İsrail'in son dönemdeki saldırgan tutumu, "serseri mayın" benzetmesini haklı çıkarıyor. Gazze'ye aralıksız saldırılar, Suriye'ye ve başka ülkelere yönelik operasyonlar, bölgede sürekli bir huzursuzluk kaynağı. Ancak bu manzaraya bakarken sadece kaygıya kapılmak yetmez; akılcı bir hazırlık ve sağlam bir strateji de gerekir.
MEDYA VE AKADEMİ ÜZERİNDEN YÜRÜTÜLEN OPERASYONLAR
Bugün Türkiye'ye dönük saldırılar sadece roketlerle ya da diplomatik çıkışlarla yapılmıyor. Uluslararası medya ve akademi, Türkiye'ye dair olumsuz algılar üretmek için yoğun çaba içinde. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alarak Türkiye'yi "otoriterleşen, Batı'dan kopan bir ülke" gibi göstermek, psikolojik zeminin en önemli parçası. Çünkü Erdoğan'ın kararlı ve güçlü liderliği, sadece Türkiye'yi değil, bütün bölgeyi yeni bir dengeye taşıyor. Bu yüzden Batı'da ve İsrail'de en büyük korku, Erdoğan liderliğinde bağımsız bir Türkiye'nin etrafında bölgenin yeniden örgütlenmesidir.
İÇERDE BİRLİĞİ GÜÇLENDİRMEK
Böylesi bir tabloda en önemli mesele, Türkiye'nin içerideki fay hatlarını kapatmasıdır. Demokratik tartışmalar elbette doğaldır; ama güvenliğin sınandığı bir dönemde kısır çekişmelerin ülkeyi felce uğratmasına izin veremeyiz. İç barış, adalet ve toplumsal kapsayıcılık, dış tehditlere karşı en sağlam kalkandır. Erdoğan'ın sürekli vurguladığı "birlik, beraberlik ve kardeşlik" çağrısı, bugün stratejik bir zorunluluktur.
GÜÇLÜ LİDERLİK VE BÖLGESEL ÖRGÜTLENME
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye, yalnızca kendisini savunmakla kalmıyor; aynı zamanda bölgenin kaderini de yeniden şekillendiriyor. Ortadoğu'dan Balkanlara, Kafkasya'dan Afrika'ya kadar birçok coğrafyada Türkiye'nin etkinliği artıyor. Bu etkinlik, mazlum halklara umut olurken, küresel güçlere de korku salıyor. Bugün yapılması gereken, coğrafyanın Türkiye'nin merkezinde örgütlenmesidir. Çünkü Erdoğan'ın liderliğinde kurulacak bu birliktelik, sadece bölgeyi değil, dünya düzenini de adalet ve dengeye taşıyabilecek potansiyele sahiptir.
CAYDIRICILIK VE HAZIRLIK POLİTİKALARI
Türkiye'nin askeri kabiliyetleri, istihbarat ağları, siber güvenlik kapasitesi ve kritik altyapı koruması gözden geçirilmeli. Ancak caydırıcılık sadece silah gücüyle olmaz. Ekonomik dayanıklılık, diplomatik bağlantılar ve bölgesel iş birlikleri en az askeri hazırlık kadar önemlidir. Erdoğan'ın öncülüğünde Türkiye, son yıllarda hem savunma sanayiinde yerlileşme adımları atmış hem de çok boyutlu diplomasi anlayışını güçlendirmiştir.
DİPLOMASİ VE İLETİŞİM STRATEJİSİ