"Bugün Bayram"ın hüzünlü hikâyesi

Yıllar yıllar sonra yeni öğrendim ki aslında çok hüzünlü bir hikâyeyi anlatıyormuş "Bugün Bayram" şarkısı... Eşini kaybetmiş bir babanın bayram sabahı çocuklarını uyandırıp... Annelerinin mezarına götürmesini anlatıyormuş şarkı. Boğazıma yumruk gibi oturdu.

Barış Manço'nun 1985'te çıkan "24 Ayar" albümünün belki de en güzel şarkısı "Bugün Bayram"...
7'den 70'e herkesin bildiği o nakarat, bayram sabahlarının marşı, neşesi gibi: "Bugün bayram Erken kalkın çocuklar Giyelim en güzel giysileri..."
Çocukluğumdan beri her bayram dilime dolanır.
Tuhaf bir sihri var o nakaratın, söyledikçe çocuklaşıp, çocukluğuna dönüyor insan.
Yıllar yıllar sonra yeni öğrendim ki aslında çok hüzünlü bir hikâyeyi anlatıyormuş "Bugün Bayram" şarkısı...
Eşini kaybetmiş bir babanın bayram sabahı çocuklarını uyandırıp...
Annelerinin mezarına götürmesini anlatıyormuş şarkı.
Boğazıma yumruk gibi oturdu.
Ben yıllardır neşeyle söylerken, annesini kaybetmiş çocukları, onların bayram sabahlarını düşündüm.
Büyümek biraz böyle bir şey:
Neşenin içindeki hüznün, hüznün içindeki neşenin farkına varabilmek galiba.
Şarkının sözlerini müzik olmadan şiir gibi okudum önce.
Sonra sözler olmadan müziğini mırıldandım.
Ve bunları çok ustaca bir araya getirip bir bayram şekeri gibi bize sunan Barış Manço'nun ustalığı önünde saygıyla bir kez eğildim.
Hayatı bu kadar güzel analiz edip, bunu hüzünlü sözler ama neşeli notalarla...
Zamana bırakılmış bir formül gibi yıllar sonrasına gönderdiği mesaja şaşırdım.
Annesizleri, babasızları, hatta kimsesizleri anmasına.
Eğlendirirken yaptığı uyarıya...
O bayram sabahını senin gibi yaşayamayanların olduğunu hatırlatmasına.
Böyle bir başka şiir daha var, aynı mevzuya dikkat çeken. Sonra o geldi aklıma:
Tevfik Fikret'in oğlu Haluk için yazdığı "Haluk'un Bayramı" şiiri.
Şöyle sesleniyordu Tevfik Fikret oğluna:
"Ey güzel çocuk, dinle;
Fakat sevincinle
Neler düşündürüyorsun, bilir misin...
Babasız, ümitsiz, ne kadar yavrucakların şimdi
Sıyâh-ı mateme benzer terane-î îdi!
Çıkar o süsleri artık, sevindiğin yetişir;
Çıkar, biraz da şu öksüz giyinsin, eğlensin;