Samarra'dan İstanbul'a türbeler - (1)

İslam mimarisinde bir mimari terim olan türbe, tanınmış şahsiyetler için yapılmış mezar abidelerine verilen addır. Bulundukları coğrafya ve yapıldıkları devre göre kubbe, makam, kümbet, meşhed, buk'a, darih, ravza gibi isimlerle de adlandırılan türbelere doğuda Filipinler'den batıda Macaristan'a kadar geniş bir coğrafyada değişik formlarda rastlanılabilir.

Hz. Peygamber (SAV)'in vefatının akabindeki 200 yıllık süre zarfında İslam tarihinde hiç kimse için gösterişli bir mezar yapısı yapma gereksinimi duyulmamıştı. Peygamber Efendimiz (SAV) vefat ettiklerinde Hz. Aişe validemizin hücrelerinde bulunduklarından, mübarek vücutları buraya defnedilmiştir. Hz. Peygamber (SAV) in halefleri olan Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer'de vefatlarının akabinde bu hücreye defnedilmişler, Hz. Ömer'in defninin ardından ise bu hücrenin kapısı başka bir defin yapılmaması için içeriden örülerek kapatılmış ve akabinde de bu dört duvar hücrenin Kâbe'ye benzememesi için dışarıdan beşgen bir bina ile kuşatılması ile Hücre-i Saadet oluşmuş oldu.

İslam tarihinde bilinen ilk türbe yapısı altı aydan kısa bir sure hükümdarlık yaparak 24 yaşında vefat eden 12. Abbasi Halifesi Ebu Cafer Muhammed el-Mustansırbillah için annesi Hubşiye- i Rumiyye tarafından inşa ettirilmiştir. Türbe mimarisinin İslam coğrafyasına girmesinde halifenin annesinin aslen bir Rum olmasının etkisi olmuş olabilir. Çünkü Roma coğrafyasında gerek pagan zamanlardan gerekse Hristiyanlık sonrası dönemde önemli görülen kişiler için anıt mezar yapılması yaygın bir durumdu.

Halife el-Mustansırbillah için yapılan bu türbe bugün Irak'ta bulunan Selahaddin vilayetinde bulunan Samarra şehrinde yapılmış olup Kubbet'us Süleybiye olarak adlandırılmıştır. Plan seması olarak Kudüs'te bulunan Kubbet'us Sahra gibi sekizgen yapıda olan bu eser, iç içe geçmiş iki sekizgen yapı formunda kubbeli bir plandaydı.

İlk türbenin yapımından çok kısa bir süre sonra Buhara'da Samanilerden İsmail bin Ahmed için yapılan türbe Orta Asya'da bulunan ilk örnektir. Bunu daha sonra Karahanlılar'ın, Gazneliler'in ve Büyük Selçuklular'ın yaptıkları türbeler izledi. Karahanlılar'ın yaptığı 367 H (977) tarihli Arab Ata Türbesi ve Gazneliler'in hicri 419 (1028) tarihinden sonra yaptığı Arslan Cazib Türbesi kare planlı kubbeli ve nişli yapılarken, Büyük Selçuklular'da türbe yapılarına bir eyvan eklenerek mekanlara bir giriş kısmi oluşturulmuştur. Bu tip türbe yapılarına en iyi örnek ise 1035'ten sonra yapılan ve Serahs şehrinde bulunan Ebul Fazl Türbesidir. Büyük Selçuklular daha sonraki yıllarda çift cidarlı kubbeleri tarih sahnesine sokmuşlardır. Bu tür türbelerin en güzel örneği Merv şehrinde bulunan ve 1157 tarihinde bir külliyenin parçası olarak inşa edilen Sultan Sencer Türbesi'dir. Bu abidevi yapı 5 metrelik duvar kalınlığı ile dikkat çekmektedir. Duvarlar içten ve dıştan tuğla ile örülerek ve bu iki sıra tuğlanın arası kerpiç ile doldurularak kubbeler için sağlam bir taşıyıcı eleman oluşturulmuştur. Çift cidarlı kubbenin firuze renkli olduğu rivayet edilen dış cidarı günümüze ulaşamamıştır.

Büyük Selçuklular'ın tarih sahnesinden silinmesinin akabinde onların selefleri olan devletler içerisinde kuskusuz Anadolu Selçukluları mezar anıtları konusunda rakiplerine fark atmışlardır. Anadolu Selçukluları devrinden kalan en eski türbe yapısı Sivas'ta bulunan ve Anadolu Selçuklu sultani I. İzzeddin Keykavus tarafından yaptırılan 1220 tarihli İzzeddin Keykavus Türbesidir. Bu türbe aslında bir kümbet olup, İzzeddin Keykavus tarafından 1217 yaptırılan Şifahiye Darüşşifası içerisinde bulunmakta ve medrese-türbe birlikteliğinin ilk örneklerinden birini teşkil etmektedir. Zengin çini bezemeler geometrik şekillerde ya da yıldız motiflerinde olup firuze, lacivert, mavi ve beyaz renklidir. Kufi hatla yazılmış yazılar da dikkati çekmektedir. Türbe yapısı kareye yakın bir plan üzerine oturtulmuş olup sivri bir külah ile ötülmüştür.