŞLATILIYOR
Bir de KPSS'ye hiç katılmayan, ama bürokraside hızla yükselenler var. Örneğin valilik özel kalem müdürü, belediye başkanı özel kalem müdürü, Bakanlık Basın Müşavirliği gibi yerlere girebilmek için sınav koşulu yok. Yani, başkaları o görevlere gelebilmek için çaba gösterirken, onlar siyasi destekle kısa bir süre o görevlerde bulunduktan sonra bakıyorsunuz bir bakanlığa genel müdür yardımcısı, daire başkanı olarak geçiyorlar.
İşte, AKP döneminde "Şahsa bağlı kadrolara doldur-boşalt" yöntemi uygulanıyor. Önce valilik, belediye özel kalem müdürlüklerinde göreve başlatılıyor, bazıları sadece kağıt üzerinde göreve başlıyor görünüyor. Ardından falanca bakanlıkta önemli bir göreve ataması yapılıyor. Tabii bu geçişlerin sağlanması için belediye başkanının iktidar partisinden olması gerekiyor. Bu haksızlık, hukuksuzluk yıllardır sürüp gidiyor. Kimse de buna "Dur" demiyor.
ÖRNEK TRABZON'DAN
Trabzon'da bir milletvekilinin eşinin bürokraside nasıl jet gibi yükseldiğini yazmıştım. O da AKP'li başkan döneminde Ortahisar Belediyesi'nde özel kalem müdürlüğü görevine getirildi. Aradan 6 ay geçmeden aynı kişi Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne atandı. Eşi, AKP'den milletvekili seçilince, aynı kişi Trabzon'dan bu kez Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne atandı.
Bu atamanın arkasında Süleyman Soylu vardı. "Milletvekilinin eşi jet gibi yükseldi" diye yazdığım gün, dönemin İçişleri Bakanı, asla bir bakana yakışmayacak biçimde sosyal medyadan hakaret yağdırdı. Milletvekiline aleyhimde yüklü miktarda tazminat davası açtırıldı. Allahtan ülkemizde hakimler var. Mahkeme, tazminat talebini reddetti. Davayı istinafa taşıdılar. O da reddedildi. Basın Konseyi'ne götürdüler, hiçbir hakaretin söz konusu olmadığı belirtildi.
En çok üzüldüğüm, doğru olduğunu bilmelerine rağmen Trabzon'da bazı yazarlar Soylu'nun ve milletvekilinin gözüne girmek için yazdılar da yazdılar. Ama hiçbiri davanın sonucuyla ilgilenmedi. O milletvekili de son seçimde aday gösterilmedi. Önceki gün Resmi Gazetede görevden alınma kararnameleri arasında, Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürü de vardı.
YİMPAŞ'TAN DHMİ GENEL MÜDÜR YARDIMCILIĞI'NA
Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Trabzon-Düzköy'den. Bir hemşehrisini Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdür Yardımcılığı'na getirdi. Aslında bunda garipsenecek bir durum yok. Çünkü, atamaların nasıl yapıldığını bilmeyenimiz yok. Ancak bu atamadaki garipliklerden söz edelim.
Bir dönem adından sıkça söz ettiren, merkezi Yozgat olan YİMPAŞ şirketi vardı. Bu, yalnız yurtiçi değil, yurtdışında da mağazalar açmıştı. Trabzon'da YİMPAŞ'ın şube müdürlüğüne, Trabzon Belediye Başkan Yardımcılığı döneminde, oğlu Mustafa Akkaya getirilmişti.
YİMPAŞ'ın zora girmesinden sonra Mustafa Akkaya da Azerbaycan'dan üniversite diploması aldı. Orhan Gümrükçüoğlu döneminde, Akkaya özel kalem müdürü yapıldı. Kısa süre sonra aynı kişi Genel Sekreter Yardımcılığı'na vekaleten atandı. 12 daire başkanı kendisine bağlandı.