Gazze'de son perde mi, yeni başlangıç mı

Dünya tarihinin en kritik kavşaklarından birindeyiz. İsrail medyasının kulislerine düşen bir haber, küresel siyasetin dengelerini altüst edecek bir ihtimali gündeme taşıdı: ABD Başkanı Donald Trump, Netanyahu'nun önüne 21 maddelik bir ateşkes planı koymaya hazırlanıyor. Henüz teyit edilmiş değil. Maddeler resmileşmiş değil. Ama işaretler, sızıntılar ve diplomatik kulislerdeki gerginlikler bize bir gerçeği gösteriyor: Tarih, yeni bir dönemece hızla yaklaşıyor.

NETANYAHU'NUN ÇÖKEN İMPARATORLUĞU

BM Genel Kurulu'nda yaşanan sahneyi hatırlayalım. Bir zamanların "dokunulmaz" İsrail'i, bir liderin yüzündeki çaresizlikle tarihe geçti. Salonda sadece birkaç ülkenin temsilcisi vardı. Ne ABD, ne Almanya, ne Fransa… Hiçbiri Netanyahu'nun yanında değildi. O kürsüde, yalnızca bir devlet adamı değil; tükenmiş bir imparatorluğun temsilcisi, yıkılışa yaklaşmış bir projenin portresi vardı.

Bu görüntü sadece bir protokol fotoğrafı değildi. İsrail'in dünyadaki imajının, uluslararası arenadaki tüm meşruiyetinin paramparça olduğunun belgesiydi.

TRUMP'A KAPALI KAPILAR ARDINDA SÖYLENENLER

Trump'ın Müslüman ülkelerin liderleriyle yaptığı toplantının ayrıntıları sızmadı. Ama dünya diplomasisini bilenler için tablo çok net: Arap liderleri, kendi halklarının sokaklarda haykırdığı öfkeyi Trump'ın yüzüne söylediler. Gazze'de akan kanı, yıkılan evleri, açlıktan kıvranan çocukları anlattılar. Belki dışarıda kameralar karşısında sessizdiler ama kapalı kapılar ardında, İsrail'in dizginlenmesi gerektiğini dile getirdiler.

Trump için bu toplantı, sadece bir diplomatik temas değil; kendi iktidarının geleceğini belirleyecek bir dönüm noktasıydı. Çünkü ABD'nin iç kamuoyunda da İsrail'e karşı öfke büyüyor. Artık New York sokaklarında, üniversite kampüslerinde, kilise kürsülerinde bile İsrail karşıtı sesler yükseliyor.

BATI'NIN ÇÖKEN DEĞERLER DÜNYASI

Gazze'de yaşanan katliam, Batı'nın 2. Dünya Savaşı sonrası üzerine titrediği tüm değerleri çökertti. İnsan hakları, özgürlük, demokrasi, uluslararası hukuk… Hepsi Gazze'nin yıkıntıları arasında gömüldü. Almanya, İngiltere, ABD gibi ülkeler açıkça bir soykırıma destek verdi. Şimdi ise başka ülkeler, Filistin'i resmen tanıyarak günah çıkarıyor. Dünya vicdanı, Batı'nın ikiyüzlülüğünü tarihin çöplüğüne fırlattı.

Sokaklar dolup taşıyor. İsrailli turistler restoranlardan kovuluyor, İsrail markaları boykot ediliyor, Eurovisyon'dan spor organizasyonlarına kadar uluslararası platformlarda İsrail dışlanıyor. Artık İsrail yanlısı medya bile bu gerçeği saklayamıyor.

AKDENİZ'DEN YÜKSELEN İNSANLIK FIRTINASI

Ve şimdi Akdeniz'de 50 gemilik dev bir insani yardım filosu, Gazze'ye doğru ilerliyor. İspanya, İtalya ve Türkiye güvenlik desteği sağlıyor. Her bir mil, insanlığın vicdanını daha da büyütüyor. Dünyanın gözleri bu filonun üzerinde. İsrail'in saldırmaya cesaret edemeyeceği, ederse de altından kalkamayacağı bir "vicdan seferi" ilerliyor. Bu filo, askeri bir güç değil ama moral gücü, dünyanın en güçlü ordularından bile büyük.

21 MADDELİK TASLAK NE GETİRİYOR

Sızan bilgilere göre taslağın en kritik noktaları oldukça dikkat çekici. Öncelikle Gazze'nin yeniden Gazzelilere bırakılması öngörülüyor. Yardım girişleri serbest olacak, yıkıntılar kaldırılacak ve şehir yeniden inşa edilecek. Daha önce zorla göç ettirilenlerin geri dönüşü sağlanacak. İsrail, bölgeden kademeli olarak çekilecek ve Gazze'nin güvenliği için uluslararası bir gücün görevlendirilmesi gündemde olacak. Yönetim ise Filistin Ulusal Yönetimi'ne devredilecek. Ayrıca İsrailli rehineler ile İsrail hapishanelerindeki yüzlerce Filistinli esirin karşılıklı olarak serbest bırakılması planlanıyor.

Ancak bütün bu başlıklar içinde en dikkat çekici olanı, Hamas'ın sahneden çekilmesi ve silah bırakmasının şart koşulması. Tam da bu noktada, iki kritik soru akla geliyor.

İsrail bu şartları kabul eder mi