Toplam 27 yıldır aralıksız Belediye Başkanlığı görevinde bulunan Muhittin Böcek, Antalya'da iki kez üst üste Büyükşehir Belediye Başkanı da seçilmişti. Düğünde, cenazede, dar gününde, zor gününde Muhittin Böcek hep vatandaşın yanında oldu. Pandemi döneminde hemen her gün Böcek'in öldüğü haberleri yayıldı. O, zor günleri atlattı, ikinci hayatına başladı. Yaşadıklarını, uğradığı ihanetleri de bir kitapta topladı. Oğlunun, eski eşine aldığı 30 milyon liralık ev nedeniyle Muhittin Bey gözaltına alındı ve tutuklandı.Oysa bunun hesabı suçlanan oğlundan sorulmalıydı.
Muhittin Bey'in sağlık durumunun iyi olmadığını, pandemi döneminde yaşadıkları nedeniyle sağlığının bozulduğu biliniyordu. Cezaevinden yazdıklarını okuyunca gözlerim doldu. İçimden "Bu günler de geçer Muhittin Başkan" dedim. Onun, mektubunu okuyalım:
BAŞARILARIMIZ RAHATSIZ ETTİ
"Sevgili Dostum; Bu satırları, sessizce yürüttüğüm onurlu mücadelemin sesini duyurmak, hakkımda yaratılmak istenen algı oyunlarına karşı gerçeğin bir nefes kadar yakınımızda olduğunu göstermek için kaleme alıyorum.
Bildiğiniz üzere, Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarına yönelik sistematik itibarsızlaştırma girişimleri kapsamında ben de hedef haline getirildim. Adımın dahi geçmediği bir iddia nedeniyle tam 27 gündür özgürlüğümden yoksun bir şekilde cezaevindeyim. Bu, sadece şahsıma değil, yıllardır gece gündüz demeden hizmet ettiğim halkımıza karşı da bir haksızlıktır.
Tam 6 dönemdir, hemşerilerimin desteğiyle yürüttüğüm belediye başkanlığı görevimde alnım açık, başım dik bir şekilde hesap verdim. Harcadığımız her kuruşu, milletin menfaatine kullanarak kentimizi birlikte büyüttük, birlikte güzelleştirdik. Ancak anlıyoruz ki bu başarılarımız, bazı çevreleri fazlasıyla rahatsız etmiş.
SİYASİ KUMPASLARLA
Şimdi, adı sanı belirsiz iftiralarla, kurgulanmış senaryolarla, siyasi kumpaslarla tutsak edilerek, hem şahsımın hem de temsil ettiğim iradenin itibarsızlaştırılmak istendiğini görüyoruz. Ne var ki bizler, halkımızın gönlünde yer etmiş bir anlayışın temsilcileriyiz.
Ülkemizde son dönemde yaşanılanlar hukukun güvenilirliğini her geçen gün yıpratsa da ben adalete olan inancımı bugün de koruyorum. Bu yaşanılanların geçici bir durum olduğunu biliyorum. Bağımsız yargının, er ya da geç, gerçekleri ortaya çıkaracağına yürekten inanıyorum.
Ancak bu süreçte sağlığım her geçen gün biraz daha bozulmakta ve durumum, artık sadece hukuki değil aynı zamanda hayati bir meseleye de dönüşmüş durumda. Hepinizin bildiği gibi, 108 günlük Covid döneminde 90 gün boyunca yoğun bakımda kaldım. O günlerin izleri, bugün hâlâ bedenimde taşımakta olduğum kalıcı hasarlara dönüştü. Akciğerlerimdeki tahribat nedeniyle kapalı alanlarda soluk almakta güçlük çekiyor, zaman zaman oksijen tüpüne ihtiyaç duyuyorum. Uzun süredir şeker ve tansiyon hastasıyım; son değerlerimde böbrek değerlerim yüksek çıktı. Aynı zamanda prostat ve kolesterol sorunu yaşıyorum. 28 Mayıs'ta 3. anjiyomu oldum. Günde 14 ilaç kullanıyorum. Covid'in ardından ciddi kas kaybına uğradım, düzenli fizik tedavi ile yaşam kalitemi sürdürebiliyordum. Şu anda bu tedaviden de mahrumum.
O ZAMAN DAHA ÇOK ÜZÜLÜYORUM
Evet, vatandaş Muhittin Böcek olarak sıcak havada daha da ağırlaşan cezaevi şartları nedeniyle tansiyonum yükseliyor, zorlanıyorum ama ülkemizde tansiyonun yükseldiğini görünce daha çok üzülüyorum. Ben cezaevi şartlarında nefes almakta zorlansam da ekonomik zorluklarla mücadele eden insanlarımızın da nefes alamadığını biliyorum.
Hemşerilerimizin bir nebze de olsa nefes alabilmesi adına hep onların yanında oldum. Sosyal belediyeciliğin en güzel örneklerini sergileyerek ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızı yalnız bırakmadık. Evine ekmek bile götürmekte zorlanan anne babalar bir nebze de olsa rahat nefes alabilsin diye çocuklarımıza ücretsiz Halk Süt ve bebeklerimize Halk Mama desteği verdik.
Ömrümün yarısından fazlasını ülkesine hizmet ederek geçirmiş ancak emekli olunca adeta kaderine terk edilmiş emeklilerimiz keyifle bir bardak çay içebilsin diye Emekli Kahveleri açtık.