Gazetecilikte Eygi nezaketi

Bismillâhirrahmanirrahîm!

GAZETECİLİĞİ inancı uğruna kullanan müstesna isimlerden biri de Mehmet Şevket Eygi'dir. O, yaşayan ayaklı bir kütüphane, son yüzyılın kibar İstanbul beyefendisi; bilgi, görgü donanımı çok yüksek kültür elçisiydi. 1933 Ereğli doğumlu olan yazar, İstanbul'da Galatasaray Lisesi'ni bitirdi. Ankara'da Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni okudu. Fransızcayı, Arapçayı iyi bilirdi. Diyanet İşleri Başkanlığı'nda mütercimlik yaptı.

Gazeteciliğe ve sosyal konulara büyük ilgi duydu. Gazete okumaya 6 yaşında başladı. İlk yazılarını Eşref Edip'in yönettiği Sebilürreşad dergisinde yazdı. 1957'de bir grup arkadaşıyla İslâm dergisini çıkardı. 1960'ta resmi görevinden ayrılarak haftalık Yeni İstikbal gazetesini yayınlamaya başladı. Bu süreçte Bedir Yayınevi'ni kurdu. Menderes'in idamına tepki olarak yazdığı, "Zulümlerin en alçakçası kanunların gölgesinde yapılandır" başlıklı yazısı yüzünden tutuklandı.

6 yıl Suudi Arabistan, rdün, Lübnan ve Almanya'da yaşamak zorunda kaldı. Bu süreçte yazıları bazı gazetelerde yayınlanmaya devam etti. 1966'da Bugün gazetesini çıkarmaya başladı. 1969'da hac münasebetiyle Türkiye'den ayrıldı. Haftalık Büyük Gazete'yi çıkardı. 1991'den vefatına kadar düzenli olarak Millî Gazete'de 28 yıl "Takvimden Yapraklar" köşesinde yazmayı sürdürdü.

Yazarlığın ve İstanbul'da yaşamanın hakkını verdi. Önde gelen pek çok şahsiyeti tanıma fırsatı buldu. Maneviyat erlerinden Mehmet Zahid Kotku, Ramazanoğlu Mahmut Sami, Muzaffer Ozak; ilim ve fikir insanlarından Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nurettin Topçu, Ali Fuat Başgil, Eşref Edip, Ömer Nasuhi Bilmen bunlar arasındaydı.

NELERİ ÖNCELEDİ

MUHTEREM Mehmet Şevket Eygi, geniş İslâmî bilgiye sahipti. Dinin doğru anlaşılmasını, doğru temsilini önemserdi. Din istismarına şiddetle karşıydı. Derinlikli ve samimiyetle yaşanan bir İslâmî hayattan yanaydı. Doğru inanç ve sahih akideye çok değer verirdi. Tevhid akidesine uygun az amel fayda verirdi; ama şirke bulaşmış çok amel fayda getirmezdi. İşte İslâmî hassasiyetinden bir kesit:

"Her Müslüman öğrenilmesi farz olan ilmihal bilgilerini, İslâm talimatını doğru olarak öğrenmeli; bellemeli, hayata uygulamalıdır. Beş vakit namaz dinin direğidir. Kılan dinini ayakta tutmuş, terk eden dinini yıkmış olur." (Millî Gazete, 19.11.2018)

Gençleri, Türkçeyi iyi bilmeye ve doğru kullanmaya teşvik ederdi. Geniş kelime hazinesine, zengin kültüre sahip olmalarını isterdi. Fuzûli'yi, Şeyh Galib'i, Mevlâna'yı, zengin kültürümüzü tanımalarını savunurdu. Bu yapılmazsa düşünce kısırlığı yaşanacağını, kültürün yozlaşacağını anlatırdı. Şu söyledikleri dil, kültür ve sanat anlayışını yansıtır:

"Yazılı edebi Türkçe giderse Türkiye yıkılır. ç beş yüz kelimelik sokak, çarşı, pazar Türkçesi yeterli değildir. İlle de on binlerce kelime ve terim içeren zengin Türkçemizin olması ve kullanılması icap eder. Zengin edebî lisanı kaybettiğimiz için derin düşünemiyoruz, kültürlü olamıyoruz." (Millî Gazete, 11.7.2019)

"Tüketim toplumu" olmaya karşıydı. Tüketim toplumu olmanın dinsizliğe köprü olduğunu söylerdi. "Sen paranın kölesi ve uşağı olmayacaksın; o senin kölen olacak"