III. Vlad (Kazıklı Voyvoda, Drakula), kendi hükmü altındaki insanlar dahil olmak üzere çevre ülkelerin de insanlarına zulüm etmeye başladı. Batılı kaynaklar onun işkencelerinden uzun uzun söz eder ve vahşi bir canavara dönüştüğünü anlatır. III. Vlad, kazığa geçirdiği insanların oluşturduğu halkanın ortasında saray halkı ile beraber yemek yemekten büyük zevk alırdı. Özellikle de Türkleri bu işkenceyle öldürmek onun için bir tutku haline gelmişti. Eline Türk esirler geçince, ayaklarındaki derinin yüzülmesini, açığa çıkan etin üzerine tuz dökülmesini ve ızdırabın artması için keçilere yalatılmasını emrederdi. Bir gün şehirdeki bütün dilencileri çağırtarak büyük bir ziyafet verdi. Dilencileri iyice doyurduktan sonra masayı ateşe verdirip, hepsini diri diri yaktırdı. Bir defa da birkaç kadının göğüslerini kestirip yerlerine çocuklarının başlarını diktirdi. Bazı kadınları da kazanlara attırıp haşlatıyor, etlerini çocuklarına yediriyordu. İnsanları doğramak, kazanlarda kaynatmak için özel yöntemler uyguladı. Bir gün eşek üzerinde tesadüf ettiği bir papazı eşekle birlikte kazığa geçirtti. Hamile olduğunu söyleyen bir sevgilisinin karnını yarıp doğru söyleyip söylemediğine bakmıştı. Dil öğrenmek için Eflak'a gelen dört yüz Macar ve Erdelli genci casus oldukları gerekçesi ile diri diri yaktırdı. Bohemyalı altı yüz kadar tüccarı da pazar yerinde kazığa oturttu. Bunların hepsini bir şenlik havasında yaptı.
Haberin Devamı* * *
Osmanlı sadrazamları, koskoca devlet-i âliyeyi yöneten ikinci kişilerdi. Bu denli yüksek mevkileri olduğu halde kendilerine halk tarafından ilginç lakaplar takılıyordu: Öküz Mehmet Paşa, Kavanoz Ahmed Paşa, Daltaban Mustafa Paşa bunlardan sadece birkaçıdır. Kavanoz Ahmed Paşa, Edirne Vakası sırasında çıkan isyan sonucunda sadrazam oldu. 1703'te, II. Mustafa ve Şeyhülislam Feyzullah Efendi'nin aleyhinde bir isyan başladı. İsyancılar, sadrazam olarak Kavanoz Nişancı Ahmed Paşa'yı uygun gördü. III. Ahmed döneminde, 22 Ağustos 1703 - 17 Kasım 1703 tarihleri arasında 88 gün sadrazamlık yaptı. Rus asıllı olduğu söylenir. Kısa boylu ve şişman olmasından dolayı "Kavanoz" lakabıyla tanınır. Sührab Mehmed Paşa'nın öğrencisi olduğundan "Sührablı" yakıştırması da yapılır. Uzun yıllar boyunca nişancı görevinde kaldığı için "Nişancı" olarak da anılır. Kavanoz Ahmed Paşa'nın sadrazamlığa geldikten sonra rüşvetin ve iltimasın alıp başını gittiği iddia edilir. İstanbul'a gelen Rus elçisini kabul eden Kavanoz Ahmed Paşa'nın, "Sizin dostluğunuza itimat yoktur. Zira sulh şartlarına aykırı bazı kaleler inşasına başladığınız bunun şahididir" diyerek onu sert bir şekilde azarladığı nakledilir. Avusturya seferine çağırıldığı sırada ordu Sofya sahrasına vardığı halde kendisi hâlâ Üsküdar'da bulunduğu için vezirliği geri alındı. Azledilince şaşkına dönen Ahmed Paşa'nın kendisini, "Ben olmasaydım fitne sönmez ve cülûs vuku bulmazdı" şeklinde savunduğu ifade edilir. Giyime-kuşama, yemeklere ve şatafata düşkün olduğu söylenir.