Bir cenazenin perde arkası

İddia ediyorum ki Türkiye'de en iyi çalışan mekanizmalardan biri cenaze işleri. Belki de en iyisi. Hocasından mezar kazıcısına, cenaze arabasından buggy'ye, komşusundan esnafına inanılmaz bir organizasyon ve profesyonellik var.

7yıllık eziyetli bir sürecin ardından, babam Fahri Özbey'i cuma sabahı kaybettik. KOAH hastasıydı.

Akciğerlerinizin yeterli çalışmaması ve nefesinizin size yetmemesine neden olan, illet bir hastalık bu.

Çoğunlukla sigarayüzünden. Babam da uzun yıllar sigara içmişti ama bence asıl neden yaptığı işti. Blok mermerleri alıp apartman basamaklarına, mutfak tezgâhlarına döşenecek şekilde kesme işi yapıyordu.

Dev testerelerin dönerken havaya püskürttüğü ıslak mermer tozlarını solumuştu senelerce. Demek ciğere beton atmış o tozlar...Zor bir hastalık bu.

Her krizde, hastalığın her atağında mevzi kaybediyor, bir adım geriye düşüp, kaldığınız yerden devam ediyorsunuz mücadelenize. 30 güne varan sürelerde birçok kez entübe edildi.

Hastaneye yetiştirene kadar gözümün önünde cildi kararıp, gözleri grileşip defalarca boğuldu babam.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

En son seferinde kalbi artık oksijensizliğe dayanamadı ve üç kere durdu. Ellerimle yıkadım, ellerimle istirahatgâhına koydum.

Mekânı cennet olsun ama konumuz bu değil. Konumuz, bu süreçte ailece yaşadıklarımız...


Sanki Finlandiya

Daha önce elbette sayısız cenazeye katıldım ama biz, işin bizim tarafımızda olanını görüyormuşuz hep.

Bir de hayatında ilk kez birinci dereceden birini kaybetmenin arka planı varmış aslında: Resmi işlemler, organizasyon, ihtiyaç listesi, öncelik listesi, yer tercihi, zaman tercihi...

Size şu kadarını söyleyeyim...

Cenaze işleri Türkiye'deki en profesyonel işleyen mekanizmalardan biri, belki de birincisi.Ama bu sadece benim fikrim değil, diğer akrabalar da aynı düşünüyor: "En iyi çalışan kurumdur."

Daha 5 gün önce kendi yaşadıklarımdan örnekler vereceğim. Cuma sabahı aile üyeleri, akrabalar toplandık hastanenin morgunda.

Çok ağladık.

İşlemler 10 dakika sürdü. Söze "Başınız sağ olsun" temennisiyle başlayan, son derece saygılı, anlayışlı bir memur ilgileniyor bizimle. Karşısındaki insanların nasıl darmadağın olduklarının gayet farkında. Meğer babamın kimliğini artık devlete teslim etmemiz gerekiyormuş.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Kimlik yerine bize, mezar kazıcısına bir ölüm kâğıdı veriyorlar.

Memur, "Bunlar size bir sürü yerde lazım olacak. Fazla çıktı aldım ki yanınızda bulunsun" diyerek kâğıtları veriyor.

Allah Allaah, sanki Finlandiya...

Nasıl taşıyacağız babamı

Cenazenin aynı gün mü, ertesi gün mü defnedileceğine karar vermemiz lazım aile içinde.

Ertesi gün öğle namazında daha iyi galiba. Aynı gün yaparsak birçok kişi yetişemeyecek, çok üzülen olur... Ama ertesi gün cumartesiye denk geliyor.

Hafta sonu olduğu için işlemlerde aksama olabileceğini söylüyor memur. Cenazemizi nakletmemiz gerek. Nereye

Karacaahmet'e gömüleceği için, oranın gasilhanesine. Peki nasıl taşıyacağız babamı

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Cenaze arabasıyla.

Nereden bulunur ki cenaze aracı "Rahat olun, siz ailece hazır olunca ben bir telefon açacağım, 10 dakika içinde burada olur" diyor memur.

Hakikaten de 10 dakika içinde araç kapıda.

Pırıl pırıl ve modern.

Tabutu kolay yerleştirebilmeniz için raylı sistem var.

Baş kısmını koyduktan sonra ileri doğru kaydırıyorsunuz.

Gasilhanede bütün işlemler 5 dakika.

Meftâmız ertesi günü cenaze namazından önce yıkanacak. O vakte kadar onlara emanet.

WhatsApp-mail-mezar

Fakat başka bir sorun yaşıyoruz: Bilgisayardaki kayıtlarda soyadı farklı göründüğü için mezarın varislerinden oraya gömülmesine onay verdiklerine dair muvafakatnamegerekiyor.

Nasıl olur Üçü de Türkiye'nin başka yerlerinde. Günler sürer, ne yapacağız Bir kâğıda "İzin veriyorum" yazıp imzalanması yeterliymiş. Yanında kimlikle birlikte bu kâğıdın fotoğrafını çekip size ulaştırıyorlar. Onlar çektikleri fotoğrafları bize WhatsApp'tan attı, biz mail olarak görevlilere ilettik, 10 dakikada çözüldü iş.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Gelen her belgeyi de tarayıp sisteme işliyorlar.

Haritadan şak diye yerini buluyorlar, fotoğrafını çekip mezar yeri tespit işlemine giriyoruz.

Büyük tatil köylerindekilere benzer bir buggy'yle! Mezarı kazacak kişi bizden önce varmış, başında bizi bekliyor...

İşlemleri halledip oradan çıktıktan sonra fark ediyoruz ki büyük bir hata yapmışız. Biz cenazeyi şaşkınlıktan Şakirin Camii'ne kaydettirdik ama doğrusu Söğütlüçeşme olacak.

Bu yer değişikliği için tekrar gitmemize gerek kalmıyor, cenaze töreni bir camiden diğerine telefonla alınıyor.

Camiler, hocalar, müdürlük, bütün sistem organize şekilde birbirine bağlı, kendi içlerinde hallediyorlar bütün işlemleri.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Ve dakikalar içinde, tık-tık-tık diye ilerliyor.

Tesadüfe bakın, ölen iki kardeşin cenaze namazlarını da aynı hoca kıldırdı.

Seyfettin Ergin, kısa ama etkili konuşma yapan, o da işinin çok ehli bir adam.

Komşu ve esnaf çemberi

Bu arada biz şanslı bir alileyiz. Babam, rahmetli dedemin üstüne gömülecek.Yoksa İstanbul'da bir mezar yeri bulmak zor işmiş şu sıralar. Hele de merkeze yakın yerlerde.

Eve dönüyoruz, oradaki âlem bambaşka. İnanılmaz bir iş bölümü, disiplin ve organizasyon var.