Fazıl Say'daki yıldız tozu

Ünlü sanatçımız Fazıl Say çok tuhaf bir polemiğin içinde. Ardı arkası kesilmiyor. Biz onu böyle düşük atışmaların içinde değil, sahnelerde işini mükemmelen yaparken daha çok seviyoruz. Ama yıldız tozu işte... Her konuda olduğu gibi bu konuda da ekseriyetten farklı. Demek tutamıyor kendini.Sanki kristalden bir yıldız patladı, tozları evrene dağıldı. Bir kısmı dünyaya düştü, düşmeye devam ediyor. Bu yıldız tozları toprakla buluşur buluşmaz filizleniyor ve çok erken yaştan itibaren diğerlerinden farkını ortaya koyuyor.Bunlardan biri 1970'te ülkemize düştü. Ankara'ya. 4 yaşında piyanoya başladı. Onu hemen konservatuvarın özel yetenekli çocuklar bölümüne aldılar. 8 yaşında televizyonda kendi bestesini çaldı. 24'ünde genç konser solistleri Avrupa birincisi...25'inde dünya birincisi...Yıldız tozu dünyanın her yerinde hemen fark ediliyor. New York, St. Petersburg, Viyana Filarmoni, Fransa Ulusal Orkestrası gibi orkestralar eşliğinde konserler verdi.Bugün uluslararası çapta yaşayan en büyük müzik dâhimiz Fazıl Say.Dünyanın her yerinde biliniyor ve saygı görüyor. Hangi ülkeyi istese ertesi gün vatandaşlığı hazır. Öyle bir değer.Bu ünlü sanatçımız çok tuhaf bir polemiğin içinde son günlerde. Polemiğin nedeni klasik müzik dergisi Andante'de Fazıl Say'ın Beethoven yorumu hakkında çıkan bir eleştiri yazısı. Bir yanıyla göz yaşartacak kadar güzel: Ülkede Beethoven yorumlaması üzerinden tartışma yaşanıyor.Bir yanıyla da yine göz yaşartacak kadar sakil: Çünkü Fazıl Say ve derginin yayın yönetmeni Serhan Bali birbirini saldırganlıkla, kışkırtıcılıkla, hadsizlikle, kifayetsizlikle, yandaşlıkla suçluyor. Sosyal medyada 1, 2, 3... şeklinde paragraflarca döşenen metinlerin ardı arkası kesilmiyor. Öyle ki takip etmekten yorulduk.İşin teknik boyutuna girecek bilgim yok. Ama insani yönüne baktığımızda şöyle bir tablo ortaya çıkıyor:Fazıl Say haksız. Çünkü sen bütün dünyanın kabul ettiği bir müzik dehâsısın. Bırak bir derginin bir sayısında da olumsuz bir yazı çıkıversin, n'olacak Madem kifayetsiz buluyorsun, "He he" de geç. Ne bu şiddet, bu celalEleştiriyi yapanların müzisyen olmadıkları için böyle bir yazı yazmaya haklarının olmadığını savunuyor Fazıl Say. Olur mu öyle şey canım O zaman şef olmadığı için Vedat Milor da restoran eleştirmesin... Oyuncu olmadığı için Atilla Dorsay da sinema eleştirmesin mesela. Hele mali müşavir Naim Dilmener toptan bütün müzik arşivini silsin. Ayrıca "Gelin de sizi bir müzik sınavından geçireyim" gibi bir üslup da yakışmamış Say'a. Bir eleştiriyi beğenmeme hakkı elbette var. Karşılık olarak dünya başkentlerindeki konser programını koysun. Bundan güzel cevap mı olurBiz onu böyle düşük polemiklerin içinde değil, sahnelerde işini mükemmelen yaparken daha çok seviyoruz. Gerisini önemsemesin, unutsun, gitsin.Ama yıldız tozu işte... Her konuda olduğu gibi bu konuda da ekseriyetten farklı. Demek tutamıyor kendini.Haberin DevamıTatil beldelerindeki pahalılık kısır döngüsüHaberin DevamıÇeşme, Bodrum gibi