Bismillâhirrahmanirrahîm!
HAMAS öncülüğündeki Filistin mücahitleri Gazze'de İsrail ve Amerika'yı bütün dünyanın gözleri önünde açık ve kesin bir yenilgiye uğrattı. 70 bin kişi şehit oldu. Gazze başta olmak üzere Filistin şehirlerinin çoğu enkaz yığını haline geldi. Aç ve susuz kaldılar. En insanî ihtiyaçlarından bile mahrum edildiler. Önde gelen liderlerini şehit verdiler. Fakat direnişi bir an olsun bırakmadılar. Öldüler; vatanlarını terk etmediler. Hele o bacıların kararlılığı!
Haçlı-Siyonist ittifakı öylesine acımasız ve intikamcı ki, İslâm dünyasını bir an olsun rahat bırakmıyorlar. Bu sebeple zaferlerimizi, bayramlarımızı bile doyasıya yaşayamıyoruz. Küresel Sumud Filosu'nun Gazze ablukasını kırmasından itibaren planlarını değiştirmediler; ama yeni stratejiler geliştirdiler. Trump'ın "Gazze'yi Yok Etme Planı" vardı. Planını başka yöntemle gerçekleştirmeye girişti.
İsrail ve ABD en acımasız katliam ve soykırımlarını "barış" kelimesinin büyüsüne sığınarak yapıyor. Amerika ve İsrail, birlikte hareket ederek İran'a saldırmaları sonrası; İran, ABD'nin Katar'daki askerî üslerini ve İsrail'in Tel Aviv'deki stratejik bölgelerini bombalayarak "çok sert" karşılık vermişti. Trump daha o gece "barış" şarkıları söylemeye başladı. Küresel Sumud Filosu'nun Gazze ablukasını delmesi sonrası yine aynı şekilde, "barış"a sarıldı.
Trump bu sefer de 21 İslâm ülkesinin liderini Mısır'da toplayıp sıraya dizdi. Güler yüz gösterdi. Onları, "Çok harika işler çıkardınız" diyerek övdü. "Barış elçileri" gibi göstererek "Gazze'yi Yok Etme Planı"nı onaylattı.
TEYAKKUZDA OLMALI
AH Erbakan Hocam ahh! Türkiye ve İslâm dünyası olarak senin kıymetini bilemedik. Sen bize, ömrünce Siyonist tehlikenin büyüklüğü konusunda uyardın; bunun acı örneğini Gazze Savaşı'nda gördük. Siyasi hayatın boyunca, aynı inanç, aynı tarihe sahip Müslüman kardeşlerimizle İslâm Birliği'ni kurmanın aciliyetini anlattın. Şimdi İslâm dünyasının liderlerini sıraya dizip hem planını dayatan, hem de onları aşağılayan Trump örneğini gördük.
Mısır'daki "Zirve"ye katılan Trump önce İsrail'e gitti. Dünyada itibar kaybına uğrayan Netenyahu'yu öve öve bitiremedi. Bebekler, çocuklar, kadınlar başta olmak üzere 70 bin masum insanı katledeni kahraman(!) olarak gösterdi. İsrail Meclisi'nde şunları anlattı: "En iyi silahları üretiyoruz. Netenyahu beni, 'Şu silâhı, bu silâhı sağlar mısın' diye çok aradı. Biz de ürettik ve gönderdik. Çok iyi kullandınız! İsrail'i çok güçlü yaptık."
Trump'ın İsrail'de konuştuklarıyla, Mısır'da söyledikleri tam bir ikiyüzlülük örneğiydi. Her iki toplantı birlikte değerlendirildiğinde, Trump'ın amacı dünyada "istenmeyen adam" olan Netenyahu'yu allayıp pullayıp dünyada itibarlı hale getirmekti. Netenyahu da bunun altında kalmadı. Ona, "barış(!)" sembolü olarak "altın güvercin" hediye etti.
ABD Başkanı, rolünü göstere göstere oynadı. 21 lider içinden kimse ağzını açamadı. Filistinli milletvekilleri zirvede "gözlemci" olarak bulunuyorlardı. Trump konuşurken Filistin milletvekilleri "Filistin'i tanıyın!" yazan pankart açtılar. Apar topar onları salondan çıkardılar; salondakiler de alkışladı.