Bu tablo, facianın geleceğini göstermiyor mu

İliç'in Çöpler köyünde maden aramasına başlamadan önce köyü başka bir yere taşıdılar. Onları ikna edebilmek için evlerini ahırlarını yaptılar. Her haneden en az bir kişiye madende iş verildi. Böylece bir kaçı hariç vatandaşların sesi kesildi.

Küçükbaş hayvan üretimi, ticareti yapan, Erzincan'ın başta ünlü tulum peyniri olmak üzere değişik peynirlerini üreten Şavaklar, yaz aylarında sürülerini İliç-Ovacık ilçeleri arasındaki meralarda otlatırdı. Bunların önemli kısmı maden sahası içinde kaldı. Köylülere yine iş garantisi verildi. İliç'e iki kilometre uzaklıkta Yeşilyurt köyü inşa edildi. Onları da susturdular.

OLMADIK EZİYETLER

Maden şirketi kullanılacak bütün ağır iş makinalarını kiraladı. Köylülerin sesini kesmek için kamyonlar aldırıp iş garantisi verdi. Bu arada sosyal sorumluluk projesi adı altında köylülere değişik desteklerde bulunuldu. Hemen herkes susturuldu. Ama sesini kesmeyen, güce meydan okuyan Sedat Cezayirlioğlu ve onun mücadelesine destek olanlar da vardı. Onları para, güç susturamadı.

Bilseniz Sedat Cezayirlioğlu'na TCDD'de çalıştığı dönemde madencilerle uğraşmaması, sesini kesmesi için ne eziyetler edildi. O, TCDD'de çalışan bir makinistti. Altın üreticileriyle mücadeleden uzak kalsın diye görev yerini sıkça değiştirdiler. Hakkında soruşturmalar eksik olmadı. Sonunda emekliye ayrıldı ve mücadelesini kaldığı yerden sürdürdü. Zaman, mücadele edenleri haklı çıkardı çıkarmasına ama neye yarar ölen öldü, tehlike büyüdü. Daha kim bilir neler olur

YILDA 35-40 TON ALTIN

Ülkemizde 20 altın maden şirketi var. Bunların bir kısmı gelişmiş ülke standartlarına uygun üretim yaparken, bazıları işi daha ucuza mal etmek için ilkel yöntemleri kullanmaya devam ediyor. Burada ilgili bakanlıkların denetimi yeterince yapmadığı ya da eksikliklerin üzerine yeterince gitmediği anlaşılıyor.

İliç'te yaşanan altın madeni kazasının nedenleri, ihmaller zinciri soruşturma raporlarında yer alacaktır. Görünen o ki, gerekli önlemler alınmış olsa bu felaket yaşanmazdı. Kazanın ardından konuştuğum madencilik sektöründeki uzman bazı isimlerden teknik ayrıntıya girmeden olanları aktarayım.

Ülkemizde yılda ortalama 35 ile 40 ton altın bu yöntemlerle elde ediliyor. Bunun parasal değeri 2,5-3 milyar dolar civarında. Türkiye 35-40 ton altın üretiminin yanı sıra yılda ortalama 25-30 milyar dolarlık altın ithal ediyor. Bunların bir kısmı ülkemizde işleniyor ve yurtdışına satılıyor. Tonlarca taş-toprak arasından altın bulunmaya çalışılıyor. Bir ton toprağın içinde yarım gram altın elde edilmesi bile büyük başarı görülüyor.

EN GÜVENİLİR OLANI TANKLAR

Ülkemizde bazı işletmelerde uygulanan "Tank Liçi" yönteminde, üretilen cevher, çelikten yapılma büyük tanklar içerisinde ayrıştırma işlemine tabi tutuluyor. Dolayısıyla zenginleştirme işlemi sırasında kullanılan siyanür, tank liçi içerisinde kalıyor, havaya, suya, doğaya ve çevreye bulaşması ve sızması önleniyor. Bunu yapabilmek için cevherdeki tenör (değerli metal miktarı) oranında, bir tonluk kayaçta 3 veya 4 gram altın bulunması halinde madenci bu yatırımı fizibıl görüyor.

İliç'te olduğu gibi "Yığın liçi" kullanılıyor. Bunun başarıyla uygulanması için daha proje aşamasında önlemler gerekiyor. Bunlar yapılmazsa toprağın nasıl aktığını korku filmi izler gibi izleriz. Cevherin serileceği alanının çok iyi seçilmesi, toprak kayma riskinin olduğu yerlerde bu riskin sıfırlanması, kaymaya karşı alınması gereken bir sürü önlem var.

SENSÖR VE RADARLAR

Sensör ve radarlarla olası toprak ve su hareketliliğinin anlık ölçülmesini sağlayan teknolojik imkanlarla, uluslararası standartlara sadık kalınarak madencilik yapılması durumunda bu tür kazaların önüne geçilebiliyor. O sensörün tanesi 100 bin dolar, radar 500 bin dolar. Bunlar kullanıldığında toprak ve su hareketleri görülüyor ve buna göre önlemler de alınabiliyor. Ancak; sistemler pahalı diye her madenci bunları ya hiç kullanmıyor ya da sınırlı sayıda veya göstermelik olarak kullanıyor.