Şehir eşkıyalığına, çetelere ve cezasızlık kültürüne karşı yeni dönem

İstanbul Üsküdar'da küçük bir kızın gözleri önünde babasının darbedilmesi, Türkiye'nin kent yaşamında uzun süredir mayalanan bir tehlikeyi yeniden görünür hâle getirdi. Trafikteki bir manevra tartışmasının, bir insanın hayatına kasteden şehir eşkıyalığına dönüşmesi; kamu otoritesinin, hukukun ve toplumsal düzenin sınandığı bir andı. İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya'nın "Gereği yapıldı" açıklaması, sadece bir operasyonun tamamlandığını değil, devletin yeniden ağırlığını koyduğunu gösteren güçlü bir irade beyanıydı.

YETERSİZ CEZALARIN DOĞURDUĞU CESARET

Uzun yıllar boyunca bu tür eylemlerin "saygısızca araç kullanmak" başlığı altında 993 TL'lik bir cezayla geçiştirilmesi, saldırganlığa niyetlenenlere caydırıcı bir fren oluşturmuyordu. Bir park ihlalinden biraz fazla, toplum huzurunu tehdit eden bir davranıştan ise çok daha az ciddiyet taşıyan bu ceza; suçun değil, cezanın hafifliğinin suç oranlarını artırdığı gerçeğini bir kez daha ortaya koyuyordu. Caydırıcılığın olmadığı bir yerde, suç her zaman kök bulur.

TRAFİK İHLALİNDEN KAMU DÜZENİNE KAST KATEGORİSİNE GEÇİŞ

Yeni Trafik Kanunu Teklifi'ne eklenen maddeyle birlikte trafik terörü artık basit bir ihlal kategorisinden çıkarılıyor. Saldırı amacıyla araçtan inen ve yolu kapatan sürücülere 180 bin liralık ceza, 60 gün ehliyete el koyma ve 60 gün araç men uygulanması; devletin bu davranışları kamu düzenine yönelik bir tehdit olarak gördüğünü açık biçimde ortaya koyuyor. Bu adım, "Yol benim" diyenlere karşı hukuk devletinin verdiği net bir cevaptır.

TRAFİKTE BAŞLAYAN ZORBALIK SOKAKTA ÇETECİLİĞE DÖNÜŞÜYOR

Trafikte yol kesip saldıran bir kişinin düşünce biçimi, mahallesinde racon kesmeye, sokakta kendine otorite kurmaya kalkışacak zihniyetle aynıdır. Bu tür küçük kabadayılık eylemleri zamanında durdurulmazsa, ileride çetelere, uyuşturucu ağlarına ve mafyacılık heveslilerine dönüşen daha büyük suç yapılanmalarının başlangıcı hâline gelir. Çünkü suç boşluk bulduğu yerde büyür; devletin geri çekildiği her alan, kanunsuzlar tarafından hızla doldurulur.

İNFAZ SİSTEMİNİN DE GÜÇLENMESİ ŞART

Bugün pek çok suçlunun aldığı cezanın önemli bölümünü yatmadan çıkabilmesi, kamu vicdanını yaraladığı gibi suçun tekrarını da kolaylaştırıyor. "Nasıl olsa çıkarım" düşüncesi, sokakta cesareti suça çeviren en tehlikeli motivasyondur. Bu nedenle cezaların artırılması kadar, infaz yasasının da güçlendirilmesi ve özellikle kamu düzenini tehdit eden suçlarda çok daha tavizsiz uygulanması gerekmektedir. Gerçek caydırıcılık, cezanın kâğıt üzerinde yazılı olmasından değil, sokakta hissedilir olmasından doğar.

DEVLET VE VATANDAŞ ARASINDAKİ GÜVEN KÖPRÜSÜNÜN YENİDEN ONARILMASI

Bugün atılan adımlar, devletin vatandaşına verdiği önemli bir güven tazelenmesidir. Modern toplumlarda güvenliğin temeli, vatandaşın "Devlet beni korur" duygusuna sahip olmasıdır.