Benzin döktükleri yangını su tabancasıyla söndürmeye çalışıyorlar

İbrahim anakçı, 2003-2014 yılları arasında Hazine müsteşarı olarak görev yaptı. Ali Babacan'ın hükümetten ayrılmasından sonra Dünya Bankası'nda Türkiye'yi guvernör (Kamu kuruluşunu yöneten kimse) olarak temsil etti. Daha sonra İslam Kalkınma Bankası'nda görev yaptı. anakçı, 2014-2016 yılları arasında ABD'de Türkiye ve 7 Doğu ve Orta Avrupa ülkesini temsil eden IMF'de icra direktörlüğü görevinde bulundu. 2017-2019 yıllarında İslam Kalkınma Bankası'nda "Özel Danışman"lık yaptıktan sonra emekli oldu.

Emekliye ayrıldı ama İbrahim anakçı ekonomiden hiç uzak durmadı. Hatta daha fazla çalışmaya başladı. Genel başkanlığını eski Bakan Ali Babacan'ın yaptığı DEVA Partisi'nde Genel Başkanvekilliği görevini sürdürmeye başladı. Babacan ve anakçı dönemi ekonomide yine "İyi yıllar"dı. Onlar, şimdi bozulan ekonominin nasıl düzeltileceği konusumda görüşlerini açıklıyor. Sözleri ekonomi çevrelerinde dikkate alınıyor ama uygulamanın içinde olmadıkları için sözleri de havada kalıyor.

DENEY TAHTASI OLDU

DEVA Partisi'nin hemen her konuda çalışma grupları var. Hangi konuda ne gibi sorunlar olduğu tek tek belirlenmiş, buna göre de çözüm önerileri hazırlanmış. Sorunlar ve çözüm önerileri için 40'a yakın kitapçık hazırlanmış. İbrahim anakçı, ekonomomideki son gelişmeleri SÖZCÜ'ye şöyle değerlendirdi:

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilip sayın Cumhurbaşkanının 'Verin bana yetkiyi görün bereketi, yönetimi' demesinden sonra Türkiye'de tutarlı, gerçekçi, samimi bir ekonomik politika ve program uygulanmadı. Türkiye ekonomisi adeta o yıldan sonra bir deney tahtası gibi, bir deneme yanılma alanı gibi görüldü. İzlenen yanlış politikaların Türkiye'ye ağır bedelleri oldu. Kur korumalı mevduat başta olmak üzere ilk kez genel başkanımız Ali Babacan'ın 130 milyar dolar olarak açıkladığı kayıplar oldu. Belki de daha fazla rezervler yakıldı.

GÜVEN SORUNU ÖZÜLMEDİ

Sayın Mehmet Şimşek, iki yılı aşkın süredir Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinde. Bu sürede de Türkiye'nin gerçek sorunlarının çözüldüğü daha güçlü, istikrarlı bir döneme girildiğinin işareti yok. Ekonomide Merkez Bankası ağırlıklı, faiz odaklı politika izleniyor. Bu politika ile bir şekilde kuru kontrol altında tutuyorlar. Finansal kriz oluşmasının önüne geçmeye çalışıyorlar. Yani finans tarafına baktığınız zaman belki işler biraz kontrol altındaymış gibi bir izlenim ortaya çıkabiliyor.

Reel ekonomide bambaşka tablo var: Sanayide sıkıntılar büyük, konkordato haberleri peş peşe geliyor. İşsizlik çok ciddi bir sorun. Dünyada en yüksek politika faizi veren ülkesiyiz. Enflasyonda yine ilk sıralardaki beş-altı ülke arasındayız. Bu dönemde Mehmet Bey'in, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın hatalarından birisi de güven sorununu çözememeleri oldu. Yani güvensizlik devam ediyor. Bakın halen daha çıkıp güvenilir olmayan rakamlar üzerinden bir başarı hikayesi yazmaya çalışıyorlar. Rakamlarla gerçekler farklı olunca gerçekler bir yerlerden patlak veriyor.

BU, BAŞARI HİKAYESİ DEĞİL

Yüzde 5'in altındaki büyüme başarı hikayesi değil, resesyondur (Ekonomide durgunluk, genel bir düşüş olduğunda ortaya çıkan bir iş döng