'Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur'

Galatasaray Lisesi mezunudur. Babası II. Abdülhamit'in Bahriye Nazırı Hüseyin Hüsnü Paşa'dır. Çevresine biraz tepeden bakan annesi ile yıldızı hiçbir zaman barışmaz. Çocukken annesinin "paşa hanımı" tavırlarına sinirlendiği için "askerler, babama selam durduklarından daha çok anneme selam dururlardı!" der.

strong class"read-more-detail"Haberin Devamı

Maddi sıkıntı çekse de hayatı boyunca kimseden para yardımı kabul etmez. Elinde büyüyen Mehmet İsvan çok zengin bir iş insanı olur, hocasına hesap açar fakat öldükten sonra tek bir kuruşuna dokunmadığını görür.

İzmit Lisesi'nde iken büyük şair Yusuf Ziya Ortaç ile tanışır. Vefatından sonra şair arkadaşı onun arkasından "Cenazesine gitmedim. İnsan kendi tabutunun arkasından yürüyebilir mi" diyerek dostluklarının büyüklüğünü gösterir.

Pislik içinde yaşar ama mikrop fobisi vardır. Şöyle ki, uzun süre banyo yapmayıp üstünü değişmemesine karşın, yemek yemeden önce tabağı çanağı uzun uzun temizler. Kapı kollarına, otobüs ve tramvay kapılarına vb. dokunmaz. Konuşurken, mikrop kapmamak için, kimi zaman ağzını gazeteyle kapatır. Kendisindeki psikotik sorunları "idare edebilir" boyutunda tarif eder.

strong class"read-more-detail"Haberin Devamı

Devlet tarafından Sorbonne'da siyaset bilimi okumaya Fransa'ya gönderilir. Kendisi makine mühendisliği okumak ister fakat bunu hocasına söyleyemez. Sonra ailesine mektup yazarak devlet büyüklerinden makine mühendisliğine geçmesini sağlamalarını, kabul etmezlerse kendi paraları ile okutmalarını rica eder. Ailenin maddi imkanı yeterli olmasına karşın bunu reddederler. "Devlet neyi uygun görmüşse onu tahsil et" yanıtını alır. Bir daha kesmemek üzere o gün sakalını uzatmaya başlar. Fransa tahsilini yarıda bırakarak yurda döner.

Yurda döndükten sonra öğretmenlik, okul müdürlüğü, Aydın'da fabrika işçiliği, çöpçülük, hamallık gibi işlerde çalışır. Paraya pula hiç önem vermez. Öyle ki Galasaray Lisesi'ndeki öğretmen vekilliği döneminde çocuklara askıdaki ceketini göstererek "Parası biten cebimden alabilir" der.

Devlet memuru olamayacağını anlayıp çareyi Aydın'da incir fabrikasında çalışmakta bulur. İşçilere yardım ettiği gerekçesiyle komünist olduğu düşünülür, evi basılır. Kitapları ve eşyaları talan edilir. Polislere ne aradıklarını sorunca "Fakir işçilere yardım ediyormuşsun. Yani komünistmişsin! Bunun belgelerini arıyoruz" yanıtını alır.

Komünizme ait belgeleri bulamayınca yerini sorarlar, kafasını göstererek "İşte burada'" der. Polis, duvarda duran Karl Marx portresini sorunca "Rahmetli Babam" diye yanıtlar. Mevzuatı delerek Türkiye'de ilk kez kadın öğretmen getirtir, atamasını yaptırır. Çok büyük tepki alır. Bakanlıktan bir yazı gelir.